logo

‘Umarsızca Cennet’i aramak’


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Başa döneyim. Ziyauddin Serdar’ın ve başka bir çok yazarın yazdıklarıyla tanıştığım günlere.

Beni idare edecek kadar İngilizce öğrenmişim, ne bulursam okuyorum.

Neyi bulabiliyorum o yıllarda?

Zafer Çarşısı’ndaki eski kitapçılarda İngilizce romanlar. Time, Newsweek gibi haftalık dergiler.

Kelim Sıddıki’nin çıkardığı Crescent… Galiba 15 günde bir çıkıyordu.

Daha sonraları Inquiry. Aylıktı. Daha derinlikli makaleler oluyordu Inquiriy’de.

Zaman Gazetesi’nin ilk kuruluşunda Dış Haberler Servisi’nde çalışmaya başladıktan sonra elimin altındaki kaynaklar çoğaldı.

Bu saydıklarıma ilaveten haftalık Arabia dergisi, Sıddıki’nin kurduğu Muslimedia’nın aylık bültenleri, Impact, el-Hilal gibi mevkuteler elime geçmeye başladı.

Düşünüyorum da… Şimdi iletişimin tavan yaptığı bir zamana geldik, fakat 80’lerdeki İngilizce kaynak çeşitliliğine sahip değiliz.

Her yere ulaşabiliyoruz ama, niye ulaşıyoruz kim bilir!

O sıralar dikkatimi en çok çekenler, Perviz Manzur, Kelim Sıddıki, Meryl Wyn Davies, Ziyauddin Serdar, Munevver Ahmed Enis, Abdulvahhab el-Efendi gibi yazarlar.

İçlerinde benim favorim Perviz Manzur’du.

Cenneti Arayan Adam’dan sonra fikrim değişmedi. Fakat Meryl Wyn Davies’e yeterince alaka göstermediğim kanaatine vardım.

Meryl Wyn Davies harikaymış.

Yine bu kitabı okurken, Muslim Istitute’ün ve Inquiry’nin kuruluşlarıyla ilgili de aydınlanmış, Kelim Sıddıki’nin bilmediğim bazı yönlerini öğrenmiş oldum.

Bu arkadaşlar Suudi Arabistan’daki bazı hayırseverlerden daha sonra da İran’dan fonlar temin ederek bu işleri yapmışlar.

İyi mi olmuş, kötü mü olmuş fon temin etmeleri?

Görünür sonuçları iyi gibi. Dergiler, bültenler, kitaplar çıktı, okuduk.

Fakat arkasındaki ilişkiler her zaman temiz midir?

Bunu tespit etmek zor.

Gel de Serdar’ın kitabı adlandırırken kullandığı ‘septik’ (sceptical) kelimesine müracaat etme şimdi!

Ne yazık ki böyle ilişkiler şüphe uyandırıyor.

Kitabın orijinal adını yazmıştım. Desperately Seeking Paradise: Journeys of A Sceptical Muslim.

Türkçe çevirisinde ‘Cenneti Arayan Adam, Septik Bir Müslümanın Yolculuğu’ kitap ismi olarak tercih edilmiş.

Orijinalinin tam çevirisi değil. Olmak zorunda da değil.

Bence tercih ettikleri isim Türkiye’deki okuyucunun hassasiyetine daha çok hitap ediyor.

Şöyle de denilebilirdi.

‘Umarsızca Cenneti Aramak, Şüpheci bir Müslümanın Seyahatleri.’

Nedir umarsızca veya ümitsizce cenneti aramak?

Bu cümle, -kitabı okurken görüyorsunuz- açtığı her kapıda hayal kırıklığına uğramayı ima ediyor.

Şüpheci bir Müslüman nasıl oluyor?

İmanından mı şüphe ediyor Serdar? Hayır.

‘Şüpheci’yi bu bağlamda başlıkta çabucak izah etmek zor.

Kitabı okuyunca, cenneti bulduklarından emin olan bir çok kişinin, grubun, cemaatin kendilerinden emin olmalarıyla ilgili bir ‘şüphe’den söz edildiği anlaşılıyor.

Muhtemelen her şeyden emin, kafalarında cevapsız tek bir soru bile olmayan insanların bulduğu şeyin Cennet olduğundan şüphe ediyor.

Belki editör veya mütercim ‘şüpheci’ kelimesinin okur üzerindeki ilk etkisinden kaçınmak istemiştir.

Bir kitabı başka bir dilde yayımlarken… Bir tiyatro eserini başka bir ülkede, başka bir dilde sahnelerken, bir sinema filmini keza başka bir dilde vizyona sokarken… Eserin ruhuyla çelişmeden yeniden adlandırabilirsiniz.

(Bu arada bir okurumuz ‘poor copy’ kelimesini ‘yoksul’ olarak değil ‘kötü kopya’ olarak çevrilmesini önermiş. Elbette olur. İlk akla gelen odur. Yazarın muradını anlamak daha önemlidir ama, bana şu anda tercihim sorulsa “Gerçek Cennetin Sefil Kopyaları” derim.)

Şimdi biz yolculuğumuza dönelim.

Hatırlar mısınız, eskiden, Pakistan’dan Tebliğ Cemaati’nden bazı insanlar gelirdi, şehirlere, kasabalara.

Onlara katılır, bir Müslümanın 24 saatinin nasıl olması gerektiğini tecrübe ederdiniz.

Bana hiç rastlamadı ama hikayesini çok dinledim.

Mükemmeldi bütün hikayeler.

Ve tebliğci kardeşlerimizin tavsiye ettiği şekilde yaşayınca dünyanın bütün sorunları çözülüyordu.

Hikayeleri dinlerken acaba bu şekilde Pakistan’da veya başka yerde hangi sorun çözülmüş diye düşünürdüm.

Ziyauddin Serdar’ın yolculuğu işte bu cemaatle başlıyor.

Devam ederiz inşallah.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
714 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...