logo

20 Aralık 2018

Niye bir daha Yunus çıkmadı hayıflanması ya da eski günler muhabbeti


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Bir arkadaşım gönderdi kaydı. İyi Parti üyesi milletvekili Yavuz Ağıralioğlu bütçe müzakereleri sadedinde kültür konusu üzerine olan konuşmasında; 500 yıl önce bir Yunus Emre, bir Hacı Bayram Veli vb. yetiştiren bu millete ne oldu da bir daha böyle insanlar yetiştiremedi diye yakınıyor.

Bu eski günler muhabbeti yeni değil. Âdem aleyhisselamın bu dünyaya düşüşünden beri cennet özlemi sürüp gelir.

Ben kendi hayatımın her safhasında, her yeni gelen kuşakla birlikte bu yakınmayı işitirim.

İşin ilginç yanı her yeni kuşak kendinden sonrakini beğenmez. Varsa yoksa kendi kuşağı ve o kuşağa ait yazarlar, sanatçılar… Ve durumun kaçınılmaz sonucu olarak eski günler, eski insanlar özlemi…

Yunus Emre bir daha yetişmedi diye hayıflananlar, acaba niçin Yunus zamanında bir Fuzuli yoktu ve daha sonraları niçin bir Ömer Seyfettin yoktu, bir Peyami Safa yoktu diye merak etmiyor?

Bu ikinci soru, birinci sorunun cevabını içerir. 13. yüzyılda Peyami Safa niçin yok idiyse, 21. yüzyılda da Yunus aynı nedenlerle yok…

Bir Peyami Safa’nın yetişmesi için Türkiye’nin ve Türkçenin 20. yüzyıla gelmesini beklemek gerekiyordu.

13. yüzyıl Türkiye’sinin Peyami Safa yetiştirmesi imkân dışıydı. Çünkü en genel anlamı ve kapsamıyla Peyami Safa’yı yetiştiren konjonktürün oluşması için 20. yüzyılı beklemek gerekirdi.

13. yüzyılda Yunus Emre’yi çıkaran konjonktür o dönemde kaldı. İşlevini yaptı ve bitirdi.

Mehmet Akif Ersoy’un bir daha istiklal marşı yazılabilir mi, sorusuna verdiği cevap tüm dönemler için geçerli:

Hastalığının ileri safhalarında Mehmet Akif’i ziyarete giden bazı gazeteciler, sohbet esnasında söz her nasılsa İstiklal Marşı’ndan açılıp onun değiştirilip değiştirilemeyeceği noktasına gelince Akif, İstiklal Marşı’nı değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini belirterek: “İstiklal Marşı bir daha yazılamaz. Kimse bir daha İstiklal Marşı yazamaz, ben de yazamam!” dedikten sonra: “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!” diyerek de vurgular.

Akif’in cümlesinin sonundaki dua sadedindeki temenni tam da söylemek istediğimiz fikri isabetle açıklıyor. Vurgulamak istediğimiz bağlam açısından bu cümlenin önemli yanı, kendisi de dâhil İstiklal Marşının bir daha kimse tarafından yazılamayacağı hususundaki dikkattir. Çünkü bu marş siyasal, toplumsal, iktisadi ve benzeri bir dizi koşulun bir araya geldiği bir konjonktürde yazılmıştır. Ve o koşullar Akif gibi bir şaire ortam hazırlamıştır.

Niye bir daha Yunus Emre çıkaramadık diye hayıflanmakla, niye 13. yüzyılda bir Peyami Safa ya da Akif çıkmadı şaşkınlığına düşme arasında mantıkça bir fark yoktur.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » »
Share
480 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...