logo

07 Nisan 2019

Proje


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

Acaba Ekrem İmamoğlu’nun seçimden önce, sonra Eyüp Sultan Camii’ne gidip dua etmesi proje midir? Hele Çamlıca Camii’inde Cuma namazı kılması?

-Acaba İmamoğlu, kendisi başlı başına bir proje midir?

-Acaba CHP’nin muhafazakar kitlelere açılış çabaları proje midir?

“Proje” tanımlaması revaçta.

Genelde siyasette bizi şaşırtacak olguları “Proje” olarak görmekteyiz.

Bir CHP’li camiye gidiyor, dua ediyor, halkla ilişkilerde herhangi bir CHP’liden beklenmeyecek sıcak görüntüler veriyor, çapraşık sorular karşısında sinirleri alınmışçasına güler yüzlü mukabelede bulunuyor, en az oy alacağı – aldığı toplumsal zeminlerde dolaşıyor vs.

Doğru, bunlar üzerinde çalışılmadan olmayacak şeyler. Hele Bir ilçe belediye başkanlığından İstanbul gibi bir metropole, üstelik Cumhurbaşkanı’nın “Aşkım” dediği bir şehre başkan olmaya adaysanız, hele karşınızda şu anda Türkiye siyasetinin ikinci adamı varsa meydana nasıl bir profil olarak çıkacağınızı çalışmanız gerekir, sizi meydana sürenlerin çalışması gerekir.

Bunu hangi aday yapmaz ki…

Ama biz, muhafazakar camia burada “Proje”yi, negatif anlamda kullanıyoruz, kötülük çevrelerinin oyunu gibi değerlendiriyoruz.

Baktığınızda İmamoğlu ile ilgili “Proje” tanımlaması hep “Dua” gibi masum davranışlarla sınırlı değil, bir whatsapp mesajında dolaştırıldığına göre arkeolojik kazı yapılmış ve taa Pontus’a kadar gidilmiş. Meğer bu işin içinde Pontus hayali kuranlar bile varmış.

Ne diyeyim, tabii ki araştırılmalı. İstanbul önemli, Ayasofya önemli, Konstantinopolis gibi hülyalar hala ölmüş değil, Ekrem İmamoğlu da bir yandan Eyüp Camii’nde dua edip, diğer yandan da Pontus hayallerine taş taşıyor olabilir!

Mi?

Bu “Proje” işi hoşumuza gidiyor. Bir ortamda bir arkadaş “Bu Temel Karamollaoğlu bir proje” dedi. Bir başkası “Neyin projesi?” diye sordu. Böyle “Proje – Neyin projesi?” diyalogu bir süre devam etti, biz Karamollaoğlu’nun “Neyin projesi” olduğunu öğrenemeden diyalog sona erdi.

Ben bu “Proje” tanımlamalarına öteden beri dikkat ederim. Bir ara “Ak Parti’nin aslında Erbakan’ın projesi olduğu”na dair sorular soruldu bana Anadolu gezilerimde. Hüsnü zanla oluşturulmuş bir proje tanımlamasıydı. İnsanlar Erbakan Hoca’dan vazgeçemiyor, onun kendi talebeleri tarafından yenilmiş olmasına gönlü razı olmuyor, bu arada Tayyip Bey’in de başarısını görüyor, “Olsa olsa Hoca bunu kurgulamıştır” sonucuna varıyor. Öyle midir acaba?

Bir ara Çağlayan ve Kazlıçeşme’de Fetih mitingi yapıldı hani. Çağlayan’da Erbakan hoca’nın, Kazlıçeşme’de Tayyip Erdoğan’ın mitingi. Hoca ne dedi: Onlar Bizans’ın çocukları, biz Fatih’in çocuklarıyız. Yani bu söze göre Bizans’la ilgili birileri Ak Parti kadrolarını kurgulamış, devreye sokmuştu.

Bu “Proje” ile Karamollaoğlu’nu “Proje” diye tanımlamak arasında bir fark var mı?

Hala birileri bizim tanıdığımız, sevdiğimiz Hocaları “İslam’ı tahrip projesi”nin elemanları olarak görüyor.

Başlangıçta Amerika ve Avrupa Birliği ile kurduğu ilişkilere bakarak Ak Parti’yi İslam dünyasını dönüştürme ameliyesinin “Projesi” olarak yorumlayan az insan mı oldu?

Şimdilerde Ak Parti’nin fabrika ayarlarının bozulduğundan yola çıkarak yeni bir siyasi oluşum arayışında olanlar da, geçmişte ne kadar Ak Parti içinde en tepelerde rol almış, hatta gençliklerinden bu yana aynı misyon için koşmuş olsalar da, “Acaba hangi projenin insanları?” diye sorgulanmaktan kurtulamıyorlar.

Aslında durduğumuz yeri kutsadığımız ölçüde öteki alanlardaki her oluşuma, “Proje” gibi negatif bir anlam yükleme eğilimi her çevrede var. Bu aynı çizginin iç dünyasında söz konusu olduğunda peşinden “İhanet” tanımlamaları geliyor, giyotin devreye giriyor, infazlar başlıyor.

Burada benim İslam hassasiyeti açısından dikkat çekmek istediğim bir husus var: Durduğumuz siyasi zemini kutsadığımız ölçüde, onun dışındaki oluşumların en masum hareketlerini bile günah hanesine yazma eğilimi oluşuyor.

Neredeyse adamın Müslüman olmasını istemiyor gibi duruyoruz. Camiye gelmeseydi, dua etmeseydi, sakallı bir adamla kucaklaşmasaydı, muhafazakâr görüntüler içine girmeseydi vs… Ya da muhafazakâr olacak idiyse bile bizim partiye oy verseydi, bizim partiden aday olsaydı…

İnsanların kalbini yarıp bakamıyor olsak bile boynunu vurmaktan çekinmeme eğilimindeyiz. “Kul hakkı” diye bir ölçü, siyaset zemininde kitaplara hapsoluyor.

Sakın siyasetin iman haline getirilmesi fetvaları da, siyasete eklemlenen “cemaat yapıları”nı da, “islami STK’ları” da hatta siyasi partileri de “Dinin toplumda tartışılır hale getirilmesi” noktasından “Proje” haline getiriyor olmasın.

Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Semra Özal bir proje ile Ak Parti’ye yaklaşıyor olmasın. Ak Parti’nin MHP ile buluşturulması proje olmasın. Pelikan bir proje olmasın. Medya dili proje olmasın.

(KARAR)

Etiketler:
Share
388 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...