logo

28 Eylül 2018

Yol belli lakin ‘yol arkadaşı’ yoldan çıktı…


Fatma Barbarosoğlu
f.barbarosoglu@gmail.com

Bazı kitaplar kendi zamanlarının içine gelir. Bazıları zamanından evvel, bazısı zamanı geçerken…

Bazı kitaplar bütün zamanları peşi sıra sürükleyerek gelir.

Mustafa Kutlu’nun “Yoksulluk İçimizde”sinin kahramanı Süheyla meselâ. “Yoksulluk İçimizde” benim bütün zamanlarımın kitabı oldu. Her okuyuşumda kendi hâletiruhiyeme uygun olarak yeni bir bahsin içinde aktım.

Süheyla benim gençliğimdi. “Yoksulluk İçimizde”, gençliğimin kitabıydı. Benimle beraber nefes aldı. Benim tecrübelerimle yeniden, yeniden “okundu”.

Mustafa Kutlu’nun son kitabı “Sevincini Bulmak” romanını okurken -evet bu defa roman demek niyetindeyim- 1980’lerin Süheyla’sı ile 2000’li yılların Elif’ini, akademisyen Suna’sını mukayese ederken buldum kendimi.

Süheyla kendisine “hidâyet verilenlerden”di. Birden. Bir dünyadan vazgeçmenin tecrübesini yaşıyordu. Dünyadan vazgeçiyordu Süheyla, dünyanın içinde kendisini daha zengin kızlar için terk eden sözlüsü Engin vardı. Dünyasından vazgeçerken kendine varıyordu Süheyla. Kendine vardıkça biraz daha derine iniyordu. Süheyla’nın derinleri ferahtı, ışıksız değildi.

“Sevincini Bulmak”ın kadın kahramanlarının hikâyesine içten değil dıştan tanık oluyoruz. İç dünyalarında ne olup bittiğini çok da bilmiyoruz. Hayatlarına tanıklığımız bir televizyon ekranındaki hayatlara tanıklığımız gibi.

Televizyon ekranını rastgele kullanmış değilim. Kitap, televizyon ekranında psikiyatrist Ali Balkan ile güzel sunucu Gülüm Akar’ın programına kilitlenmiş iki kadının, hemcinslerini ince ince değerlendirmeleri ile başlıyor. “Sunucu güzel. Sunucu çok güzel.” Duvardaki silahın filmin sonunda patlaması gibi “sunucunun güzelliği” de romanın sonunda Suna’nın hayatını infilak ettirecek parça tesirli bomba olarak karşımıza çıkacak.

“Sevincini Bulmak”ın iki kahramanından biri, müdanasız Elif, başörtülü öğrencilerin direnişine katılmış, direniş için destek veren öğrenci liderlerinden Serdar ile aynı ufka doğru yol almış, Serdar Elif’e bir başörtü hediye etmiş, başını örten Elif bir müddet sonra Serdar ile evlenmiş…

Ya sonra? Sonra Serdar’ın ufku değişmiş, eski mücahitlerin müteahhit olduğu bir dönemde Rusya’ya gitmiş. Gerisi bilinen hikâye. 2000’lerin hikâyesi.

Yardım kuruluşlarında, başkalarının hayatına şefkatli bir dokunuş için seferber olan Elif, hayatının Serdar’lı kısmına tanık olanlardan ayrı bir dünya kurmaya çalışmış; kızı Nilüfer’in bütün sorumluluğunu tek başına üstlenmiş; eşinin iş arkadaşı Tarık’ın karısı Nilgün’ü, kendisi ile aynı kaderi paylaşan Nilgün’ü, kendine yol arkadaşı etmiş; lise yıllarından beri hiç ayrılmadığı akademisyen Suna ile acıyı acıya, kederi kedere katık ederek yaşıyor Elif. Ne ki kederini ele güne karşı göstereceklerden değil Elif. O, “Yıkılmadım ayaktayım” kuşağının belki de son temsilcilerinden.

Roman Elif’in değil Suna’nın hayatı olarak akıyor daha ziyade. Ömrünü Tanpınar’a adayan akademisyen Suna. Fransız yıldız İsabelle Yasmina Adjani’ye ikiz kardeşi gibi benzeyen Suna. Doğma büyüme Üsküdar/Fıstıkağacılı olan öğretmen Lamia Hanım’ın kızı, yorgancı hafız Yaşar’ın kızı Kevser Hanım’ın torunu, Suna.

Dedesi ve babası hayattan erken ayrılmış, hayattan ayrılmadan evvel, arkasında kalacaklara rahat bir ömür sunacak gelir bırakmış. Suna ve ablası Sevim, annesi ve ananesinin kanatları altında, komşulu meclislerde çocukluklarını doya doya yaşamış iki kardeş.

Çocukluklarını doya doya yaşamışlardır evet, lakin Suna ve eczacı ablası Sevim, annesi ve ananesi kadar şanslı değildir. Onların hayatına “hayat arkadaşı” olmak üzere girenler, dedeleri ve babaları gibi eşlerine sadık kalamayacak, ihanetin kara rengini bir zamanlar sevdikleri, hayat yolunu birlikte yürümeye talip oldukları genç kızların hayatına katacaklardır.

Şimdilik burada bitireyim. “Sevincini Bulmak”ı okuyun. Siz okuduktan sonra üzerinde yeniden konuşuruz belki.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
501 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...