logo

30 Ağustos 2019

Putin ‘müttefik’ mi?


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

Moskova’da yapılan Erdoğan-Putin görüşmesi, iki ülke arasında işbirliğinin artacağını, ama esaslı ihtilaf noktalarının devam ettiğini gösterdi…

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Moskova’da kameralar karşısında diyordu ki:

“İdlib’de rejimin terörizmle mücadele bahanesiyle sivillere karadan ve havadan ölüm yağdırması kabul edilemez.”

Erdoğan açıkça Esat’ın (ve destekçisi Rusya’nın) “terör bahanesiyle” sivillere karadan ve havadan ölüm yağdırdığını söylüyordu. Türkiye’ye dönerken de uçakta “en acil sorun, operasyonların durmasıdır” diyordu.

Putin’e göre ise:

“Teröristler Suriye hükümet güçlerinin mevzilerini tehdit ediyor, ateş açmayı sürdürüyor, Rus askeri tesislerine saldırı girişimlerinde bulunuyor.”

Dahası, Putin kendi “terör” tezini muhatabına kabul ettirmiş gibi “Erdoğan’la İdlib’deki terör yuvalarının etkisiz hale getirilmesi ve bölgedeki ve sonrasında Suriye’deki durumun normalleşmesi için ek önlemler alınmasını kararlaştırdık” diyordu.

Fakat Erdoğan, 16 Eylül’de Putin’le Türkiye’de (Ruhani ile birlikte) görüşeceğini belirterek “süreç devam ediyor” demekle böyle bir “kararlaştırma” olmadığını ima ediyordu.

‘STRATEJİK ORTAK’ MI?

Elbette Rusya ile çok iyi siyasi ve iktisadi ilişkilerimiz olmalıdır. Fakat stratejik ve jeopolitik konularda durup düşünmek gerekir.

Evet, Erdoğan “savunma sanayiinde işbirliği, SU-35 ve SU-57 uçaklarının alımı” gibi stratejik nitelikli konularda da Moskova’ya olumlu mesajlar verdi… Fakat bunlar Suriye sorunlarıyla ilgili ağır pazarlıkta sözel bir pey akçesi miydi? Yoksa ABD ile yaşadığımız S-35 sorununda Washington karşısında elimizi yükseltmek için mi söylenmişti?

Ya da Türkiye gerçekten Rusya’nın “stratejik ortağı” mı olacak?

Hangisi, zaman gösterecek.

Türkiye elbette Rusya’nın çok iyi ticari ortağı olmalı ama “stratejik ortağı” olmaktan sakınmalıdır, pek muhtemeldir ki sakınacaktır da…

Çünkü böyle bir şey Türkiye’nin yüz elli yıllık jeopolitik kimliğini değiştirmesi, Rus nüfuz sahasına sürüklenmesi anlamına gelir.

Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu sermaye, yatırım, akademik bilim, sivil teknoloji ve hukuk ihtiyacını “Rusya’nın stratejik ortağı” haline gelerek temin etmek mümkün değildir.

Aksine, öyle bir sürükleniş, Türkiye’nin bu alanlarda Batı’dan sağlamakta olduğu girdileri de riske atar…

RUS JEOPOLİTİĞİ

Şüphe yok, Rusya bir “süper devlet”tir. Stalin’in ağır mirası sayesinde askeri dev, fakat aynı miras yüzünden sivil teknoloji ve hukukta bir cücedir.

Çarlık Rusyası’nın askeri fetihleri ve Doğu Berlin’den Japonya sahillerine kadar uzan Sovyet imparatorluğu bugünkü Rusya’ya yönetimde otoriter, dış politikada genişlemeci bir siyasi kültür devretmiştir.

KGB’nin en birikimli ve en yetenekli yetiştirmesi olan Putin’in Sovyet imparatorluğu hakkındaki nostaljik sözlerinden başka, Ukrayna, Beyaz Rusya, Kırım ve Gürcistan’daki askeri eylemleri gözler önündedir.

Eski Sovyet coğrafyasındaki Doğu Avrupa ülkeleri NATO ve AB tarafına geçmiştir, ama Asya’daki eski Sovyet cumhuriyetleri “devletler topluluğu” çerçevesine alınmıştır.

19. Yüzyılda Alman Başbakanı Bismark Avrupa’dan uzak tutmak istediği Rusya’yı Osmanlı topraklarına, Balkanlara, Kafkasya’ya ve İran’a yönelmeye teşvik etmişti…

Plevne savunmasıyla tarihimize geçen 1877-78 Rus Harbi felaketinin altında bu vardı.

Bugünkü Rusya’nın stratejik nüfuz alanı görebileceği yerler nerelerdir? Her halde Avrupa, Japonya ve Çin bölgeleri değildir. Buraları çeşitli konularda işbirliği alanları olarak görebilir.

TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI

Moskova’nın nüfuz alanları olarak görebileceği coğrafya, Rusya’nın güneyindedir. İran’la stratejik ortaklık kuran Putin, niye bütün askeri ağırlığıyla Suriye’ye ve Doğu Akdeniz’e yerleşmiştir, belli değil mi?

İsrail’le arasını niye iyi tutmaktadır?

Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırmak için her şeyi yapan Putin, Suriye’de Erdoğan’a niye bir milim bile taviz vermemiştir?

Putin PKK’yı bile terör örgütü saymıyor. PKK’yı bile terör örgütü saymaya “Dostum Putin”i bir türlü ikna edemedik, değil mi?

Türkiye’nin sabit ayağı Batı’da olmalı, Batı’yla ihtilaflı konularımızda bile Batı’nın çoğulcu yapısı içinde Türkiye’yi her zaman desteklemiş olan çevreleri yeniden kazanmalıyız ve elbette çok kutuplu bir dünyada öbür ayağımız bütün dünyayı dolaşmalıdır.

Suriye’de de o zaman elimiz güçlü olur.

(KARAR)

Etiketler:
Share
217 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...