logo

09 Aralık 2018

Teşekkürler sana Şakir Kurtulmuş


Yusuf Ziya Cömert
y.comert@gmail.com

Birkaç gün önce bir paket getirdi güvenlikteki arkadaşlar. Öyle sıkı sıkı sarılmış, bantlanmış.

Uğraştım epeyce. Tükenmez kalemin ucuyla ambalajın üstünde yol aça aça ulaştım, paketin içindeki kitaplara.

Aaa! Şakir Kurtulmuş.

Yusufun Kuyusu, Ölüm ve Ayna, Ah Güzel Bir Gün, Gökte Asılı Şarkılar.

Bunlar şiirler.

Edebiyatın İzi ve Kültürün İzi de denemeler. (Çıra Edebiyat)

Şakir Kurtulmuş deyince ben nerelere gidiyorum.

Taa Yeni Devir’e… Dursunbey’e, Eskişehir’e, Ankara’ya…

Ne güzeldi Yeni Devir.

Biz de güzeldik.

Yeni Devir yetiyordu bize, herkes oradaydı, Alaeddin Özdenören, Gaffar Taşkın, Enes Harman, Erdem Bayazıt, Akif İnan… Daha ne isteyecektik?

Ve tabii ki Mehmet Durlu, Osman Bayraktar, Mehmet Ocaktan, Şakir Kurtulmuş, Muzaffer Aygün.

Yusuf Er, kulakları çınlasın anlatırdı gidip gelip.

Romantik bir Şakir Kurtulmuş vardı, ya da ben öyle anladım, Dursunbey sokaklarında.

Ah Güzel Bir Gün, oralardan kalma.

***

Bana kalırsa Şakir esirgemiş o günlerin şiirlerini. Şurada bir iz bırakmış:

“Ay doğarken ışımıştı evler

Yukarılarda bir yerlerde oturuyordum

Bir ahşap yapının penceresiydi bakıştığımız

Ay yüzlüyü görüyordum gülümsüyordu”

‘Gökte Asılı Şarkılar’da diyor ki:

“aşk şiiri yazmanın hor görüldüğü çağlar

ve zor olduğu günler gördüm.”

Yaralı Kuş, o günlerin esirgenmemiş şiirlerinden midir? Emin değilim.

“güzel ve kül bakışlarından/taşıdım yaralı kuşları bahçemize (…)

“kirpiklerin kıyısında umutlar/ruhumun köşesinde gezer/bahar bakışlı gözler”

Ben, Şakir’i acılarından da hatırlarım.

‘Yıldızlar Sevinir Gelişine’ acılardan bir ateştir Şakir Kurtulmuş’un şiirine düşmüş.

İthaf. Kızı Şeyma’cığa.

“geceye açık sır kapısında mezarlığın

Bir çocuk korosu

HOŞGELDİN BEBEK”

“bir sesin hatıra kaldı bende

Bir de cennet kokusu tenin

Yol yakın ama sen uzaksın

Nerede yıldızların kanatları

Sen nerdesin?”

***

Bir ara aramızdan çekildi Şakir Kurtulmuş.

Yaralanmış olmalı. Belki de biz, yarasını soracak kadar yaklaşamadık Şakir’e.

Tesadüfi karşılaşmalar. Havalimanı’nda, bir üst geçitte veya bir kaldırımda.

‘Yusufun Kuyusu’ muydu gittiği yer?

Yoksa Yusufun zindanı mıydı?

Allaha şükür, döndü oradan.

Az görüşüyoruz ama, biliyorum, o orada, ulaşılabilir bir yerde.

Bugün, şiire az mı bakıyor insanlar?

Değiştik mi? Hayat çok mu metal ve beton oldu?

Çok mu gaz ve balon?

Sadece Şakir Kurtulmuş’un değil, nice şairin nice şiiri, ‘yüz sene uyuyan prenses’ gibi kendi ıssızlığında duruyor.

Halbuki şiirsizlik çok kötü yapar hayatı.

Ah! Nedim Çeker.

İşte, Şakir’in şiirinde.

“Soğuk ve üzgün akıyor sular

Yeşilırmak Nedim’e ağlıyor.”

Şakir’in şiiri ne kadar da ‘bizim’ şiirimiz, ‘bizim’ hayatımız.

Sezai Karakoç, Nuri Pakdil ve Cahit Zarifoğlu.

Bu ‘referans’lar, iyi takip ederseniz, ‘bizim’ yerimize yakındır.

Aynı izlerden, Şakir Kurtulmuş’un şiirinin koordinatlarına da ulaşabilirsiniz.

Filistin, Akdeniz, Nil… Hatta Hüseyin Mangal.

‘Tesbih.’ Her şair (ve her kul) muhtaçtır ona.

“Rızkı taksim edeni/Bir karıncayı bile unutmayanı/Tesbih ederim”

Şiirin secdesidir bu.

İki gündür Şakir’in şiirlerini okuyorum.

Şiirlendim.

Şakir’i okurken biraz da kendimi okudum.

Teşekkür ederim sevgili dost.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
546 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...