logo

11 Aralık 2018

Tasavvuf neden yok?


D.Mehmet Doğan
m.dogan@gmail.com

Belki de Türkiye tarihinin iktisaden en müreffeh dönemindeyiz. Bunu istatistiklerden, ortaya dökülüp saçılan rakamlardan filan çıkarmaktan yana değilim. Refahın adil dağılıp dağılmadığı da bu yazının konusu değil.

Refahın ölçüsü insan davranışlarına yansımasından okunmalı. İsrafın günümüzdeki boyutları, sonradan görmelerin şımarıklık gösterileri, çarşılarda “güzellik” merkezlerinin, kozmetikçilerin, hızla artması, neredeyse her üç mağazadan birinin güzellik pazarlaması ile ilgili olması açık bir gösterge.

Bütün temel ihtiyaçların ötesinde süslenme-güzelleşmeye yatırım zirve yapıyor. Türkiye’de en yüksek puanla girilen yüksek öğretim kurumları Tıp fakülteleri. Tıp Fakültesi bitirildikten sonra bir de ihtisas var. İhtisasta en yüksek puan cerrahî için gerekirdi. Kalp cerrahisi, damar cerrahisi vs. Son yıllarda bu değişmiş. Cildiye ve plastik cerrahi öne geçmiş.

Cildimizle oynamak, şeklimizi sürekli değiştirmeye çalışmak…

Bu doğrudan sağlığın konusu değil aslında. Zaten bu tür ameliyeler, ameliyatlar sağlık problemlerine yol açıyor. Yine de insanlar vazgeçmiyor, bu alana büyük meblağlar aktarıyorlar.

Bunun anlamı: Maddeye, cisme, bedene tapmaya devam!

Zenginliğin arttığı, refahın çoğaldığı devirlerde, artık para, servet insanı tatmin edemez hale gelir. Farklı yönelişler ortaya çıkar.

Varlıkta olmayan yoklukta, zenginlikte bulunamayan yoksullukta bulunmaya çalışılır.

***

Türkiye’de böyle bir zemin de yok, temayül de. Dine yönelişle ilgili bir samimiyet, tasavvufa yönelişle ilgili bir değişim görebiliyor musunuz?

“Tasavvuf yok ki, yöneliş olsun” diyebilirsiniz.

Kendini tarikata nisbet edenlerin çoğu işin ticaretine dalmış. Mallar, mülkler, şirketler, holdingler… Hacı Bayram’ın ifadesiyle kimse “gönül çak etmeye”, açmaya çalışmıyor. Ruhumuza hitab eden yok, maddemize yatırım yapan çok.

İddiaları müteşerrilik; namaz ölçer, zikir ölçer, ihlas ölçerlik  almış yürümüş. En koyu şeriatçıdan daha şeriatçı bir hava bir taraftan, şeyh uçurmanın envaı çeşidi öte taraftan. Uçmak marifet değil, bu devirde toprak olmak marifet. Ancak toprak olan yeni meyveler bitirir.

Dünya cennetini bulmuşlara, cennetin önüne koyduğun turnikeyi kaldırıp Yunus gibi “Cennet cennet dedikleri… İsteyene ver sen onu…” diyebiliyor musun?

Tekkeler kapandıktan sonra da zihnimizde yer etmeye devam eden bir Abdülhakim Arvasi, bir Abdülaziz Bekkine emsali şahsiyetler var mı zamanımızda?

Varsa da biz bilmiyoruz… Bilenlere gıpta ederiz sadece.

Bizim bildiğimiz tasavvufun zamanımızda oynaması gereken rolü oynamadığı sadece.

Kendisi de tasavvuf haddesinden geçmiş olan merhum Nureddin Topçu’yu okurken “zarurî bir ıslah hareketi”nde bahsettiğini gördüm:

“Bir ıslah hareketi zaruridir ve bu ıslah hareketi ebedî olan dinin ruhunu her mevsime göre değişen şekiller ve renklerle muhafaza etmenin sırrını bize gösterecektir. İslâmda çok ıslah hareketleri yapıldı. Mezhepler ise, yalnız hukuk sahasında yapılan ıslah hareketleridir. Bugün yapılması gerekli ıslahat, dinin ruhu demek olan tasavvufla ona uygun şekiller arayan şeriatin uzlaştırılması olmalıdır. Bu, ruhlar âlemine yapılacak bir müdahale olacaktır. Buna muvaffak olmak için şiddete, ithama, gayza, galeyana veda etmeliyiz. İbadetlerimizde kemiyetin bize, keyfiyetin Allah’a ait olduğunu bilerek sayı sayma heveslerimizi çocukluğumuza bırakalım.”

Ey piyasada mutasavvıf geçinenler, şeylik taslayanlar! Etrafına kalabalıklar toplayıp gösterişli meclisler yapanlar; uçanlar, kaçanlar, cennet pazarlayanlar. Topçu’nun ne demek istediğini anlayanınız var mı?

“Var” diyen bir adım öne çıksın! Sizinle davamız var!

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » »
Share
554 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...