logo

17 Kasım 2018

Liberman’ın ve Abbas’ın tavrını okumak


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

Bundan önceki yazıda sözünü ettiğim ve El-Cezire’de yayınlanan haberlerde konuşturulan İsrail ordu sözcüsü; “İsrail güçlüdür. Hamas, İslâmî Cihad gibi terör örgütlerini nazarı itibara alacak değildir” diyordu. İşgal rejiminin Savunma Bakanı olarak nitelendirilen gerçekte Saldırı Bakanı olarak nitelendirilmesi gereken dolayısıyla söz konusu ordu sözcüsünün de üstünde bir mevkiye sahip olan Avigdor Liberman ise tam tersini söyleyerek istifa etme yoluna gitti. Liberman istifa ederken işgal rejiminin ateşkesi kabul ederek Filistin direnişi önünde yenilgiyi kabul ettiğini dile getirdi.

Liberman aslında işgal rejiminin, Filistin direnişinin kararlı duruşu ve onurlu mücadelesi karşısında ateşkese mecbur kaldığını, Netanyahu’nun saldırganlık konusunda kendisinden farklı olmadığını ama olayların devam etmesinin İsrail’i ciddi şekilde sarsacağını gördüğü için ateşkesi kabul etmek zorunda kaldığını, başka bir seçeneğinin olmadığını kendisi de biliyor. Ama önümüzdeki seçimlere hazırlık yapmak amacıyla bu yenilginin sorumluluğunu Netanyahu’ya yüklemek istiyor ve kendisinin bu ateşkesi onaylamadığını ortaya koyarak kenara çekiliyor. Aynı tavrı 2014 Savaşı’nda da sergilemişti. O zamanki amacı da siyasiydi.

Liberman’ın sergilediği tutum Beyrut kasabı olarak tanınan Ariel Şaron’un tutumuna çok benziyor. 2005 öncesinde Gazze tamamen siyonist işgal rejiminin işgali altındaydı ama o zaman da işgale karşı burada mücadele veriliyordu. Ariel Şaron o dönemde muhalefette olduğu zaman iktidarı elde ettiğinde Gazze’nin işini bitireceğini iddia ederek oy kazanmaya çalışıyordu. Ama iktidara gelmesinden sonra Gazze’den tamamen çekilmek, orada yahudi yerleşimciler için inşa edilmiş lüks villaları kendi elleriyle yıkmak zorunda kaldı. Liberman da şimdilik oy potansiyelini artırmak amacıyla işgal rejiminin zorunlu olarak kabul ettiği bir ateşkesi güya reddediyor ve bakanlıktan istifa ediyor. Ama diğer yandan kendisinin Netanyahu’nun makamında olması durumunda yapabileceği başka bir şey olmayacağını da çok iyi biliyor.

Gazze’de son yaşanan olaylar siyonist işgal karşısında Filistin direnişinin hazırlıklı olmasının büyük bir önem arz ettiğini bir kez daha ispat etmiştir. Fakat Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas, Filistin iç uzlaşması konusunda sürekli Gazze’deki direniş gruplarının silahlarını teslim etmesini şart koşuyor. İşgal rejiminin, Büyük Dönüş Yürüyüşü eylemlerinin sonlandırılması konusunda Filistin direnişiyle anlaşmaya yanaştığı zaman da engelleyen Mahmud Abbas oldu. Abbas, işgal rejiminin anlaşma yapmaması için kendisinin iç uzlaşmanın sağlanması konusunda Gazze’deki grupları silahlarını teslim etmeye zorlayacağı ve bunu başarabileceği konusunda işgal rejimini ikna etti.

Geçtiğimiz Çarşamba akşamı, Filistin’in sosyal medyasında Mahmud Abbas’ın El-Halil’deki güvenlik teşkilatının başında yer alan Albay Ahmed Ebu’r-Rab’ın siyonist işgal güçlerine ait bir jeepin tekerleğini değiştirirken çekilmiş fotoğrafları yayınlandı. Fotoğraflarda albay rütbesindeki Ahmed Ebu’r-Rab lastikleri değişirken işgal rejiminin erleri yanında adeta onunla dalga geçer gibi ayakta poz veriyorlardı. Bu manzara Abbas yönetiminin işgal rejimi karşısında düştüğü sefaleti gösteriyordu. Bu, direnişi terk edip işgalcilerle güvenlik işbirliği anlaşması yapmanın doğurduğu bir sonuçtu.

Gazze’deki direniş grupları ise silahlarını teslim etmeme ve işgale karşı her zaman hazırlıklı olma konusunda kararlıdırlar. Abbas yönetiminin Gazze’ye bugün hâlâ yaptırımlar uygulamasının ve iç uzlaşmaya yanaşmak istememesinin tek sebebi de budur. Başka hiçbir sebep kalmamıştır. Diğer konuların hepsinde bir uzlaşma sağlanmıştır.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
331 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...