logo

28 Kasım 2019

Zindan şehitleri


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Filistinli esirlerden bir kişi daha işgal rejiminin kasıtlı uygulamaları sonucu yakalandığı kanser hastalığından dolayı ve yine işgal güçlerinin kasıtlı ihmali neticesinde 26 Kasım Salı sabahı Remle Hapishanesi’nin kliniğinde hayatını kaybetti.

Yakalandığı kanser hastalığının gittikçe ilerlemesinden dolayı sağlığından endişe edilen 36 yaşındaki Sami Ebu Diyak 7 Kasım 2019 tarihinde Remle Hapishanesi’nin kliniğini ziyaret eden Özgürlükler Merkezi avukatı İbtisam Anati vasıtasıyla gönderdiği mektubunda artık yaşama ümidinin pek kalmadığını ifade edercesine hayatının son günlerini annesinin yanında geçirmek istediğini, o yüzden klinikten çıkmak istediğini bildirmişti. Ebu Diyak mektubunda; “Son günlerimde ve son saatlerimde annemin yanında, sevdiğim yakınlarımın yanında olmak ve onların kolları arasındayken hayata veda etmek istiyorum. Elleri ve kolları bağlı bir şekilde hayata veda etmek istemiyorum” demişti.

Ancak işgal yönetimi onun hayatının son günlerinde annesinin yanına gitme talebini kabul etmedi ve hapishanenin revirinde ranzaya bağlı bir şekilde gözetim altında tutmaya devam etti. Sonuçta kansere yenildi ve 26 Kasım sabahı hayata gözlerini yumdu.

Filistin Esir Kulübü onun vefatıyla ilgili açıklamasında onun kanser hastalığına yakalanmasında işgal rejiminin birtakım kasıtlı uygulamalarının önemli rolü olduğunu, hastalığa yakalanmasından sonra da kasıtlı olarak ihmal edildiğini ve yavaş yavaş ölüme itildiğini dile getirdi.

İşgal yönetiminin cezaevleri idaresi, Filistinli esirlerin cezaevlerine gizlice soktuklarını iddia ettiği cep telefonlarını kullanmalarını engelleme gerekçesiyle koğuşların çok yakınlarına sinyal karıştırıcı cihazlar yerleştiriyor. Bu cihazlar ise esirlerde başağrısı başta olmak üzere muhtelif anlık rahatsızlıklara neden olduğu gibi özellikle de kansere yakalanmalarına yol açıyor. Bu cihazlar yüzünden esirlerden birçok kişinin kansere yakalandığı Filistinli esirlerin davalarıyla ilgilenen muhtelif insan hakları kuruluşları tarafından dile getirildi.

Filistinli esirler söz konusu cihazların kaldırılması için açlık grevi başta olmak üzere muhtelif yöntemlerle mücadele verdiler. Sonunda yapılan anlaşmada işgal rejimi cezaevleri idaresi cihazları kaldırma taahhüdünde bulundu. Ama siyonist işgal rejimi her konuda olduğu gibi bu konuda da taahhüdünü yerine getirmedi ve birçok cezaevinde koğuşların yakınında hâlâ bu cihazlar kullanılıyor. İnsan hakları kuruluşları, işgal rejiminin bu konudaki taahhütlerini yerine getirmesi için mücadele ediyorlar. Ancak uluslararası çapta söze gelir bir baskı olmadığı için işgal yönetimi sözünü yerine getirmeme konusundaki ısrarını sürdürüyor.

Sami Ebu Diyak bu yılın başından itibaren kasıtlı uygulamalar ve yine kasıtlı tıbbi ihmal nedeniyle İsrail işgal zindanlarında hayatını kaybeden beşinci Filistinli esirdi. Yine aynı sebepten dolayı işgal zindanlarında şehit olan Filistinli esirlerin sayısı ise onunla birlikte 222’yi bulmuştu. Hâlen zikrettiğimiz sebepten dolayı işgal zindanlarında kanser hastalığı ile uğraşan birçok Filistinli esir bulunuyor. Bunlardan biri de 33 yıldan beri işgal zindanlarında esaret hayatı yaşayan İbrahim Nayif Ebu Muhh. İşgal rejimine ait Soroka Hastanesi’nde yapılan incelemelerde kan kanserine yakalanmış olduğu tespit edilen Ebu Muhh’un da sağlık durumunun kötü olduğu ve kaldığı cezaevi şartlarının da çok kötü olması sebebiyle durumunun gittikçe kötüleştiği Filistinli esirlerin işleriyle ilgilenen heyet tarafından hazırlanan raporda dile getirildi. Ayrıca onun bu hastalığa yakalanmasında sözünü ettiğimiz sinyal karıştırıcı cihazların büyük payının olduğu dile getirildi.

Siyonist işgal rejimi bir yandan Filistinlilerin üzerine füzeler atarak, bombalar yağdırarak toplu katliamlar yaparken bir yandan da onları zindanlara doldurarak kansere yakalanmalarına sebep olan cihazlarla yavaş yavaş ölümlerine neden oluyor.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
394 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...