logo

21 Şubat 2019

Varşova Konferansı


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Bilindiği üzere Arap dünyasında son dönemde, siyonist işgal rejimiyle ilişkilerin normalleştirilmesi için bir yarış var. Bu yarış aslında ABD Başkanı Trump’ın Suudi Arabistan’ı ziyareti esnasında verdiği “perde arkasında yürütülen ilişkilerin artık perdenin önüne taşınması” talimatının yerine getirilmesi için gösterilen gayretin bir yansımasıdır.

Bu yöndeki çabaların biraz daha sistematik hale getirilmesi amacıyla 13-14 Şubat 2019 tarihlerinde Polonya’nın başkenti Varşova’da “Ortadoğu’da Barış ve Güvenliğin Geleceğini Desteklemek” başlığıyla bir konferans düzenlendi.

Konferansta değişik konular ele alındı. Ancak genel olarak verilmeye çalışılan mesaj İran karşısında bir güç birliği ve ittifak oluşturulmak istendiğiydi. Fakat işin gerçeğinde yapılması istenen İsrail merkezli yeni bir Ortadoğu planlamak için şartların oluşturulmasıydı. İran bir hedef gösterilirken, başına İsrail’in geçirileceği bir Ortadoğu cephesi oluşturulması için planlar yapılmak isteniyordu. Bunun talimatlarını veren de ABD Başkanı Trump’tı.

ABD Başkanı açısından Ortadoğu olarak isimlendirilen bölgede bizatihi önemli olan sadece siyonist işgal yönetimidir. Diğer yönetimler “faydalı oldukları kadar” önem taşırlar. Kendileri bizzat önem taşımazlar. Trump artık onların ne kadar faydalı olduklarına, işe yaradıklarına İsrail üzerinden bakıyor. Yani İsrail’in ne kadar işine yaradıklarını nazarı dikkate alıyor. Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin son dönemde işgalci siyonist rejimle ilişkileri normalleştirmek için adeta bir yarışa girmiş olmaları da bu yüzdendir. Çünkü Trump’ın gözüne girebilmeleri için Netanyahu’nun gözüne girmek zorunda olduklarını fark etmiş durumdalar.

İşte Varşova Konferansı da, görünüşte İran’a karşı bir ittifak, güç birliği oluşturma çabası olarak lanse edilse de gerçekte siyonist işgal yönetiminin etrafında kümelenmenin sistematik ve planlı hale getirilmesi amacıyla düzenlenmiş bir uluslararası konferans niteliği taşımaktadır.

Konferansı organize eden ABD idi. Ancak sahnenin yıldızı siyonist işgal rejimini temsil eden Netanyahu idi. Bu yüzden Arap dünyasındaki dikta rejimlerini temsil eden bakanlar ve üst düzey yöneticiler onunla aynı masaya oturmaya, bir araya gelmeye, birlikte pozlar vermeye büyük özen gösterdiler. Konferansa Dışişleri Bakanı sıfatıyla katılan işgal rejimi başbakanı Netanyahu da ortaya çıkan fırsatı iyi değerlendirmeye ve bunun için Arap dünyasındaki dikta rejimlerini temsilen gelen bakanlarla ve diğer yetkililerle bir araya gelmek, görüşmeler yapmak için büyük bir performans ortaya koymaya çalıştı.

Varşova Konferansı’nın en önemli amaçlarından biri de Filistin davasını tamamen tarihe gömmeyi, Filistin halkının yurda dönüş hakkı başta olmak üzere bütün önemli haklarını iptal etmeyi ve gayrimeşru işgalin Arap ülkeleri tarafından da tanınmasını sağlamayı amaçlayan ve “Yüzyılın Anlaşması” olarak isimlendirilen planın hayata geçirilmesi için şartların oluşturulmasıdır. Böyle bir anlaşmayı Filistin halkının ve Filistin’deki direniş örgütlerinin hiçbirinin kabul etmeyeceği biliniyor. O yüzden ABD Başkanı Trump bu anlaşmanın işgalci siyonist rejimle Arap dünyasındaki dikta rejimleri arasında kabul edilmesini, Filistinlilerin de sonuca razı olmak zorunda bırakılmalarını istiyor. Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin tümünün üzerinde ittifak edeceği bir ihanet anlaşmasına karşı Filistinlilerin mücadele etmelerinin mümkün olamayacağını düşünüyor. Dolayısıyla Varşova Konferansı’nın en önemli amaçlarından biri de bu ihanetin zeminini oluşturmaktı.

Not: Vuslat dergisinin Mart 2019 sayısı için hazırladığımız yazıda Arap dünyasındaki dikta rejimlerinin işgalci siyonist rejimle ilişkileri normalleştirme siyasetlerini tahlil etmeye çalıştık.

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » » » » » » » »
Share
537 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...