logo

01 Ekim 2018

McKinsey’le çalışmak yerli ve milli olmaya mani mi?


Mehmet Ocaktan
m.ocaktan@gmail.com

Son beş yılda Türkiye’de ‘yerli’ ve ‘milli’ olmak söylemlerinin ne kadar revaçta olduğunu, Avrupa Birliği ve demokratik değerlere karşı bu söylemler üzerinden nasıl bir itibarsızlaştırma kampanyasının yürütüldüğünü hepimiz biliyoruz. Ne zaman “Avrupa, Türkiye için hem demokratik değerler, hem de ekonominin rotası açısından önemlidir” şeklinde bir değerlendirmede bulunsanız, anında müstemlekecilikle ve Avrupa’nın adamı olmakla suçlanırsınız.

Bu tür suçlamalar, sadece bir takım bireysel tepkilerden ibaret olsa çok fazla dikkate almayabilirsiniz. Ancak itibarsızlaştırmalar siyaset diline yansır, demokratik değerleri taşlamak, yerli ve milli olmanın kriteri haline dönüşürse orada daha derin bir sorun var demektir.

Maalesef toplumda son dönemde yükselen AB karşıtı söylemler, Türkiye’nin demokratik ve ekonomik görünürlüğünü negatif yönde etkilemiş bulunuyor. Siyasetten medyaya kadar değişik mecralarda, mesela Almanya’ya ‘Nazi’ hatırlatması dahil pek çok Avrupa ülkesine yüksek perdeden saydırmak bir prestij meselesi haline gelmiş bulunuyor. Elbette Avrupa demokrasilerini eleştirebiliriz, sonuçta onlar da sütten çıkmış ak kaşık değiller. Ayrıca eleştiri, demokrasi kültürünün bir gereğidir. Ama yıkıcı söylemler bir eleştiri değildir…

Aslında meseleye gerek tarihsel perspektiften, gerekse ekonomik gerçeklik penceresinden baktığımızda, Osmanlı’dan bu yana Türkiye’nin rotasının Batı istikametinde olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Kuşkusuz Batı ile yüzyıllar içinde büyük kavgalarımız, siyasi mücadelelerimiz olmuş ama bu durum istikametimizi asla değiştirmemiştir. Zira gerek ‘güvenlik’ ekseni bağlamında, gerekse ekonomik çıkarlarımız Batı hinterlandında kalmamızı gerektirmiştir.

Çok uzağa gitmeye gerek yok, AK Parti iktidarının 2003’ten 2013 yılına kadar hayata geçirdiği demokratik ve ekonomik reformlar AB perspektifiyle gerçekleşmiştir. Unutmayalım, köprüler, hava yolları gibi önemli yatırımlarımızı Hans’ın ve George’nin tasarruflarıyla gerçekleştirdik. Herhalde bizi çekemeselerdi, yatırımlarımız için kredi de vermezlerdi. Sonuçta kredi verdiler, onlar da kazandı biz de kazandık. Kazan kazan yani…

Türkiye şu günlerde bir taraftan başta Almanya olmak üzere Avrupa ile yeni başlangıçlar yapmaya çalışıyor, bir taraftan da Amerikalı McKinsey şirketi ile Türk ekonomisini denetlemesi için anlaşma yapıyor.

Biliyorum ki, bu durum karşısında kendisini yerli ve milli işine fazla kaptıran bazı çevreler, “Bir dakika, dün meydanlarda Nazi diye haykırdıklarımızla, Haçlı ittifakı ile şimdi birlikte mi hareket edeceğiz” benzeri hezeyanlarda bulunacaklardır.

Kim ne derse desin, ekonominin ve diplomasinin gerçeklikleri maalesef hamasi duygularla yürümüyor. Ayrıca Türkiye ekonomisi her zaman Avrupa sermaye sisteminin bir parçası olmuştur. Şu anda ekonomimizin görüntüsü en net haliyle ortada, dolayısıyla gelir- gider dengesi açısından şiddetle Avrupa sermayesine ve kredisine ihtiyacımız var. Çünkü yollarımızı, köprülerimizi, hava alanlarımızı Avrupa’dan aldığımız borçlarla yapıyoruz.

Ve herkesin malumu olduğu üzere, Türkiye şu günlerde gerek borç bulmada, gerekse yabancı sermaye girişinde sıkıntılar yaşıyor. İşte Türkiye’yi yönetenler de bu gerçeği görüyor ve Amerikalı McKinsey’le anlaşarak Batı sermayesine daha düzgün bir Türkiye fotoğrafı sunmaya çalışıyor. Dolayısıyla alınganlık yapmaya ve hamaset edebiyatına hiç ihtiyaç yok. Avrupa ve Amerika ile ne kadar kavga edersek edelim, ekonominin kuralları neyi gerektiriyorsa onu yapmak durumundayız. Bu arada son dönemde fazla Rusya sevdasına kapılanlara küçük bir hatırlatma, boşuna umutlanmayın Rusya kredi verebilecek bir durumda değil, çünkü o da krediye muhtaç durumda…

Ancak bir gerçeği belirtmekte de yarar var, Amerikalı denetim firmasının ortaya çıkaracağı ekonomi fotoğrafı, Batı sermayesinin gelişi açısından tek başına yeterli olmayabilir. Eğer bu hamle, demokratik reformlarla desteklenebilirse daha pozitif sonuçlar üretecektir.

Etiketler:
Share
579 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...