logo

20 Temmuz 2019

Yemen’de BAE eşkıyalığı


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Dünkü yazımızda Hamas’ın Sana bürosunda çalışan Selim Ahmed Maruf’un Yemen’de kaçırılması olayından söz etmiş ve bazı İsrail medya organlarında onun İsrail ajanları tarafından kaçırılmış olması ihtimalinden söz edildiğini belirtmiştik. Bununla bağlantılı olarak “Burada yolların kesişmesi ve BAE istihbaratı ile İsrail istihbaratının kaçırma eylemini, işkence uygulamasını ve cinayeti birlikte işlemiş olmaları da mümkündür” ifadesine yer vermiştik.

Bu, BAE istihbaratı açısından ihtimal dışı değildir ve 20 Ocak 2010 tahinde Hamas’ın askeri kanadının komutanlarından Mahmud Abdurrauf El-Mebhuh’un BAE’nin Dubai şehrinde şehit edilmesinde de böyle bir işbirliğinin gerçekleşmiş olması ihtimalinden şüphelenilmektedir. Hamas’ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri’nin komutanlarından Mahmud El-Mebhuh, Dubai’de Mossad ajanları tarafından kaldığı otel odasında sıkıştırılarak şehit edilmişti. Ancak Mossad ajanlarının bu cinayeti işlemek için işbirlikçi hainlerden istifade ettikleri tahmin ediliyor. Çünkü onların yardım ve desteği olmadan böyle bir cinayet gerçekleştirilmesi mümkün görünmüyor. El-Mebhuh, Dubai’ye farklı bir kimlikle girmişti ve kaldığı otelden de kimsenin haberi yoktu. Bunu ancak BAE istihbaratının tespit etmiş olması ve Mossad ajanlarına yardımcı olmuş olması ihtimali var. Ne yazık ki El-Mebhuh cinayeti henüz tam olarak aydınlatılmış ve Mossad ajanlarının kimlerden yararlandıkları konusundaki soruların cevapları ortaya konmuş değildir.

BAE istihbaratının sadece bu olayda değil daha başka olaylarda da Mossad ile işbirliği yaptığı tahmin ediliyor. Bu iki istihbarat teşkilatının en önemli ortak özellikleri aynı zamanda birer cinayet şebekesi olarak çalışmalarıdır. Bunların Yemen’de de işbirliği içinde olmaları muhtemeldir.

BAE istihbaratının Yemen’de bir eşkıya teşkilatı ve cinayet şebekesi olarak çalıştığını ortaya koyan çok önemli bulgular olduğunu belirtelim.

Güney Yemen’de Aden Genel Savcılığının inceleme tutanaklarına dayanılarak, BAE tarafından desteklenen ve Güney Yemen Geçiş Konseyi olarak isimlendirilen organın başkan yardımcısı Hani bin Berik’in 30 davetçinin tasfiye edilmesi olaylarında parmağının olduğu dile getirildi.

Tutanaklarda Bin Berik’in Suudi Arabistan – BAE ittifakının cinayet işlerini organize etmek amacıyla El-Berika’da kurduğu kampta söz konusu davetçilerin tasfiye edilmesinden birinci derecede sorumlu kişiyle görüştüğüne dikkat çekildi.

Savcılığın iddiasına göre Şeyh Semhan Er-Ravi’nin öldürülmesinde kullanılan tabancanın katillere bizzat Bin Berik tarafından temin edildiği tespit edildi. Savcılık Şeyh Er-Ravi’yi öldüren çetenin onun cesedini çok uzak bir yere götürüp atarak cinayeti gizlemeye çalıştığına da dikkat çekti. Cinayet şebekesi üç kişiden oluşuyordu ve bunlardan biri BAE tarafından desteklenen güvenlik elemanıydı. Şebeke, cinayeti işledikten sonra BAE’nin Ebu Selame diye anılan bir subayıyla Aden’deki bir apartman dairesinde bir araya geldi. Bu görüşme cinayet şebekesindeki elemanların görevlerini yerine getirdiklerine dair BAE subayına tekmil verdiklerini gösteriyor.

Mahkemenin olayı ortaya çıkarmasından sonra cinayet şebekesinde yer alanların hapse atılmaları üzerine Bin Berik’in adamlarının iki tutukluyu hapishaneden kaçırmaya kalkıştıkları da savcılık tarafından dile getirildi.

Yemen’de bütün bu cinayetleri işleyen BAE eşkıyalarının aynı zamanda ülkede gizli hapishanelerinin olduğu El-Cezire’de yayınlanan bir programda gündeme getirilmiş ve bu programda söz konusu hapishanelerde işkence görenlerden bazıları konuşturulmuştu. Bu programda söz konusu gizli hapishanelerde bazı kişilerin işkence yüzünden hayatlarını kaybettikleri de gündeme getirilmişti.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
314 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...