logo

Mavi gökyüzünü ona dar etmişler


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

Dünyanızda 12 yaşında bir çocuğun yaşayabileceği 1 metrekare yer bırakmadınız ya, yıkılsın ulan sizin o dünyanız. Alın yaşayın ulan her yerinde. Belki o çocuğun yediği iki lokma yemek engeldir sizin olmaz olası rızkınıza. Doldurun olmaz olası göbeklerinizi o çocuğa çok gördüğünüz lokmalarla.

Dünyanızda 12 yaşında bir çocuğun yaşayabileceği 1 metrekare yer bırakmadınız ya, yıkılsın ulan sizin o dünyanız. O çocuğun kendini asmak için yanında götürdüğü ip dolansın boynunuza.

Çocuklarınızın yanında gece gündüz hiç durmadan “mülteciler, Suriyeliler, Araplar, göçmenler” diye söze girişen zehirli dilleriniz öldürdü Vail’i. 12 yaşındaydı. Kendini astı. Birazcık insanlığınız kaldıysa, kaldıysa biraz vicdanınız yaşayamazsınız bu acıyla. Yaşamamalısınız. Zihinlerini iğdiş edip 12 yaşında bir kuzuya düşman ettiğiniz çocuklarınızı geride bırakıp, Vail’in kendini astığı iple asın kendinizi birazcık onurunuz, şerefiniz, haysiyetiniz varsa. Ve merak etmeyin. Biz sizin çocuklarınıza öğretiriz aynı göğün altında dileyen herkesin nefes alıp verme hakkı olduğunu.

Alınmıyor musun üstüne? Vail’i hayata senin dikenli dilin, zehirli zihnin küstürdü. Senin insanlığa düşman olarak yetiştirdiğin çocukların mavi gökyüzünü dar ettiler Vail’e. “Sineklerin Tanrısı” oldu çocuklarınız. Sadece Vail’i değil, çocuklarınızı da öldürdünüz. Henüz farkında değilsiniz sadece.

12 yaşında… Sadece 12 yaşında bir çocuk yer bulamadı dünyanızda. Öğretmeniyle, öğrencesiyle, velisiyle, vekiliyle, siyasetçisiyle üzerine üzerine geldiniz yavrucağın. O da gitti, önce mezarlarınıza tükürüp ardından mezarlarınızın kapısında kendini astı. Kendini astı ulan. Sizin olmaz olası insan düşmanlığınız yüzünden 12 yaşında bir çocuk, 12 yaşında bir Suriyeli, 12 yaşında bir insan kendini astı.

Vail’i sen öldürdün. Arapça tabelaya tahammül edemeyen, çocuklarının bir mülteci ile aynı sınıfta okumasına tahammül edemeyen, kendisine benzemeyen kimseye tahammül edemeyen sen, o çocuğun kendisini astığı ipi ilmek ilmek ördün ellerinle.

Sevin ulan şimdi. Sevin ulan köpek. Türkiye’den bir mülteci eksildi işte. Sevinsene. Çok zengin olursun bir mülteci çocuk eksilince ülkenden. Sevinsene. Sana daha çok yaşayacak yer kalır. Sevinsene. Sana girecek daha çok deniz, yürüyecek daha çok orman, gezecek daha çok AVM kalır. Sevinsene. Sevinsene lan köpek. “Bir mülteci çocuk kendini astı, çok mutluyum” diye tweet atsana. “Bir mülteci çocuğu öldürdüm” diye facebookuna yazsana.

Bilmiyorsan söyleyeyim. “Sineklerin Tanrısı” olacak senin yetiştirdiğin çocuklar. Bilmiyorsan söyleyeyim. Senin yetiştirdiğin çocuklar, Vail’i öldürdükleri gibi önünde sonunda seni de öldürecekler. O gün geldiğinde sadece ben imdadına yetişmeye, seni kurtarmaya çalışacağım.

O gün gelene kadar, favori faşistlerinden birini seçip favla, RT et. O gün gelene kadar, 12 yaşında çocuklara mavi gökyüzünü dar etmeye devam et. O gün gelene kadar kal ulan mezbelende. Çürü. Hayvanlaş hatta. Gidip, bu dünyada bulduğu tek yeri, o bir metrekare mezarını da talan et Vail’in. Sonra da şununla övün: “Ülkemi mülteci istilasından korudum.”

Vail’in kendisine yaşayabileceği 1 metrekare yer bulamadığı ülkeye “ülke” diyebiliyorsan o da senin kendi öküzlüğün ulan. Kendi köpekliğin.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
361 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...