logo

17 Şubat 2019

Suriye-Varşova


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

İki konu var; stratejik anlamda bakıldığında birbiri ile irtibatlı. Birisi Suriye’de gerçekleşecek nihai durum, ikincisi de, Arap-İsrail-ABD ekseninde olan bitenlerin seyri.

ÖNCE SURİYE

Suriye’deki şu anda var olan durum geçici. Bizim oradaki varlığımız da, oradaki rejimin konumu da, rejim dışındaki silahlı güçlerin statüsü de, İran’ın varlığı da, hatta Rusya’nın konumu da. Bizdeki Suriyeli mültecilerin konumu da benzeri bir geçiciliği yansıtıyor.

Bunların hepsi mevcut kaosa bağlı, kaostan çıkılıp sistem yapılanması gerçekleştiğinde bu geçiciliklerin tamamı yeni konuma girecekler.

Ne olacak?

Toprak bütünlüğü içinde bir devlet olacak. O devletin yeni sistem yapılanmasına göre belirlenmiş bir yönetimi olacak. Türkiye gibi, Türkiye’nin Ankara’dan yönetilmesi gibi.

Suriye ortadan kalkmış değil. Hatta Rusya-İran desteğinde ayakta duran Esed yönetimi (rejim) bile uluslar arası planda gayrı meşru addedilmiyor.

Buna rağmen Esed yönetimi, normal bir yönetim olmadığının ve süreç içinde bir yeniden yapılanma gerçekleşeceğinin farkında. Gücü olsa, farklı güçlerin Suriye’deki varlığına mani olur.

O yeniden yapılanma nasıl gerçekleşecek?

Anayasal yapıyı belirleme yolunda bir çalışma var. O çalışmayı yapacak kadronun temsil niteliği tartışılıyor. Ama nihayetinde böyle bir heyet oluşacak ve Suriye’nin yeni siyasi yapısı ortaya çıkacak. Bunun kısa sürede gerçekleşmeyeceği de anlaşılıyor.

Peki ne olacak?

– Bir kere yönetim Suriyelilerden oluşacak. ‘Esed olur mu olmaz mı’ya Suriyeliler karar verecek.

– Ülkenin bir ordusu olacak. Şu an mevcut olan ordu, bunun yanında şu andaki silahlı yapıların durumunun uyumu gerekiyor.

– PYD/YPG silahlı yapı olmaktan öte etnik bir varlık adına alan hakimiyeti mücadelesi de veriyor. Toprak bütünlüğü içinde onun statüsü ne olacak?

– Diğer tüm ülkelerin durumu, merkezi yönetimle yapacakları görüşmelerle belirlenecek. Bu çerçevede Türkiye, güvenlik kaygısı ve mülteciler meselesi ile Suriye’deki yönetimle en geniş müzakereyi yapacak olan ülke. Kendisinin denetlediği güvenli bölge talebinde mi bulunur, yoksa Adana Mutabakatı çerçevesinde bir ilişkide mi anlaşılır, bu da merkezi yönetimle müzakerelerle belirlenecek bir durum. İran ve Rusya’nın, ABD’nin konumunu da aslında Suriye yönetiminin tayin etmesi gerekiyor.

Bütün yollar anayasal yapı ve merkezi yönetim nasıl belirlenecek sorusuna çıkıyor.

VARŞOVA’DAKİ ORTADOĞU

Fehmi Koru’nun 15 Şubat tarihli günlüğünde “Körfez’de politika değişikliği.. Türkiye’yi ilgilendiren bir toplantı.. İsrail’in zaferi…” başlığı altında çok geniş bilgi ve değerlendirme var. ABD finansmanı ile yapılan Netanyahu’nun hazır bulunduğu pek çok Arap ülkesinden üst düzey simaların katıldığı “Varşova Güvenlik Toplantısı”ndan söz ediyorum.

O toplantıdan, Netanyahu’nun sızdırması ile Bahreyn dışişleri bakanı Khalid Al Khalifa’nın bir sözü yansıdı medyaya: “Bölgesel güvenlik için uzun yıllardır süren Filistin-İsrail ihtilafından çok daha tehlikeli olan İran’dır. Filistin-İsrail ihtilafının en önemli sorun olduğunu konuşarak büyüdük. Fakat sonraları daha büyük bir meydan okumanın varlığını fark ettik. Çok daha zehirli bir sorun olduğunu, hatta bunun modern tarihin en zehirli sorunu olduğunu fark ettik. İslam Cumhuriyeti’nden, İran’dan gelen zehirli sorunu fark ettik.”

Filistin’i-Kudüs’ü ıskalayan, Hamas’ı, İhvan’ı terör örgütü kapsamına alan ve İran’ı tıpkı İsrail gibi, tıpkı ABD gibi hedefe oturtan bir Arap yaklaşımı. Bu yeni değil. Bir süredir böyle bir eksen oluşuyor Ortadoğu’da. Mısır-İsrail-Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri…

Enteresan bir denklem bu.

Bir yanda yine Ortadoğu’da Suriye kaosu var ve burada Türkiye-İran-Rusya ekseninin oluştuğu gibi bir izlenim söz konusu. Öteki eksenin mimarisinde ABD’nin etkin rolü olduğu muhakkak.

Ne oluyor?

Biliyoruz ki Körfez’den yapılan çıkış, İran’la sınırlı değil.

İran, Şiilik tahkimatı ile yine de kendine özgü bir alan hakimiyeti oluşturuyor.

Bir süredir başlayıp da Varşova’da yeni boyutlar kazanan oluşum ise, Sünni dünyada bir ABD-İsrail kumpasının oluştuğunu gösteriyor. Bu bir satranç hamlesi ve bizim Ortadoğu hamlelerimizle de birebir ilgili. Bu hamleyi nasıl okumalı, nasıl karşı hamlede bulunmalı? Zor bir soru.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
835 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...