logo

30 Eylül 2018

Medeniyetimizin billurlaşmış hafızası şairlerdir


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Şiir bir medeniyetin, toplumun billurlaşmış hafızasıdır. Eğer medeniyetin kültürel alandaki gücünün hülasası niteliğini taşıyan şiir tükenmeye başlamışsa, o medeniyetin buharlaşması kaçınılmaz demektir. Ve medeniyetlerin terennüm gücü olan şiir tükenmeye başladıkça, doğal olarak dildeki hakimiyeti de kaybolacaktır.

Unutmayalım, Osmanlı medeniyetinin duvarlarında yankılanan en güçlü ses, şairlerin sesidir. Çünkü şairler kamusun derinliklerinden çıkardıkları kelimelerle kurdukları şiirlerle bir gönül medeniyetinin duvarlarını yükselttiler. Her bir beyti kuyumcu titizliği ile işleyen divan şairlerimiz medeniyetimizin ses mimarlarıdır.

***

Tecridin zirvesindeki Fuzuli’den şiirdeki “ab-ı hayat”ı yudumlayan Baki’ye, yerlileşmenin ve ‘hoş eda’nın büyük şairi Nedim’den Osmanlı medeniyetinin ‘son güzel şarkısı’ Şeyh Galib’e kadar pek çok şairimiz farklı ses aralıklarıyla büyük bir şiir sarayının duvarlarını yükselttiler.

İşte Fuzuli’nin peygambere bir na’t niteliği taşıyan ‘Su kasidesi’, aynı zamanda divan şiirinin zirve şiirlerinden birisidir. ‘Su Kasidesi’ni okurken, na’tı şiirin ufku olarak tanımlayan Sezai Karakoç’un şu ifadelerini daha dikkatle okumakta yarar var: “İnsanın ufku mümindir. Müminin ufku Peygamber. Peygamberin ufku da, mutlak gerçeklerin habercisi, her peygamberi şahsiyetinin katlarında bir yaprak gibi bulunduran Son Peygamber… Peygamber nasıl insanın ufkuysa, Na’t da şiirin ufkudur.”

Fuzuli, Tanpınar’ın ifadesiyle, elleri her lahza duadadır. Aşk veya sevgili bile ona bir çeşit uluhiyet gibi görünür. Tanpınar “Fuzuli ve Baki” makalesinde Fuzuli’nin şiiriyle ilgili şöyle bir tespitte bulunuyor: “Fuzuli şiiri sadece kalbe ait bir macera telakki eder ve ıstırabı şair için yaşanacak tek iklim gibi görür. (Bunu Farsça Divanı’nın mukaddimesinde söyler, fakat aynı mukaddimede tabiatının daha ziyade kaside ve muamma yazmağa müsait olduğundan da bahseder.) Onda her şey kendiliğinden ‘ben’in etrafında toplanır ve oradan hareket ederek dünyasını yakalar. Dil Fuzuli’de her şeyden evvel bir yaratma işinin başlangıcı olan teessürinin vasıtasıdır.”

Fuzuli’nin şiirinde öylesine güçlü bir anlam ve ses örgüsü vardır ki, şiirin genel yapısını bozmaksızın bir kelimenin yerini bile değiştirmek mümkün değildir. Prof. Dr. Tunca Kortantamer ‘Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi’ndeki bir makalesinde bu konuda şöyle bir tespitte bulunuyor: “Fuzûlî’nin dili tamamıyla, bütün klasik Türk şiirinin ortak zemini olan Türkçe konuşma dilinin temel kalıplarına, halk diline, şehir diline ve Türkçe’nin binlerce yıllık birikimine dayanır…”

***

Fuzuli’nin ‘Su Kasidesi’nden şu mısraları biraz olsun okumayı denersek, eminim zihin dünyamız daha da zenginleşecektir.

/1-Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su

Kim bu denli tutuşan odlara kılmaz çare su

2-Ab-gundur günbed-i devvar rengi bilmezem

Ya muhit olmuş gözümden günbed-i devvare su

3-Zevk-i tığından acep yok olsa gönlüm çak çak

Kim mürur ile bırağur rahneler divare su

4-Vehm ile söyler dil-i mecruh peykanın sözün

İhtiyat ilen içer her kimde olsa yâre su

5-Suya versin bağban gülzarı zahmet çekmesin

Bir gül açılmaz yüzün tek verse min gülzara su/

1- Ey göz! Gönlümdeki ateşlere gözyaşından boşuna su saçma. Çünkü bu denli tutuşan ateşlere su çare olmaz.

2- Dönen kubbe (gözkyüzü), su renginde midir yoksa gözyaşlarım mı gökyüzünü kaplamıştır, bilmiyorum.

3- Kılıcı kaldıran bakışlarının zevkiyle gönlüm parça parça olsa da bunda şaşılacak bir şey yoktur. Nitekim su duvardan (sürekli) akarak yarıklar, gedikler bırakır.

4- Yaralı gönül (yahut dil) senin okun ucundaki sivri demiri andıran kirpiklerinin adını ağzına korka korka alır, yaralı olan kişinin suyu dikkatle içtiği gibi.

5- Bahçıvan zahmet çekmesin de gül bahçesini suya boğsun. Çünkü bin gül bahçesini de sulasa senin yüzün gibi bir gül açılmaz. (Prof. Yekta Saraç- Divan şiirinden seçmeler)

(KARAR)

Etiketler:
Share
329 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...