logo

20 Ekim 2018

Yargı vesayeti mi hortluyormuş,hadi ya !


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün kızı Gonca Hatinoğlu, Cumhurbaşkanlığı’nda hukuk dairesinin başına getirildi diye ayağa kalkan muhalefet, ters köşe oldu.

Bu atamayı yerden yere vurup, yargıya güvenlerinin yıkıldığını söyleyenleri sevindiren bir karar almasın mı Danıştay!

Öğrenci Andı’nı kaldıran MEB yönetmeliği maddesini, 5 yıl sonra iptal etti 8. Daire. Bir anda yargı vesayeti tartışmalarına geri döndük.

Adalet Bakanı Gül başta, iktidar çevrelerinin tepkisi sert. Yakın ve ciddi bir tehlikenin hortladığına dikkat çekiyorlar.

Ne hükümetin yetkisini ve takdir hakkını gasp etmediği kaldı mahkemenin, ne sınırlarını aşıp yürütmenin yerine geçmediği, ne hukukiliğine bakacakken yerindelik denetimi yapmaya kalkmadığı…

Yargının yürütme üstünde tahakküm kurduğu, hakkı ve yetkisi dışındaki tasarruflara karıştığı, ülkeyi seçilmişlere yönettirmediği vesayet günlerine yani başa sardık birden.

‘Aynı Danıştay’ın, başörtüsü yasağını sonlandıran düzenlemeleri de keyfi ve devlette sürekliliğe aykırı bulup bir sabah kaldırmayacağını kim garanti edebilir’ cümleleri kurulmaya başlamasın mı!

Köprünün altından hiç su akmamış, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle vesayetin tabutuna son çivi de çakılmamış sanki.

Erdoğan ‘erkler çatışmasından erklerin uyumu’ dönemine geçtiğimizi ilan etmemiş, artık yürütmenin önünde hiçbir engel ve mazeret kalmadığını bildirmemiş adeta.

Düne kadar, yetkilerin tek elde toplandığı, erkler ayrılığının ortadan kaldırıldığı, fiilen imkansızlaştırılarak yürütmenin yasama ve yargı denetiminden çıkarıldığı iddialarıyla yeni sisteme yüklenen de bu muhalefet değilmiş güya…

Roller şipşak değişti.

Olduğumuz yerde sayıyormuşuz, jüristokrasi başını kaldırmış da kaldığı noktadan vesayete devam ediyormuş, muhalefet gayet memnunken iktidar karşı çıkıyormuş havaları estiriliyor.

Bir taraf coşkuyu veriyor, diğer taraf küllenmiş bir korkuyu. Kızıştırılansa seçmen…

***

Hani milli iradeye ipotek koyan, seçilmişlerin ensesinde boza pişiren tüm vesayetler bitmişti; hani o sayfa kapanmış, o devirler geçmişti diyen yok.

Daha dün ‘iktidarın işlemlerini denetleme görevini nasıl yerine getirecek bu Danıştay’ diyenlerin değmeyin keyfine, ağızları kulaklarında.

“Başkan’ın çiçeği burnunda hakim kızı, denetimin muhatabı bir göreve hem de jet hızıyla nasıl atanır, olacak terfi mi bu’ eleştirileri kayboldu.

‘Ehliyet, liyakat ve deneyim kriterlerini geçin, nerede kaldı kuvvetler ayrılığı, nerede kaldı tarafsız ve bağımsız yargı’ şikayetleriyle birlikte…’Vesayeti geri dönmemek üzere gömdük, demokrasi kazandı, zaferimiz kesin’ nidaları da çöpe gitmesin mi?

Vesayet denen hortlak, bir kararla canlanıverdi. Eskinin defnedilmiş öcüsü, sura üflenmiş gibi kolayca dirildi.

Ayrımcılık ve şovenizm kokan Andımız dayatmasıyla birlikte en korkutucu gulyabanimiz de aramıza geri döndü.

Yattıkları mezardan kalkarak bir hayalet gibi peşimizden geliyorlar.

Milli Eğitim Bakanlığı, yargı sürecinin henüz tamamlanmadığını açıkladığı halde üstelik…

Okullar kışla değil, çağdışı ve militarist diye 5 yıl önce kaldırılan marşla ilgili itiraz, yerel seçimlere aylar kala karara bağlanıyor.

Kaldırılmayan toz, koparılmayan gürültü yok. Bakalım ‘zamanlama’yı manidar bulan da çıkacak mı?

(KARAR)

Etiketler: »
Share
350 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...