logo

22 Eylül 2018

Milleti psikoza sokan karanlık eller


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Bakan Albayrak, üç yıllık orta vadeli ekonomik programı açıkladı. Dikkatinizi çeken en önemli kalem nedir diye sorsam…Herhalde ağız birliğiyle ‘israftan 76 milyar liralık tasarruf’ dersiniz.

‘Temizlik imandandır’ prensibiyle yaşayan bir millet için ‘necasetten taharet’ neyse, darboğazdan geçen bir ekonomi için de ‘israftan tasarruf’ odur. En elzem, en mühim, listenin en başına yazılacak tedbir…

Kamu harcamalarından yapılacak kesintilerle devlet diyete sokulacak.

Zevk düşkünlüğünden, heves ve iştahından, çoluk çocuğunun konforundan, boğazından keserek artırdığı birikimleri, kur ataklarıyla durduğu yerde eriyorsa…Devletin vatandaşına boynunun borcudur görkeminden tasarruf, savsaklanmayacağını duymak sevindirici.

Araç saltanatına son verilmese bile, en azından çekidüzen verilecek olması iyi haber…

Makam giderlerine sınır çekilmesi, temsil ve itibar savurganlığına bir had konması, aciliyet taşımayan yatırımların beklemeye alınması yerinde.

Halk, zaruri olmayan ihtiyaçlarını dahi askıya alırken devletin harcama disiplinine girmemesi vurdumduymazlık olurdu. Doyumsuzluk gibi görünecek alametlerden taviz verilmemesi rahatsız ederdi. Lüks ve şatafat açlığındanmış gibi daha çok göze batardı…

Hülasası, ‘israf’ ve ‘tasarruf’ sözcüklerini unutmamak, unutturmamak, daha sık telaffuz etmek, her fırsatta hatırlatmak gereken günlerden geçiyoruz. Bunları sorumlu, yetkili ağızlardan duymak bile kulağa hoş geliyor, rahatlama hissi veriyor.

Bu rahatlamanın geçici olmaması için nelerden tasarrufa gidildiği, devletin elindeki israf kirini nasıl yıkadığı belli aralıklarla kamuoyuna yansıtılmalı.

Hiçbir söz, pratiğin yerini tutmaz. Hiçbir vaat, hayata geçirilen kadar etkili ve tatminkar olmaz.

Havada kalmaması için tasarruf programını görünür hale getirmek, sözlerin nasıl tutulduğunu uygulamalı olarak göstermek şart.

***

Bir de Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün tespiti var. Ekonomideki sıkıntıların rasyonel değil psikolojik olduğunu söylüyor.

O zaman geçirdiğimiz bu psikolojik nöbeti gevşetecek ilave bir tedbir daha devreye alınmalı değil mi?

Olmayan bir şeyi varmış gibi gösteren, algı operasyonuyla halkı kriz psikozuna sokan profesyonel yalancılar var demek ki. Kim onlar? Kriz gerçek değilken hangi yöntemlerle sokağa kriz yanılsaması yaşatıyorlar? Asılsız spekülasyonlar yayıp dalgalandırdıkları kur farkından voleyi vurmak için mi yapıyorlar bunu?

Halkın gerçeklik algısını bozan bu karanlık elleri bulmak ve adaletin önüne çıkarmak, nöbeti atlatmada iyi bir başlangıç olabilir.

Devlet boş konuşmaz, fuzuli ve afaki laf etmez, böyle diyorsa vardır Adalet Bakanı’nın bir bildiği.

Bakın, Ulaştırma Bakanlığı, yeni havaalanı projesini geciktirmeye çalışarak halkın moralini bozanlardan söz etti. Yargı derhal gereğini yaptı, hak arama eylemine katılan işçilerden 24’ü kanunsuz gösteri gibi suçlamalarla tutuklandı.

Zamanında maaş alamadıkları yalan, tahtakuruları bahane, kötü koşullarda çalıştırılmıyorlar, halkı kandırıyorlar diyen bir yetkili yokken üstelik. Haklarını yemeyen ve şartların iyileştirileceğini müjdeleyen beyanatlara rağmen hem de…

İşeveren temsilciliğine soyunan kimi gayretkeş meslektaşlara takılmayın siz. Taleplerinin haksız, asılsız ve aldatmaya dönük olduğunu söyleyen işveren duyulmadı. Aralarına dışarıdan karışmış, ilgisi kurulamayan bir provokatör de yakalanmadı. Yine de müsamaha görmediler…

Oysa kriz şayiaları çıkararak göz boyamak, millet için çok daha moral bozucu değil mi?

Milletin moralini düzeltmek için yalan fabrikatörlerine değil göz yummak, göz dahi açtırmama, sıfır toleransla üstüne gitme zamanı.

Dalaverecilerin kriz numaralarını çürütmeden yenemezsiniz. Onları alt edecek en tesirli yol ise inandırıcılık silahını ellerinden almaktır.

Profesyonel yalanlarla mücadele ancak böyle kazanılabilir, saldırıları yargı huzurunda boşa çıkararak cezasını kesmeden başaramazsınız.

(KARAR)

Etiketler:
Share
423 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...