logo

23 Eylül 2019

Sınırlarımızın sınırı neresi?


D.Mehmet Doğan
m.dogan@gmail.com

Asıl gideceğimiz yer değil ama Basel havalimanına ineceğiz. İsviçre’de üç ülkenin ortak havaalanı.

Basel bize önce Siyonist Kongresi’ni mi, yoksa Luis Aragon’un Basel’in Çanları’nı mı hatırlatmalı. Veya ikisi birbirinden alâkasız mı?

Aragon 20. yüzyılın ünlü Fransız yazarlarından, önce dadaist, sonra komünist! Basel’in Çanları’nı ünlü şairimiz Atilla İlhan çevirmiş. Tercüme ilk olarak Çalardı Basel’in Çanları adıyla yayınlanmış. Atilla İlhan tarzına uygun bir adlandırma aslında.

Karşılayıcılarımızın hatırına tabiî olarak Siyonist Kongresi geliyor, çünkü bir ucu bize dokunuyor. 1897’de Theodor Herzl’in öncülük ettiği kongre kalıcı tesirler uyandırdı. Şimdi dünyanın başbelası İsrail’in kuruluşunda bu kongrenin önemli rolü var. Siyonist Kongresi’nin toplandığı salonu görmek iyi bir fikir gibi görünüyor, ama yapı restorasyonda. Uzaktan bakmakla yetiniyor, bir iki kilise geziyor, Ren kıyısında yüksekçe bir terastan karşı tarafı seyrediyoruz. Ren Avrupa’nın iki önemli nehrinden biri. Diğeri Tuna, o yüzünü bize çevirmiş.

Bazel’den çıkınca kâh Fransız kâh Alman sınırını ihlal etmiş oluyorsunuz. Sorgu sual yok. Bırakın Irak’ı Suriye’yi, İran’a böyle girip çıkabilir misiniz? Hem de İran’la vize olmadığı halde? (Gürcistan istisna, oraya girerken de kimlik soruluyor.)

Bu şeffaf sınırların sağladığı kolaylık iktisadî ve sosyal hareketliliği artırıyor. Bir ülkede oturup, diğer ülkede çalışanlar çok sayıda; belki de bizde bir şehirde oturup diğerinde çalışanlardan bile.

Birçok yerleşme merkezine girip çıkıyoruz. Müluz ve Belford hatırımda. Son durağımız Besançon.

Belford dikkat çekici bir şehir. Tam bir müstahkem mevki. Kale kapılarından, artık susuz hendekler üzerindeki köprülerden geçip şehrin merkezine ulaşıyoruz.

Merkez ama bomboş, sanki sayım var! Nâdiren insanlarla karşılaşılıyor. Avrupa’nın bu bölgesindeki şehirler yeşillikler içinde ve sokakları, caddeleri, meydanları tenha. En tenhası Belford.

Bir ara sanki şehri kalabalıkla birlikte düşünmek doğru değilmiş gibi geliyor.

Besançon, asıl gideceğimiz şehir. Toplantı da burada.

Türkiye’de pek bilinmez ama COJEP diye bir kuruluş var. Adına bakmayın, Avrupa’daki Türklerin bir kuruluşu. Hem de Uluslararası bir sivil toplum kuruluşu. Unesco’ya, Avrupa Konseyi’ne, Birleşmiş Milletler’e üye. Agit ve Avrupa parlamentosu ile ilişkili.

Avrupa’da 1970’lerde ortaya çıkan Türkiye siyasetine ve cemaatleşmesine ayarlı kuruluşlardan değil, âdeta ikinci nesil bir gönüllü kuruluş. Avrupa’da yükselen ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve islamofobi ile mücadele sözkonusu olduğunda akla ilk COJEP geliyor.

Türk kamuoyu COJEB’i beş altı yıl önce bir vesile ile tanıdı, belki hâlâ hatırlayanlar vardır.

Fransa’nın Nancy’ye bağlı Pont-a-Mousson kasabasında Jacques Marquette Orta okulu öğrencisi Mustafa, (işe bakın Mehmet Doğan’ın oğlu), tarih dersinde beş arkadaşıyla birlikte Ermeni soykırımı iddialarını reddetti. Mustafa ilave olarak “böyle bir iş olmuşsa hak etmişlerdir”dedi!

Mustafa cezalandırıldı, Fransız kanunlarına göre büyük suç işlemişti!

Sonra Mustafa’dan konuyla ilgili ödev hazırlaması istendi. Türkçe kaynaklara başvurmadan bunu yapması gerekiyordu. Mustafa ödevi hazırladı ve okul yönetimini bu ödevle altetti! Mustafa’nın ödevinde dayanağı COJEP’in konuyla ilgili Fransızca raporları idi…Böylece perde kapandı.

COJEP’in toplantısına geniş bir katılım vardı. Halen Avrupa Türklerinden ama Yozgatlı, Kayserili, Trabzonlu, Bayburtlu, Antalyalı…güzel dostlar tanıdık. Biz de Asya’nın ortasından Avrupa’nın ortasına yüzyıllardır süren kutlu yürüyüşü anlattık. Katliamla biten zaferler yerine mağlub ettiği ile bile birlikte yaşamak esaslı yürüyüşün derin mânasını hissetirmeye çalıştık.

Türkiye siyasî sınırları ile tahdit edilemeyecek bir ülke. Bu idealist insanlar gönüllük esasıyla çalışarak bu şiarı yükseltiyorlar.

(KARAR)

Etiketler:
Share
376 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...