logo

01 Mart 2019

Siyasette ‘hain’ söylemi


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

Belediye seçimleri hainlere karşı vatan savaşı değildir; Türkiye hainler ve vatanseverler diye ikiye bölünmüş, sosyolojik ve siyasi zemini böylesine parçalanmış, bekası seçim sonuçlarına kalmış, böylesine kırılgan bir ülke değildir.

Hele de ele güne karşı hiç böyle gösterilmemelidir.

MHP baştan beri ‘vatan tehlikede’ diyor, AK Parti de son yıllarda aynı dili kullanıyor.

AK Parti hakkında kapatma davası açıldığında Sayın Bahçeli, 18 Mart 2008 günkü konuşmasında, “Türkiye’nin çok ciddi iç ve dış güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya” bulunduğunu, AK Parti iktidarının “Türkiye’yi bir yangın yerine çevirdiğini” ifade ederek şöyle diyordu:

“Bir ateş çemberinden geçen ve yakın tarihinin en ağır sorunları ve tehditleriyle karşı karşıya bulunan Türkiye’yi bu güç ve tehlikeli dönemde, laikliğe aykırı fiillerin odağı olmak ve Cumhuriyeti yıkmakla suçlanan siyasi kadrolar yönetecektir.”

2008 yılında Suriye’de iç savaş yoktu; Ankara “Esat kardeşimiz”le dosttu, AB süreci gayet iyi gidiyor, yabancı sermaye yatırımları zirve yapıyordu…

Batı laikliği tehlikede görmüyor, parti kapatmaya karşı çıkıyordu.

Bir gazete manşeti

Ülke sorunlarına soğukkanlı, rasyonel çözümler geliştirmek yerine “büyük tehlike” alarmıyla heyecanlara kapılmak bizim gibi ülkelerde daha yoğun bir hissiyattır.

Bizim gibi derken, tarihinde ağır kırılmalar yaşamış, istiklalini büyük zorluklarla kazanmış ülkeler…

Fransa’da da 1958’e kadar böyleydi, zira çok sert din ve laiklik kavgaları yaşanmıştı, Alman orduları iki defa Paris’e girmişti.

Şimdi, 29 Haziran 1931 tarihli Cumhuriyet gazetesinin manşetine bakalım:

19-02/28/cumhuriyetkupur.png

Tek Parti’nin yayın organı, muhalifleri ve eleştirel basını “vatan haini” diye suçluyor, şöyle diyordu:

“Memleketin mukaddesatına dil uzatmaya kadar giden alçaklara hadlerini bildireceğiz. Bu, bugün için ve her zaman vatani ve milli vazifelerin en başında bulunan bir vecibedir…”

Zamanımızda aynı dil bu defa ‘öbür’ taraftan seçimlerde yoğun şekilde kullanılıyor. İdeoloji ve sistem 1930’lardan çok farklı ama siyasi kültürümüzde iktidar mevkiinden bakınca böyle bir hissiyat ortaya çıkıyor.

Dün de bugün de kutuplaşmayı derinleştirerek, soğukkanlı rasyonel politikalar geliştirilmesini zorlaştıran, yoğun ve otoriter bir hissiyat.

Rasyonel politikalar

Türkiye’de Kürt meselesi şu veya bu dozda öteden beri vardır. Türkiye otuz senedir terörle mücadele ediyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşı elbette sorunları daha da ağırlaştırdı ama bütün hükümetlerimiz sınır ötesi harekatlar yaptı, bu mücadeleyi yürüttü.

Yeniden gündeme gelen “Adana Mutabakatı”nın tarihi 1998’dir…

Suriye meselesinde soğukkanlı, hesaplı, rasyonel diplomasi son derece önemlidir: Terörü tecrit etmek, Suriye’nin yeniden kuruluşunda Türkiye’nin güvenliğini güçlendirecek politikalara uluslararası zemin kazandırmak, ülkenin imajını yükseltmek gibi…

Güçlü ekonominin de yolu “kurallara dayalı piyasa ekonomisi”nin rasyonel politikalarıdır.

İktidar doğru olarak sürekli yabancı sermaye davet ediyor; Türkiye’nin “güvenli liman” olduğunu söylüyor. Ama “beka sorunu yaşan ülke” görüntüsü vermek bu çağrılarla çelişmiyor mu?!

15 Temmuz darbe teşebbüsünün sarsıntılarının atlatıldığını da üç ay sonra hükümet açıklamıştı.

‘Savaşta değiliz’

Vatanseverlik, Türkiye’nin geleceği için yüksek kalitede eğitim ve yüksek kalitede hukuk devleti standartlarına ulaşmayı gerektirir. Kutuplaştıran söylemlerden sakınarak bu konuları soğukkanlılıkla konuşabilmeliyiz.

Sayın Binali Yıldırım, AK Parti ve MHP gibi CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi’nin de bayrak ve vatanın bütünlüğü gibi temel değerlerde bir olduğunu hatırlatarak “Savaşta değiliz, aramızda kan davası yok… Bu açıdan baktığımız zaman bir beka sorunuyla ilgili ben bir endişe taşımıyorum” dedi; doğrusu budur.

Türkiye için en büyük tehlike, sorunları üzerinden birbiriyle kavga ederek rasyonel çözümler üretemeyen ‘Üçüncü Dünya’ toplumu durumuna sürüklenmektir.

Hepimizin acil ihtiyacı siyasi heyecan fırtınalarından kurtularak ruhen ve zihnen hızla normalleşmektir.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » »
Share
703 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...