logo

06 Ekim 2019

‘Kuvvetler birliği istibdattır’


Taha Akyol
t.akyol@gmail.com

Yukarıdaki başlık, Milli Mücadele kahramanlarından Mersin milletvekili Miralay Selahattin Bey’e aittir, Birinci Meclis’te söylemiştir.

Bugün Selahattin (Köseoğlu) Bey’in vefatının 70. yıldönümüdür, rahmet ve saygıyla anıyorum.

19-10/05/foto.png

1880 yılında İstanbul’da doğdu. Harbiye mezunudur. Balkan Savaşı’nda kolu sakatlandığı için “Çolak Selahattin” olarak ünlendi.

1919 yılında Sivas’taki Üçüncü Kolordu Kumandanı’dır.

Damat Ferit’in Mustafa Kemal ve Rauf Bey’i öldürtmek için tertiplediği Ali Galip olayının önlenmesinde, Sivas Kongresi’nin güven içinde yapılmasında Kazım Karabekir’le birlikte büyük rolü oldu.

Ankara’da Meclis açıldığında, Mustafa Kemal Paşa’nın aday göstermesiyle, Mersin Mebusu olarak Meclis’e girdi, Meclis’te sürekli kuvvetler ayrılığı fikrini savundu.

1921’DE KUVVETLER AYRILIĞI

Kuvvetler ayrılığı fikri Meşrutiyet döneminde zihinlere yerleşmişti. Enver Paşa diktatörlüğünü gördükten sonra bunun değeri daha bir anlaşılmıştı. Fakat Milli Mücadele’nin fevkalade ağır şartları “kuvvetler birliği”ni gerektiriyordu.

O zaman Meclis hem yasama hem yürütme ve yargı erklerine sahipti. Meclis Reisi Mustafa Kemal Paşa’dır.

Selahattin Bey, verdiği bir kanun teklifinde yürütme erkine sahip, ayrı bir bakanlar kurulu kurulmasını önermişti.

Mustafa Kemal bu aşamada buna karşıdır.

24 Kasım 1921 Perşembe günü, kürsüde Mersin Mebusu Selahattin Bey, bu kanun teklifini kuvvetler ayrılığı ilkesiyle savunuyor:

“Kuvvetler birliğinin en büyük ruhu mutlakıyetle istibdattır. Kuvvetler birliğinin bugünkü misali mutlakıyet ve istibdattır. Ne isterse baştaki âmir onu yaptırır… Kuvvetler birliğinin sonu istibdattır. Kuvvetler ayrılığı ise Meşrutiyet’tir…”

Selahattin Bey tabii ki o günün terminolojisiyle konuşuyordu. Cumhuriyet’in gündemde olmadığı o dönemde, kuvvetler ayrılığının uygulama örneği olarak Meşrutiyet zikredilmektedir.

ERKLER AYRI AYRI

Selahattin Bey uzun konuşmasının devamında bugünkü kavramlarla şöyle diyor:

“Bir devleti teşkil eden anayasal kuvvetler, yani yürütme, yasama ve yargı ayrı ayrı yürür, tekâmül eder. Ayrı ayrı çalışır ve bir noktadan kuvvetini alırlar. Bugün bizde bittabi bu birlik noktası yine Meclistedir…”

Meselenin siyasi tarafı, yani o zamanki şartlara uygun olup olmadığı meselesi tarihte kalmıştır; Cumhuriyet tarihi kuvvetler birliği yani erklerin tek yerde toplanması yönünde gelişmiştir.

Bugün önemli olan; hala oturtamadığımız bu en önemli anayasal problemin tarihi köklerini görebilmektir.

Bayar ve Menderes muhalefetteyken birkaç defa “kuvvetler ayrılığı”nı savundular, ama iktidara yerleşince kuvvetler birliği yanlısı ve uygulayıcısı oldular. Onlar da aynı kültürle yetişmişlerdi.

Meşrutiyet’in ve Birinci Meclis’te Selahattin Bey gibi isimlerin savunduğu kuvvetler ayrılığı fikri unutulmasıydı, hele de 1950’den sonra gelişseydi muhtemelen bugünkü sistem sorunlarını yaşamayacaktık.

‘HÜRRİYET-İ ŞAHSİYE’

O zamanki Meclis’teki muhalif ‘İkinci Grup’un önde gelen isimlerinden Selahattin Bey 1923 seçimlerinden itibaren milletvekili değildir, Kasım 1924’te Karabekir liderliğinde kurulan Terakkiperver Fırka’ya katıldı. İzmir Suikasti davasında yargılandı, beraat etti.

Yazar Orhan Kemal’in babası muhalif Abdülkadir Kemali Bey’in Nisan 1921’de Meclis’e verdiği “Hürriyet-i Şahsiye” (kişisel özgürlük) ya da “Masuniyet-i Şahsiye” (kişisel dokunulmazlık) kanununu savunan önde gelen isimlerden biri Selahattin Bey’di.

Bu kanun, hala çözemediğimiz “haksız tutuklama”ya karşı kesin tedbirler getiriyordu, yasalaşacak fakat çok kısa ömürlü olacaktı.

Sehahattin Bey’in zaferden sonra 1923’te Tan gazetesindeki üç yazısının temel konusu yine “hürriyet-i şahsiye”dir.

1946’da “Mesuliyet” dergisindeki yazı dizisinde Birinci Meclis’teki muhalefeti anlatırken. “Öncelikle vatandaşlık hukuku”nu vurguladı.

Merhum Selahattin Bey, çok şükür ki, anılarını da yazdı, tarihçi Ahmet Demirel tarafından, açıklayıcı bölümler ve belgelerle, tam metin olarak yayınlandı. “İkinci Grup’un Kurucularından Selahattin Köseoğlu’nun Milli Mücadele Hatıraları.” (İletişim Yayınları)

(KARAR)

Etiketler:
Share
357 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...