logo

25 Kasım 2019

Yargıyı siyasetten ari tutmanın faziletleri


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Yargının siyasetin rüzgarlarından korunması konusunda kuşkusuz çok sayıda yazılar yazıldı, değerlendirmeler yapıldı. Dolayısıyla aynı şeyleri tekrar etmek gibi bir niyet içinde değilim. İtiraf etmeliyim ki son dönemde demokratik değerler, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konularda ifade edilen sözlerin, yazılan yazıların bir anlam ifade etmediğini gördükçe açıkçası fena halde karamsarlığa kapılıyorum.

Çünkü konuşması gerekenler konuşmuyor ve Türkiye giderek demokratik dünyadan koparak kendi içine kapanıyor. Mesela bu durumdan en çok endişelenmesi gereken iş dünyasının temsilcilerinin suskunluğa gömülmesi hiç hayra alamet değil. Ama neyse ki çok az da olsa yüreğimize su serpen sesler de yükselmiyor değil.

Bu çerçevede geçen hafta Koç Topluluğu’nun bayilerle buluşma, fikir paylaşımı yapma, yıllık hedefleri ve stratejileri belirleme toplantısında konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç dünyadaki son toplumsal ve ekonomik gelişmelerle ilgili önemli değerlendirmeler ve tespitlerde bulundu.

Liberal ekonomik düzenin istikrarını yitirdiği bir ortamda;

Kapitalizmin, serbest piyasa ekonomisinin ve tam rekabetçiliğin beşiği olan Amerika’nın, gümrük vergilerini arttırarak içe dönük politikalara yöneldiğini, İngiltere gibi köklü demokrasi kültürüne sahip bir ülkede bile politikacıların, basiretsizlikleriyle sürüklendikleri Brexit sürecini daha da büyük bir kaosa dönüştürdüğüne dikkat çeken Ömer Koç,

böylesine şanssız zamanlarda; hukuki çerçeveyi ayakta tutacak; sağlam kurumsal mekanizmalara ihtiyaç bulunduğunu vurguluyor ve şu önemli tespiti yapıyor: “Her şeye rağmen; Amerika’da ve İngiltere’de; yargı ve denetleme mekanizmalarının siyasi baskılardan ari olarak işleyişini görmek; insanı bir nebze ferahlatıyor. Bu, önemle not edilmesi gereken bir husustur.”

Meselenin yargısal boyutu gerçekten çok önemli, bir ülkede iktidarların beceriksizlikleri olabilir, hatta devleti yöneten çılgın biri etrafı kırıp dökebilir de… Eğer yargının bağımsızlığı korunabilirse bu çılgınlık bir ölçüye kadar telafi edilebilir.

Son yıllarda demokrasimizin kalitesi, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki tartışmalar, esas itibariyle halen yaşamakta olduğumuz ekonomik ve toplumsal sorunlarımızın ana eksenini oluşturuyor.

Zira biliyoruz ki, modern dönemde yapılan çalışmalar iktisadi büyümenin demokrasinin kalitesi, yargının bağımsızlığı ile yakından ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Kuşkusuz ekonominin performansı ağırlıklı olarak iktisadi faktörlere bağlıdır, ancak bu performansı salt ekonomi ile açıklamak eksik bir yaklaşım olacaktır. Daron Acemoğlu’na göre ekonomilerin sahip olduğu kurumsal altyapının en önemli unsurlarından biri demokrasidir. Çünkü demokrasi, ülkelerin ekonomik performanslarını doğrudan ya da dolaylı yollarla etkileyebilmektedir. (Daron Acemoğlu-J.A Robinson, Ulusların Düşüşü)

Kuşkusuz sürdürülebilir bir demokrasinin en önemli unsurlarından birisi kurumlardır, çünkü kurumların olmadığı ya da zaafa uğradığı toplumlarda ekonomik kalkınmadan söz etmek mümkün değildir. Ömer Koç’un da belirttiği gibi demokrasimizi üstün standartlara yükseltir ve kurumsal mekanizmalarını güçlendirirsek toplumsal huzur ve ekonomik refah için gerekli altyapıyı sağlamış oluruz.

Unutmayalım ki yargıyı siyasetten bağımsız hale getiremezsek, ne hürriyetleri teminat altına alabiliriz, ne de demokrasinin kalitesini arttırabiliriz. John Locke göre bir devlette en büyük tehlike olan despotizm, yasama organıyla yürütme organının tek elde toplanmasından doğar. Bundan dolayı hukuk devletinde organların birbirinden ayrılması gerekir. (Ahmet Arslan, Felsefeye Giriş, s.225)

Maalesef kuvvetler ayrılığı ilkesini demokrasimizin vazgeçilmezi haline getiremediğimiz için gerçek anlamda yargıda bağımsızlığı da sağlayamıyoruz. Bu yüzden yargı güven zaafı yaşıyor ve Türkiye, demokrasi liginde son sıralarda yer almaktan bir türlü kurtulamıyor.

(KARAR)

Etiketler:
Share
440 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...