logo

27 Eylül 2018

Terk edilmişlik


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

– Gideceği yeri bulamayanlara-

Nedir terk edilmişlik? Yalnızlık diye düşünenler fena halde yanılır. Yalnızlık bir tercih konusu olarak da ortaya çıkabilir. Ama terk edilmişlik! Şu fani dünyada terk edilmiş olmak?

Beklediği, onu bekleyen kimsesi, hiç kimsesi olmamak: anne, baba, sevgi, yurt, ocak, dertleşme, ziyaretçisiz kalmak, bir aileyi özlemeyi bilmemek…

Düşünün, bir caminin avlusuna ya da bir hastanenin bahçesine bırakılmış bir can… Ana rahminden çıkıp dünyaya bakmaya başlayalı henüz üç gün olmuş ya da seksen yıl…

Fark eder mi? Kundağa sarılı halde ya da paçavralar içinde… Paçavradan kundak yağmurdan sırsıklam, minicik, pörsümüş yanaklar soğuktan morarmış halde, orada, bir hastane duvarının dibinde terkedilmiş halde bulunuyor olmak…

Birileri onu buluyor ve polise haber veriyor. Gerisi bilinen dram: aile araştırılıyor: yok! Ona kucak açabilecek bir aile araştırılıyor: yok! Bütün hayatı boyunca, bir kere olsun, bir kerecik olsun, ana kucağı tanımayan biri… Onu göğsüne bastıran, onunla ağlayabilen, ona, sunduğu gülücüklerden mutluluk duyan, bebe dişlerini çıkartırkenki zamanında çektiği sıkıntılara ortak olabilen bir anne, bir yakın, ona “kızım” ya da “oğulcuğum” diyen bir hami yok! Yok! Yok!

Devlet mi? Elbette hiç yoktan iyi… Ama o, sıcaklık istiyor. Sıcaklığı kitaplardan öğrenmiş değil, bunu içinin en derinlerinden yekinen bir duygu ona bağırıyor. Çocuk yuvasında ya da huzurevi ortamında ne kadar ihtimam da gösterilse, orada, sonuçta kelle hesabı olarak var olunur. Ona gösterilen ilgi herkese dağıtılır. Üstelik onun kesesinden dağıtılır. Aile ortamında paylaştıkça çoğalan ilgi ve sevgi, orada, dağıtıldıkça eksilir, ona gelinceye kadar belki de tükenir, silinip gider: yanaklara yapıştırılmış gülücükle, ciğerden sökülüp gelen gülücüğün arasındaki fark anında ayrımsanır.

Her şeye rağmen şimdi ne mi istiyor? Elbette sıcaklık. Bir kere daha ve gene sıcaklık… Özel bir ilgi… Onun nasıl bir şey olduğunu bilmediğinden bu duyguyu özlem kelimesiyle ifade etmek zor. O, özel bir ilgi, paylaşılmayan, herkesin ortak çıkamayacağı bir ilgi istiyor. Bir şeyin salt ve saltık kendi için yapıldığını bilmek hoş bir duygu olmalı. Bu duygu paylaşılacaksa onu paylaşıma kendi açmalı; yoksa herkes paylaşırken işte bana da bu düştü fikrine kapılmamalı insan: müstakil, başkalarına teğet geçmeyen bir duygu…

O, kimseye terk edilmiş olduğunu söylemek istemiyor, kimseden merhamet dilenmiyor, ama her nasılsa bir şekilde öğreniyor: terk edilmiştir! O kendini biliyor, ama bunu öğrenenlerin yaşadığı şok, her defasında insanı şaşırtıyor…

(Yeni Şafak)

Etiketler:
Share
505 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...