logo

Nerde bu KONDA’nın “sonda”sı!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

KONDA ismi ile bir araştırma şirketi var..

Seçim tahminlerinde yaptığı gaflar bir yana..

Şimdi değişik konularda anket çalışması yapıyor görüntüsü ile, “Ben burdayım.. Beni unutmayın” diyor..

Son araştırmasına bakınca…

Bu KONDA’ya, artık sonda takılmasının zorunluluğunu ispatlıyor..

Her tarafı pislemiş çünkü..

Hangi birinden başlayayım, bilmiyorum..

Genel Müdürü Bekir Ağırdır anlatıyor:

“2008-2018 yılları arasında gençlerle ilgili yapılan araştırmalar gösterdi ki AKP’nin ‘dindar nesil yetiştirme’ çabaları siyasi mühendislik olarak kaldı, oruç tutanların namaz kılanların oranı yıllar içinde düştü!”

Anket çalışması yapan adamın, önce anket yapacağı tarihleri belirlemesi gerekir..

Tarihlerin kendi içinde bir anlamı olmalı ki, çalışmanın sonucunda varılan neticelerin de bir anlamı olsun.

Yoksa..

Tombala çeker gibi..

Elinizi çuvala sokarsanız..

Bazen kötü sürpirzlerle de karşılaşabilirsiniz..

Olur ya..

Çuval daha önce, farklı bir amaçla kullanılmış olabilir..

2008-2018 tarih dilimini niye anlamsız buldum?

Çünkü başlangıç tarihinin hiçbir anlamı yok..

2008; AK Parti’nin iktidarda olduğu bir tarih.. Burası doğru..

Ama..

“Dindar nesil yetiştirme” noktasında hiçbir özelliği olmayan bir tarih..

“Dindar nesil yetiştirme” noktasında bir tarih belirleyecek iseniz..

İmam hatip ortaokullarının açılmasına imkan tanıyan yasa değişikliğinin kabul edildiği 2012 yılını başlangıç almanız gerekir..

2008 yılında, 2009 yılında.. Hatta imam hatip ortaokulları o yılın sonunda açıldığına göre, 2012 yılında da, “dindar nesil” noktasında AK Parti iktidarının somut bir adımı yok ki, bu konuda anket çalışmasının da bir anlamı olsun..

2012 öncesi ve sonrası olarak bir çalışma yaparsınız.

“Doğru, bu çalışmadaki veriler, başlık ile uyumlu” deriz..

Ama başlangıç tarihini ilgisiz bir yıldan alırsanız..

İlk golü yemiş olursunuz.

Konuya ne kadar uzak olduğunuzu, ne kadar ilgisiz olduğunuzu, elinize verilen sonuçları çıkartmak için masabaşı bir çalışmayı yapmış gibi göründüğünüzü ispatlamış olursunuz..

Çalışmanın esas aldığı tarih aralığını bir kenara koyalım..

Türkiye’de, “oruç tutan ve namaz kılanlar”ın nüfusa oranının gittikçe azaldığını söylemenin küçücük bir gerçekliği olabilir mi?

2008’de 100 binin altında öğrencisi olan imam hatipler gerçeği..

Bugün 1 milyonun çok üzerinde imam hatip öğrencisi olduğu gerçeğine rağmen..

“Oruç tutanlar azaldı.. Namaz kılanlar azaldı” diyebiliyorsanız..

Siz bu anketi Türkiye’de değil, olsa olsa Amerika’da yapmış olabilirsiniz..

Şunu diyebilirler..

“İmam hatipler açılsa da, imam hatipteki öğrencilerin okulda amaçlanan ‘dinini öğrenme ve yaşama’yla uzaktan yakından ilgileri yok.. Dolayısı ile, namaz kılan ve oruç tutanların azalması gerçek verilerdir.”

İyi de..

Dindar nesil yetiştirmek isteyenler, genel anlamda (AK Parti karşıtlarının, “İmam hatip açtınız da ne oldu? İmam hatipteki öğrencilerin halini görüyor musunuz” eleştirilerine kapılmayınız. İmam hatipler dört dörtlük bir konumda olmasa da. İmam hatiplerin orta kısmının bile kapatıldığı döneme göre, çok daha iyi durumdadırlar.) gelişmelerden memnun olduğu halde..

Dindar nesil yetişmesini istemeyen solaklar ise, gelişmelerden rahatsız olduğu halde..

Nasıl oluyor da..

“Namaz kılanlar azalıyor. Oruç tutanlar azalıyor?”

Bir akıl sahibinin, bu sonucu izah etmesi gerekmez mi?

Şunu da izah etmeliler:

“İmam hatipler açıldıkça, namaz kılanlar azalıyorsa, namaza karşıt söylem geliştiren solaklar, İHL’lere niye karşı çıkıyorlar? Bıraksınlar, her yer imam hatip olsun. Nasıl olsa.. İmam hatip çoğaldıkça, namaz kılanlar azalıyormuş! İmam hatiplerin artamsından, niye rahatsız oluyorlar?”

Tabii, yapılmak istenilen şu:

Bir yandan imam hatiplerin çoğalmamasını istiyorlar..

Bunda başarılı olamıyorlar.

Hem halk imam hatiplerin artmasını istiyor.

Hem de..

AK Parti iktidarı, bu talebi yerine getiriyor..

O zaman ne yapılmalı?

İmam hatiplere kara çalmalı..

Suçlama yapılmalı..

İmam hatipler için, “Deist oldular” denilmeli..

Anket yapıyormuş gibi görünüp, “Namaz kılan sayısı azaldı” deyip..

“İmam hatipliler artmasına rağmen, namaz kılan sayısı azaldı” denilmeli..

İyi de bey abiler..

Bu millet manyak mı?

Bir yandan mahallesine imam hatip istiyor.. Çocuğunu imam hatipe yolluyor..

Sonra da..

Namaz kılmıyor. Oruç tutmuyor!

Bu neyin kafası..

Hani anladık..

İçip içip, anket yapıyorsunuz.

Meyhanelerde dolaşırken, çalışmış gibi yapıyorsunuz ama..

Bu kadarı da, biraz fazla manyakça olmuyor mu?

“Sen dedin.. Ben dedim”e fazla girmek istemem ama..

İnsanda biraz akıl olur..

Düne kadar.. Sadece Milli Görüş çizgisindeki insanların 5 vakit namaz kıldığı bir Türkiye’den..

Bugün..

CHP’lilerin bile, CHP’den büyükşehirlere belediye başkanlığı adaylığı onaylananların bile..

Camide görüntü verdiği bir Türkiye ile karşı karşıya olduğumuz halde..

“Namaz kılanlar azalıyor” iddiası, biraz fazla komik olmuyor mu?

İstanbul Belediye Başkanı’nız, Eyüp Sultan Camii’nde Yasin okumadı mı?

Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayınız, ülkücü kadrodan seçilmedi mi?

Namazlı Abdüllatif Şener’i milletvekili seçtirmedi mi?

Mehmet Bekaroğlu’nu milletvekili yapmadı mı?

CHP bile, halkın kendisine oy vermesi için, namazlı insanlardan medet umarken..

KONDA’ya ne oluyor da..

“Bana sonda takın” dercesine..

“Namaz kılanlar azalıyor” diyor?

Evet; “Namaz kılmak, tek başına kurtuluş için yeterli değildir..”

Eyvallah.

Ama lütfen..

Bir yandan “Okullarda bile mescit açıldı. Bu ne?” diye tepinirken..

Bir yandan da, “Namaz kılanlar azalıyor” algısı oluşturmayın..

Aklımızla alay etmeyin..

Lütfen..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
354 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...