logo

17 Kasım 2019

Üniversite’yi hacizle boğmak!


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

İstanbul Şehir Üniversite’nden bahsediyorum tabii. Hepimiz ülkemizde yaşanan garabetleri, keyfi tasarrufları her gün görüyoruz. İktisat tarihçiliğimizin büyük isimlerinden Mehmet Genç hocamızın feryadını okuduğumda büsbütün içim yandı. Hocaların hocası Mehmet Genç, bizim üniversitelerimizde genelden Batı’dan bilgi aktarıldığını, “yeni bilgiler üretme”nin nadir olduğunu belirterek şöyle diyor:

“Şehir Üniversitesi yeni bilgiler meydana getirmek üzere 10 senedir bu yöndeki sebatı ısrarla sürdüren bir üniversitedir. Bilgilerimize yenilerini katmak istiyorduk. Bu haddini aşmak sayıldı. Onun için kapatmaya yöneldiler.“

Şehir Üniversitesi on yıl önce Bilim ve Sanat Vakfı tarafından kuruldu. Vakfın kurucularından biri Ahmet Davutoğlu’dur. Kendisi siyasete girdi fakat üniversiteyi siyaset dışı tutmak, bilimde yüksek kaliteye ulaşmasını sağlamak için çok dikkatli davrandı.

Üniversite bir defa olsun siyasi koku verecek bir faaliyette bulunmadı. Akademik çalışmalarıyla dikkat çekti.

SESLERİ DUYULMUYOR

Şerif Mardin’e ahir ömründe sahip çıkan üniversite, Şehir Üniversitesi oldu. Yine hocaların hocası Engin Akarlı bu üniversitededir.

Hem Mehmet Genç, hem Engin Akarlı Cumhurbaşkanlığı Kütür Sanat Büyük Ödülü’nü almış isimler. Şimdi kimseye seslerini duyuramıyorlar.

Başka değerli öğretim üyeleri de var, ben sadece “hocaların hocası” durumundaki iki âlimden bahsettim.

Üniversitenin halen rektörü Prof. Ömer Dinçer’dir. AK Parti’nin reformist olduğu yıllarda Başbakanlık Müsteşarı olarak Kamu Yönetimi Reformu’nu başlatan isim. Aynı iktidarın bir süre Milli Eğitim Bakanı.

Akademik kitaplarından başka iki kitabı var ki isimleri içeriklerini anlatıyor: Biri “Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar zor?”, öbürü “Bilirken Susmak!”

Bütün kitaplarında kuvvetler ayrılığını, kamu kurumlarının şeffaf, inisiyatifli ve hesap verir olmasını savunur. “Reformlar 2007’den sonra durdu, verimlilik de durakladı” diye yazıyor.

O da sesini duyuramıyor. Onun açıklaması da bir feryat niteliğinde:

“Sorunun hukuki değil, siyasi olmasından endişeleniyoruz… Mali zafiyete düştükten sonra muhtemeldir ki eğitim-öğretim aksasın ve YÖK müdahalesine açık hale gelelim diye bekleniyor olabilir. Ama bütün bunlara gerek yok… Daha sonra kayyuma devredildiği zaman üniversiteyi olumsuz etkileyecek bir husus. Eğer böyle bir plan varsa; karar versinler.”

HACİZ ÇÖZÜM DEĞİL

Şehir Üniversitesi’nin Halk Bank’a borcu var ama kat kat fazlasıyla verdiği ipotek ya da taşınmaz rehni de var. Bilirkişi raporuna göre rehin bedeli borçtan kat kat fazla.

Banka, Üniversitenin sunduğu ödeme planını müzakere ederek çözüme ulaşabilirdi. Sık sık yapılan bir işlemdir bu.

Fakat banka başka bir bilirkişi raporu hazırlatıyor ve bu taşınmazların “müşteri bulamayacağını”, yani değersiz olduğunu ileri sürüyor.

Böyle durumlarda mahkemeler, tarafların uzlaşacağı isimlerden veya kendisi tespit ederek yeni bir bilirkişi raporu hazırlattırmalıdır. Hayır, mahkeme haciz kararı verdi!

Halbuki yeni bir bilirkişi heyeti atanması lazımdı, bu bir… İkincisi, kanundaki “önce rehine müracaat” ilkesi gereği satış işlemine başlanılması lazımdı…

Mahkeme bunları yapmadı, Üniversite’nin bütün banka hesaplarına haciz koydu, Üniversite maaş ödeyemez hale geldi…

KAMU HİZMETİ

Kamu bankası deyince ister istemez ‘ticari’ nitelikten önce kamu hizmeti ve siyasi tercih kavramları akla geliyor. Nitekim Türkiye’de kamu bankaları, asli faaliyet alanlarının dışında mesela medya sektöründe büyük kredilerle mülkiyet yapısını değiştirdiler.

Şehir Üniversitesi’nin sorunu, “kayyım atama” siyasetine gitmeden, kamu hizmeti anlayışıyla bir “ödeme planı” hazırlanarak çözülmelidir.

Hele de Türkiye’nin uluslararası akademik atıf indekslerinde 2010 yılından itibaren İran’ın gerisine düştüğünü dikkate alırsak vasıflı ve üretken üniversiteleri desteklemenin ne kadar gerekli olduğu açıktır.

Devlet ve vakıf, üniversitelerimizin sayısı 200’ü aştı ama bilimsel yayın sıralamasında İran’ın önündeyken gerisine düştük.

Kalabalık değil, vasıf önemli.

Vasıflı üniversitelerin, bu arada Şehir Üniversitesi’nin özerkliğine, akademik kalitesine, sorunlarının çözümüne azami dikkat göstermeliyiz.

(KARAR)

Etiketler:
Share
379 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...