logo

28 Kasım 2018

Sorosçuları niye susturmuyoruz ki!


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Bir ‘Sorosçu’ yaftasıdır gidiyor medyada.
Açık Toplum Vakfı faaliyetlerini sonlandırma kararı mı aldı…

Başlıyor malum tambura arkasından teneke çalmaya. ‘Sorosçuları böyle yaparız işte biz, tası tarağı topladı kaçacak delik arıyorlar’ diye zafer naraları patlatıyorlar.

Oysa bakıyorsunuz Vakıf, iktidarla iyi geçindikleri zamanlardan, geçmiş işbirliklerinden filan bahsediyor. Ama ‘asılsız iddia ve ölçüsüz spekülasyonlar’ yani karalama kampanyaları nedeniyle faaliyetlerini sürdürmesine imkan kalmadığı için kepenkleri kapatacağını söylüyor.

Sevinç çığlıkları atanlardan tıs yok. ‘Asılsız değil o iddialar, al sana ispatı’ diyen çıkmıyor.

‘Spekülasyon değil gerçek onlar, buyur kanıtı’ diyen bir ses duyulmuyor.

Aksine, iktidara yakınlığı nedeniyle görevinden ayrıldığını belirten Açık Toplum Vakfı eski Başkanı Can Paker farklı tonda.

Soros’un faaliyetlerini Türkiye’ye sokan, AK Parti’nin de başlarda paylaştığı ‘açık toplum’ idealleri ve fikriyatının taşıyıcı, öncü isimlerinden biri o. Osman Kavala gibi başı çekenlerden…

Radyo Sputnik’te Yavuz Oğhan’a konuşuyor ve vakfın, Gezi olayları dahil Türkiye aleyhtarı projeleri finanse etmesinin teknik bakımdan mümkün olmadığını teyit ediyor.

Vakıf da açıklamasında suçlamayı aynı dille yalanlıyordu, sadece iftiralardan bunaldığı için havlu atma noktasına gelmişti.

Bütün faaliyet ve harcama trafiği, İçişleri’yle Vakıflar idaresinin yani hükümetin bilgisi ve denetimi altındayken, ihanet projelerine nasıl para akıtacaktı ki?

Türkiye’yi bölmek, parçalamak gibi yasadışı terörist faaliyetleri yeraltına inmeden, legal haliyle nasıl

yürütebilirdi ki? Engellenmez miydi?

Buna rağmen Türkiye’den çekilme kararını doğru, yerinde buluyor Paker. Kendi dönemindeki proje yapısı sürüyorsa vakfın kapanmasını Türkiye için eksiklik olarak gördüğü halde.

Peki…

Şartların elverişsizleştiği ve ortamın bozulduğu gerekçesine katılıyor havasında da…

Sivil toplum hareketlerini ‘beşinci kol faaliyeti, ajanlık ve hainlik’ gibi lanse edenlerin bari buna bir cevabı var mı? Yine hayır.

Fakat sözünü sakınmayan Abdurrahman Dilipak’ın onlara bir diyeceği var.

Yeni Akit’teki yazısında soruyor: “Kavala ile birlikte çalışanların bir kısmı hala sistemin içinde, muteber ve sağlam mevkilerde görev yaparken, tek başına Kavala niye! Sanki biraz dostlar alış verişte görsün ya da birini günah keçisi olarak kullanma gayreti mi?…”

Yani Osman Kavala içeride de Can Paker ve diğerleri neden dışarıda ve el üstünde tutuluyor?

Oysa Paker gibi mahcup savunmuyor kendini Kavala, meydan okuyor.

Dün içeriden bir daha seslendi.

13 aydır hazırlanmayan iddianamesi hazırlanır da mahkemeye çıkarılır ve yüzüne okunursa, suçlamaları çürüterek nasıl bir saçmalık olduğunu bütün dünyaya göstereceğini haykırıyordu.

Sabırsızlıkla bekliyor fakat bir türlü yargılaması başlamıyor.

Madem azılı suçlu, Soros’un Türkiye’yi karıştırsın diye tuttuğu biri, Gezi’yi organize etti, darbe girişimini finanse etti, hepsi kesin, neden hala konuşturuyoruz ki…

Suçlarını, somut delilleri ve dayanaklarıyla koyalım ortaya gitsin, susturmak yargının elinde.

Hayır yani uzadıkça suçlamaların inandırıcılığı zayıflarken Sorosçuların ‘kara’ denilen propagandası güçlenmiyor mu?

(KARAR)

Etiketler:
Share
296 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...