logo

Modern dünya yalan fitne ve savaş


Rasim Özdenören
riozdenoren@gmail.com

Bir yerde fitne ve fesat varsa onun kökeninde yalanı aramalı…

Savaşlar da en dibinde, kökeninde bir fitne ve fesat ürünüdür…

Öyleyse fitne nedir?

Fitne, sözlükte tecavüz, alavere, hengâme, keşmekeş, teşevvüş kelimelerinin her birine karşılık gelse de, kavram bu kelimelerin toplam anlamına denk düşüyor.

Keza fesat kelimesi de bozguncu, fasit, arabozan, münafık, nifakçı, kışkırtıcı, hainlik, melanet, habislik, alçaklık, cibilliyetsizlik, şer kelimelerinin toplam anlamını içeren bir kavram…

Fitne ve fesat kelimelerinin ortak paydası ise yalan…

Taraflar arasında güven yitiminin kaynağı da yalandır…

Modern savaşların kökeni yalana dayanır… Bu savaşların başlaması için kökende reel nedenleri bulmak zordur. Yalan, gerçeğin üstünü öylesine örtmüştür ki, gerçek olan kara bulutların arkasında görünmez hale gelmiştir. Bahaneler gerçek olarak kabul görmüştür.

Sadece modern savaşlar değil, konvansiyonel savaşların kökeninde de fitne ve fesat faktörünü bulmak zor değil.

Hz. Osman ile Hz. Ali dönemleri boyunca sahabeler arasında geliştirilen fitne ve fesadın kaynağı Yahudi Abdullah ibni Sebe tarafından körüklenen koğuculuk olayıdır… Sahabeler bu fitnenin üstesinden hac döneminde birbiriyle karşılaşıp yüzleşerek gelmişlerdir…

Bazılarınca modern zamanların dönüm noktası Victor Hugo’nun “O bir savaş değildir, dünyanın yüzünün değişmesidir” diye nitelediği Waterloo savaşıdır… Stefan Zweig bu savaşı da anlattığı Yıldızın Parladığı Anlar kitabında, savaşın hemen sonrasında savaşın sonucunu bildirmek üzere rüzgâr hızıyla Londra’ya giden Rothshild’e de değinir. Londra’ya varan bu adam, henüz kimselerin duyup öğrenmediği bu haber sayesinde İngiliz borsasını altüst etmeyi başarıyor. Bu dâhice hareketiyle bir başka imparatorluk, bir başka hanedan kuruluyor: Rothshild’in Para İmparatorluğu… Ancak olay Zweig’ın değindiği gibi masumca değil. Rothshild bir an önce Londra’ya İngilizlerin yenildiği yalanını uçuruyor. Paniğe kapılan Londra borsasında senetlerin değeri nerdeyse sıfıra yaklaşıyor. Bu senetleri yok pahasına satın alan bu sahtekâr, günler sonra Londra’ya galibiyet haberi gelince coşan borsaya aynı senetleri yüksek fiyatla borsaya sürüyor…

Dostoyevski 1880 yılında yaptığı Puşkin Üzerine Konuşma’sında önümüzdeki yüzyılda dünyanın şimdiye kadar görmediği çapta bir savaş olacak, der. Ve ekler: bu savaşın sonunda herkes kaybedecek, bir Yahudiler kazanacak… Bu kehanet 1914-18 yılları arasında gerçekleşir. Savaşın tek kazananı gerçekten Yahudiler olur. Çünkü İttifakçıları da İtilafçıları da o desteklemiştir. Hangi taraf kazanırsa kazansın savaşın sonunda yapılacak antlaşmayı o dikte edecektir…

Türkiye’de vuku bulan son devalüasyon acaba masum bir iktisadi dalgalanma olayı mıdır yoksa siyasal bir girişimin sonucu mudur? İktisadi hayatın temel nirengileri sağlamca yerinde dururken, karayollarında tırlar kamyonlar yolcu otobüsleri yoğun bir trafik akışı sergilerken ilgilileri konu üzerinde bir daha düşünmeye davet etmek isterim… Bu olayın arka yüzünde de acaba bir fitne ve fesat parmağı mı bulunuyor?

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
1203 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...