logo

Zaten amaaaan, bana neyse…


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

”Müzik haram” diyen hocanın, teknolojinin bütün imkânlarından yararlanarak okunan ve video paylaşım sitesinde yayınlanan mektubunun altında müzik var. Zannediyorum müzik sadece başkasına haram. Ya da yine zannediyorum, “bu videonun altında haram dediğiniz müzik var” desem bana “müziğin o çeşidi haram değil” cevabı verilecektir hemen; zira “istisna” her zaman onlara çalışır, bize değil.

Anlamıyorum, anlamayacağım da… Zaten amaaaan, bana neyse…

Cahil desen, adamın isminin önünde hani kocaman “profesör doktor” unvanı var. Sorsan gözü parada pulda, mevkide makamda değildir zinhar ama çıktığı canlı yayında adının önüne “Prof. Dr.” yazmayı unutsalar stüdyoyu insanların başına yıkar.

İşte bu profesör doktor, çıktığı yayında aynen şunları söylüyor: “İslam bir düşünce kurumu mudur? İslam düşüncesi ne demektir? İslam düşünce işi midir, felsefe midir İslam? İslam düşünce sistemi mi, İslam’ı gönderen kim? Cenab-ı Hakk’ın düşüncesinin ürünü mü? Vahiy diyoruz biz, demiyor muyuz?”

Şimdi üşenmesem beybabaya tane tane anlatmak isterim: “Beybaba, İslam bir dindir evet. Vahiyle belirlenmiştir. Ancak mesela İslam ahlakı, İslam düşüncesi, İslam felsefesi, İslam tarihi, İslam akaidi, İslam mimarisi, İslam kozmolojisi, İslam aklı gibi tanımlar da vardır. Bunlar meseleyi ihata edici tanımlardır. Üstelik gayetle geleneksel tanımlardır. Sen bu yaşına gelip bu unvanı alana kadar “İslam düşüncesi” tanımından habersiz yaşadıysan yazıktır. Sen şimdi nasılsa İbn Rüşd’e, Farabi’ye, İbn Sina’ya ‘kafir’ diyorsundur; dolayısıyla örneği oralardan vermeyeyim. İmam Gazali, İmam Rabbani, Ebussuud Efendi, İmam Maturidi gibi muhtemelen senin de kıymet verdiğin dev gibi adamların iştigal ettiği ana alan ‘İslam düşüncesi’dir. Beybaba, sen iyisi mi sağda solda bu lafı bir daha etme de cehlin ortaya çıkmasın.”

Anlamıyorum, anlamayacağım da… Zaten amaaaan, bana neyse…

Ben bir video haberde rastladım. Urfa’nın Kısas Köyü’nün ürettiği muazzam müzikal birikimin bize aktarılmasında büyük emeği olan Mehmet Acet yani Kısaslı Aşık Sefai için bir “veda gecesi” düzenlenmiş geçenlerde. Bu gecede Sefai, sahneye 85 yaşında bir kadını, Hatice Boy’u davet ediyor. Kısaslı Hatice Teyze, geçimini hala tarlalarda çalışarak temin ediyormuş. Hayatın bütün yükünü omuzladığı her halinden belli olan bu mübarek kadın, titreyen elleriyle mikrofonu sıkı sıkıya kavrayıp, gözlerini de kapatarak hoyrat türünün belki de en güzel eseri olan “Kışlalar Doldu Bugün”ü öyle güzel, öyle doğal, öyle beklentisiz okuyor ki bu “kusurlu güzellik” karşısında yapabileceğiniz tek şey ancak gözlerinizin dolması oluyor…

Anadolu böyledir işte. Sürprizler coğrafyasıdır. 85 yaşında bir pirifâni size hal diliyle der ki “evlat, bu okuduğum türkü var ya. İşte sırtını bu türküye rahatça, doğal olarak, tıpkı benim okuduğum gibi beklentisizce dayayabilirsin.

İki gün öncesinden bir şey anlatayım bir de. Derdim iyice anlaşılsın. Mardin’de, Gençlik Merkezi’nin bir faaliyeti olarak yayın hayatını sürdüren Panik Dergisi’nin güzeller güzeli ekibiyle bir yemek yedik o akşam. Yemek boyunca, baskıya girmek üzere olan Panik’in yeni sayısını inceledim.

Yalan yok. Umutsuz, bedbin, tükenmiş bir ruh halim vardı epeyce bir süredir. Mardin seyahatine de tam o ruh haliyle gitmiştim. Fakat o akşam yemek boyunca incelediğim o dergide rastladığım iki şiir tabiri caizse beni hayata döndürdü. 16 ve 17 yaşlarında, biri kız diğeri erkek iki lise talebesinin iki şiiri. İsimleri bende gizli zira nazar değer diye korkarım.

Beni hayata döndürenin ne olduğunu tam olarak şöyle ifade edebilirim sanki: İnsanı, o biricik ve çaresiz sersemi savunanlar hep olacak. Kısaslı Hatice Teyze insanı savunacak, Mardin’de güzeller güzeli iki genç; insanı savunacak. Panik Dergisi’ni çıkaran gencecik insanlar hep insanı savunacak.

“Amaaaan, bana neyse” demediğim yer burasıdır. Geri kalan her şey için amaaaan, bana neyse…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » »
Share
493 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...