logo

20 Kasım 2019

Köklere doğru


Taha Kılınç
t.kilinc@gmail.com

“Araplara ve Müslümanlara yönelik düşmanca söylemleriyle bilinen İspanyol Vox Partisi’nin lideri Santiago Abascal’ın, 13’üncü yüzyılda İspanya’da yaşayan Arap bir liderin soyundan geldiği ortaya çıktı. El Espanol gazetesinin yayımladığı habere göre, konuyla ilgili ayrıntılı bir araştırma yapan tarihçi Filomeno Rubia, 1234’te Cuenca’da Hıristiyanlarla yapılan savaşta öldürülen Arap komutan Ebu Haskal’ın, Abascal’ın büyük dedesi olduğunu kaydetti. Ebu Haskal’ın ölümünden sonra oğullarından birinin Hıristiyanlığı seçtiğini, ancak İslâm inancını gizlice koruduğunu belirten Rubia, diğer oğlunun da İspanyollar tarafından öldürülmemek için Fas’a kaçtığını vurguladı.”

BBC Arapça’nın tekrar gündeme getirmesiyle Arap basınının da manşetlerine çıkan 2018 tarihli bu haber önüme düştüğünde, enteresan bir tesadüf eseri, Endülüs’teydim. Kurtuba Camii’ni ziyaret edip Gırnata’ya (Granada) geçmiş, eski Müslüman mahallesi Albayzin sırtlarındaki Gırnata Camii’nden Elhamra Sarayı’nı temaşa edip tarihin derinliklerini teneffüs ve tefekküre dalmıştık. Ara sokaklarında hâlâ İslâm’dan silinmez izlerin bulunduğu Gırnata, Müslümanların Endülüs serüvenine, ihtişamlı başlangıçlara ve hazin bitişlere dair çok şeyler söylüyordu bize. Santiago Abascal’ın -belki bir iddia düzeyinde bile olsa da- hikâyesine benzer sayısız dönüşüm ve karışımlar eşliğinde…

2014’ten bu yana aşırı sağcı Vox’un liderliğini yapan Santiago Abascal, 10 Kasım’da düzenlenen seçimlerde partisini üçüncü sıraya yükseltmeyi başardı. Vox, 350 üyeli parlamentoda 52 sandalyeyle temsil edilirken, oy oranı da yüzde 10’dan 15’e tırmandı. Ana siyasî hedef olarak “İspanya’yı yabancıların ve Müslümanların istilasından temizleme” temasını benimseyen Abascal, seçim kampanyasını İspanya’nın kuzeybatısındaki Covadonga kasabasından başlatmıştı. Abascal’ın iddiasına göre, burası, 711’de İber Yarımadası’nı “işgale” başlayan Müslümanlara karşı 722’de ilk zaferin kazanıldığı yerdi. Oysa tarih kaynakları, böyle bir savaştan hiç söz etmiyor. Endülüs ve Mağrib konusunda Avrupa’nın sayılı uzmanlarından biri olan Francis Ghilès, “Covadonga Zaferi”nin Kral Alfonso (848-910) tarafından uydurulduğunu ve sonraki dönemlerde gerçekmiş gibi kayıtlara geçirildiğini söylüyor.

İspanya’dan Müslümanların tamamen sökülüp atılmasını savunan Santiago Abascal, ülkesinin Mağrib’deki topraklarının ise yılmaz bir savunucusu. Hatta bu konuda, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun oğlu Yair’le sert bir polemiğe bile girdi. Geçtiğimiz mayıs ayında bir tweet atan Yair Netanyahu, İspanya’nın Fas kıyılarındaki kontrol alanlarını (Ceuta, Al Hoceima, Melilla vb.) gösteren bir haritayı paylaşarak, şu notu düşmüştü: “Sevgili Araplar ve Müslümanlar. İşgal edilmiş Arap Müslüman topraklarını özgürleştirmek mi istiyorsunuz? Buyurun size iyi bir başlangıç noktası”. Abascal, tweeti cevaplamakta gecikmemiş, Yair Netanyahu’ya şunları yazmıştı: “Topraklarımıza Müslüman akınını cesaretlendirmeden önce, tarihimizi biraz olsun öğrenmek zorundasın. İspanya, Müslümanlar tarafından istila edildi ve sekiz asır süren bir mücadeleyle tekrar geri alınabildi. Cahil ve boş adamın tekisin. Ve kendi davana da ciddi zarar veriyorsun”.

Resmî rakamlara göre: Toplam nüfusu 46 milyonu aşan İspanya’da 1,8 milyona yakın Müslüman yaşıyor, ki bu da yaklaşık yüzde 4’lük bir orana tekabül ediyor. Müslüman nüfusun yüzde 60’ını ülkeye dışarıdan gelen ve İspanyol vatandaşlığı bulunmayan mülteciler oluşturuyor. Faslılar, 750 bini geçen nüfuslarıyla, ülkedeki en kalabalık Müslüman yabancı grubu temsil ediyor. Sonradan İspanyol vatandaşlığına geçen yabancı kökenli Müslümanların dışında, Hıristiyan-Katolik kökenli olup da İslâm’ı seçen İspanyol sayısının 25 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Anketlere göre İspanyolların yüzde 46’sı ülkedeki Müslüman varlığına karşı olumsuz tavra sahip.

Tarihte İspanya topraklarının İslâm fetihlerine açılmasında kritik bir rol oynayan Mağribli Müslümanlar, bugün de Endülüs’ün baskın rengi durumunda. Malaga, Sevilla, Cordoba, Granada… Nereye giderseniz gidin, sürekli Mağribli Müslümanlarla karşılaşıyorsunuz. Marketleri, dükkânları, camileri, restoranları ve kültürlerini açık eden diğer bütün unsurlarıyla. Bu manzaranın, Santiago Abascal gibi aşırı sağcı siyasetçilere malzeme verdiğinde kuşku yok. Ancak Mağrib ve Endülüs’ün kaderi öylesine iç içe geçmiş halde ki, “Müslüman akını”nı durdurmak da mümkün görünmüyor. Bundan sonra neler olacağı, gidenlerin orada neler yaptığına ve yapacağına bağlı. Tarihin hiçbir şey için acelesi yoktur.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
496 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...