logo

07 Ekim 2019

Toplumla helalleşmeden olmaz…


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Hiç uzağa gitmeye gerek yok, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana siyasi ve toplumsal tarihimize baktığımızda bütün kesimlerin toplumla helalleşmesinin bir zaruret olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Kuşkusuz kuruluş yıllarının şartlarından doğan bir takım zaruretleri bir ölçüde anlayışla karşılayabiliriz, ama sonrasında ortaya çıkan dayatmaları, jakoben zihniyeti toplumsal hafızada eleştirel bir anlayışla değerlendirip insan hakları temelinde demokratik bir anlayışı inşa etme zarureti olduğu da açıktır.

Evet Türkiye toplumu tek parti döneminin baskıcı uygulamalarından sonra, çok partili hayata geçişle birlikte Demokrat Parti döneminde özgürlükler konusunda görece de olsa önemli bir rahatlama dönemi yaşamış ve bir bakıma demokrasinin sağladığı nimetlerin tadına varmıştır. Ancak bizdeki demokrasi gayretleri Batılı anlamda ‘liberal demokrasi’den beslenmediği için nihai olarak “A” partisinin yerine “B” partisinin gelmesi gibi şekli bir değişimden öteye geçememiştir.

Ayrıca bu demokrasi macerası “rejimi koruma” duvarlarının ötesine sirayet edemediği için zaman zaman klasik ya da postmodern darbelerle, zaman zaman da ara rejim denemeleriyle kesintiye uğramaktan kurtulamamıştır.

Ama şu bir gerçek ki bu ülkedeki antidemokratik uygulamalara bir şekilde karışmış, yasaklara rıza göstermiş, hatta destek vermiş iktidarların ya da siyasi partilerin toplumla helalleşmeden özgürlükleri, insan haklarını savunmalarının ahlaki bir zemininin olması mümkün değildir.

Bu çerçevede son yıllarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun hem CHP’nin geçmişiyle bir bakıma hesaplaşmak hem de demokratik manada ortaya koyduğu değişim gayretlerinin özellikle altının çizilmesi gerekiyor. Hakkını teslim etmek gerekiyor ki Kılıçdaroğlu bugüne kadar CHP’de kimsenin cesaret edemediği çok zor bir değişim mücadelesi veriyor. İşte bu anlayış, yıllarca Kemalist paradigmanın çerçevesi dışına çıkmaya cesaret edemeyen CHP’ye geniş toplum kesimleriyle buluşma imkanlarını kazandırmıştır.

Geçtiğimiz Cuma günü Adana’da katıldığı Dünya Avşarlar Derneği 4’üncü kuruluş yıldönümü etkinliğinde konuşan Kılıçdaroğlu’nun şu sözleri hem değişim anlamında, hem de CHP’nin toplumla helalleşmesi anlamında son derece önemlidir: “Bizim de çok kabahatimiz, kusurumuz var. Gerçeği konuşalım. Bir başörtüsü meselesini Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel mesele haline getirdik. Sana ne kardeşim ya. Kadın ister başörtüsü takar, ister takmaz. O kız çocuğumuz üniversiteye gidiyor mu, okuyor mu, imkanını sağlıyor muyuz, derdin o olmalı. Çocuklarımız okumalı, bilimi öğrenmeli ve hayatı sorgulamalı.”

Kaderin cilvesine bakın ki CHP değişim ve demokratikleşme söylemleriyle yeni bir siyaset anlayışına yönelirken, değişim, demokratik değerler ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel söylemlerle yola çıkan AK Parti sanki CHP’nin tek parti yıllarına doğru bir yönelim içindedir.

Maalesef AK Parti yola çıkarken bizzat kendi ortaya koyduğu demokratik değerler temelindeki ilkelerinden feragat ederek, Devlet Bahçeli-Doğu Perinçek’in yer aldığı ve kendi siyasal genlerine yabancı ulusalcı bir havuzda siyaset yapmaya heveslenmiş bulunmaktadır.

Şimdi geldiğimiz noktada bütün siyasi partiler, eğer gerçek manada işleyen bir demokrasinin bu ülkede inşa edilmesini ve kalıcı hale gelmesini istiyorlarsa öncelikle hatalarıyla yüzleşmeli ve toplumla helalleşmelidirler. Kılıçdaroğlu CHP’nin geçmişiyle yüzleşerek cesur bir adım atıyor, peki diğer partiler? Mesela 28 Şubat’ta MHP neredeydi? Şimdiye kadar bu partinin açık yüreklilikle o günlerin muhasebesini yaptığına tanık olmadık.

AK Parti’nin geçmişin yasakları konusunda bir muhasebe yapması gerekmiyor elbette, zira o özgürlükler ve insan hakları konusunda mücadele vererek bugünlere geldi. Ama şu da bir gerçek ki demokrasinin kalitesini yükseltme adına verdiği mücadeleden ve bu konuda gerçekleştirdiği reformlardan vazgeçmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla şimdi geriye dönüp demokrasi, hukuk ve özgürlük vaatlerinden neden feragat ettiğinin muhasebesini yapmalı ve toplumla helalleşmelidir. Aksi taktirde bugün milletle arasındaki bağın neden zayıflamaya başladığını görmesi asla mümkün olmayacaktır.

(KARAR)

Etiketler:
Share
336 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...