logo

22 Aralık 2018

Trump’ın Suriye’den çekilme kararı


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

ABD Başkanı Trump, Suriye’deki askeri birliklerini çekme kararı aldıklarını açıkladı. Yapılan açıklamaya göre çekilme işlemi yüz gün içinde tamamlanacak. Çekilme kararına ABD’nin üst kademesinde birçok itiraz eden oldu. ABD Savunma Bakanı James Mattis de kararın kendisine rağmen ve kendi onayına ihtiyaç duyulmaksızın verilmesi sebebiyle Şubat ayında bakanlık görevini bırakarak emekli olacağını açıkladı. Mattis görevi bırakma kararıyla ilgili açıklamasında “Başkan’ın kendi görüşüne yakın biriyle çalışma hakkı var” diyerek onunla sularının düz akmadığını dile getirmiş oldu.

Amerikan gazetelerindeki yorumlarda da çekilme kararının en çok “IŞİD’le savaştığı” iddia edilen PYD’yi zor durumda bırakacağına dikkat çekildi.

Ancak Trump, ABD askerlerinin Suriye’de bulunmasının asıl gerekçesinin IŞİD’le savaşmak olduğunu, onu da yendiklerini iddia ederek artık Suriye’de asker bulundurmaları için herhangi bir gerekçe kalmadığı dolayısıyla çekilmeyi tercih ettikleri mesajı verdi.

Malum olduğu üzere IŞİD’in varlığı Suriye’ye yönelik harici müdahalelerin birçoğunun gerekçesi oldu. Dış güçlerin müdahalesine gerekçe olarak kullanılan IŞİD ve onun yürüttüğü savaş Suriye halkına da zarar veriyor. Dolayısıyla IŞİD iki ucu kirli bir değnek gibi. Hiçbir tarafından tutmak mümkün değil. Suriye halkına ve onun zulüm rejiminin değişmesi için yürüttüğü mücadeleye de sadece zarar verdi. Bu örgüt, sözde devletinin merkezini oluşturduğu Irak’tan çıkarıldı. Suriye’de de hakimiyet alanı bayağı daraltıldı. Ama tamamen yok edilmiş değil. Belki örgütün saflarında toplanan gençlerin yeniden Avrupa ülkelerine yayılmasından korkulduğu için şimdilik tamamen yok edilmesi ve kontrolündeki bütün bölgelerin alınıp Baas rejimine veya kuzeydeki PYD örgütüne teslim edilmesi tercih edilmiyor.

Trump’ın çekilme kararına en çok PYD’nin üzüldüğü ortada. PYD’ye yakın oluşumların, ABD’nin çekilme kararının bölgede bir korku ve endişeye sebep olduğunu dile getirmeleri bu yüzden. Çünkü ABD’nin askerlerini çekmesi durumunda PYD militanları büyük ölçüde desteksiz kalacaklar. ABD’nin veya Trump’ın ipiyle kuyuya inmenin ne anlama geldiğini bu örgütün militanlarının da tecrübe etmelerini isteriz. Bunu belki bir gün Suudi Arabistan’ın veliaht prensi Muhammed bin Selman da görecektir. Şimdilik parası ve imkânları Trump’ın desteğinin yanında durmasını sağlamaya yetiyor.

Trump’ın çekilme kararında Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşmenin etkili olduğu da dile getirildi. Belki bu görüşmesi PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde bağımsız bir yönetim oluşturmasının kolay olmayacağını, ABD’nin bunun için yatırım yapmasının boşuna olduğunu görmesine vesile olmuştur. Çünkü Trump’ın çekilme kararı dediğimiz gibi PYD’nin aleyhine bir sonuç doğuracağından bu, Türkiye açısından bir başarı olarak değerlendirilmektedir.

Çekilme kararından İsrail’in de rahatsız olduğu yorumlarda dile getirildi. Ancak Trump’ın çekilme kararı vermeden önce siyonist işgal rejiminin başbakanı Netanyahu’yu bilgilendirdiği haberlerde dile getirildi. Bununla birlikte Trump’ın Netanyahu’nun itirazına rağmen böyle bir karar vermiş olması da mümkündür. Çünkü ABD’nin Suriye’deki askerî varlığı artık onun için ciddi bir külfet oluşturuyordu. PYD üzerinden yaptığı hesaplarının da yanlış olduğunu görmesi üzerine çekilme kararı vermiş olması mümkündür.

Rusya Cumhurbaşkanı Viladimir Putin, “ABD’nin Suriye’deki varlığı zaten meşru değildi” diyerek kendi varlığının meşru olduğunu söylemeye çalıştı. Ancak Rusya ve İran’ın Suriye’deki varlığı da ABD’nin varlığı gibi işgaldir. Çünkü bu ülkelerin varlğı her ne kadar Baas diktasının davetine dayansa da bu diktanın hakimiyetinin son bulmasını isteyen halkı katletmek, onun topraklarını işgal etmek içindir.

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » » » » » »
Share
391 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...