logo

27 Aralık 2018

Kahraman ırkıma yok izmihlâl!


D.Mehmet Doğan
m.dogan@gmail.com

İstiklâl Marşı metni bugünün Meclis’inde oylansa idi, nasıl bir sonuçla karşı karşıya kalınırdı? Metinde iki defa geçen “ırk” kelimesi yüzünden bazılarının şiddetli tepkilerine yol açacağı tahmin edilebilir.

Günümüzde ırk, kavim, millet kavramları farklı çağrışımlar uyandırır. Bu kelimelerin son yüzyılda yüklendiği anlamlar üzerinden yapılan bu tartışmaların sağlıklı sonuçlar vermesi beklenemez.

Irk kelimesinin kök dil Arapçada “damar” anlamına geldiğini hatırlamamız gerekiyor. Ahterî lügatinde “ağaç ve ot köklerine dahi ırk derler” deniliyor. Modern Arapçada “ırk” kelimesi bugün bizim kullandığımız mânada kullanılmıyor. Onlar “neseb, ensab, sülale” gibi kelimeleri tercih ediyorlar. Irkçılığın karşılığı da “unsuriyet”tir.

***

19. yüzyılın sonu ile 20.yüzyılın başındaki sözlüklerde kelimenin bugünkü anlamı dışındaki mânaları dikkat çekicidir. Redhouse’un Müntehabat-ı Lügat-i Osmaniye’sinde “damar, kan damarı, reg ve kök, asıl, bünyad” açıklamasını görürüz. Lehçe-i Osmani’deki açıklama, “Damar, reg, kan damarı, kök saçakları, taraka. Asıl, soy, meşreb” şeklindedir. Kamus-ı Türkî’de de benzer bir açıklama buluruz: “müfreze, kısım, bölük, şube, kabile şubesi”.

Mehmed Âkif İstiklâl Marşı’ndan önceki şiirlerinde olduğu gibi sonra yazdığı veya yayınladığı şiirlerde de bu kelimeyi kullanılmıştır. “Müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile” şiirinde “ırk”ın damar, soy anlamında kullanıldığını görüyoruz. Müslümanlık kavramı üzerinden konuşulduğu ve “ecdat” kelimesinin kullanıldığı dikkate alınırsa, kelimeye etnik bir anlam yüklenemez. 1915’te yazılan Berlin Hatıraları şiirinde yine aynı bağlamda bir anlamlandırma görülmektedir:

Âkif, Safahat’ın altıncı kitabı Âsım’da da ırk kelimesini kullanır. 1915-1916’ların köylerini anlatırken kullanılan ırk kelimesi Türk adı ile birleşecek şekilde kullanılmıştır. Yalnız, “Türk” kelimesinin o dönemde aynı zamanda “köylü” anlamıyla da kullanıldığını hatırdan çıkarmamalıyız.

Safahat’ın 1933’te Mısır’da yayınlanan yedinci kitabı Gölgeler’de yer alan Hâlâ mı boğuşmak şiiri sonundaki tarihe bakılırsa, İstiklâl Marşı’ndan önce yazılmıştır.

Bambaşka iken her birinin ırkı, lisânı,

Ahlâkı, telâkkîleri, iklîmi, cihânı,

Yekpâre kesilmiş tutulan gâye için de,

Vahdetten eser yok bir avuç halkın içinde!

Post üstüne hem kavgaların hepsi nihâyet;

Hâlâ mı boğuşmak? Bu ne gaflet, ne rezâlet!

Âkif’in bu şiirlerinde ırk kelimesinin soy anlamı ile birlikte asıl, topluluk, bölük, kısım, şube, meşreb anlamlarını çağrıştıracak şekilde kullanıldığını söyleyebiliriz. Berlin Hatıraları’nda “Asyalıdır, ırkı başkadır” ibaresine dikkat edilmelidir. Almanların ırk kavramına önem verdikleri bilinir ve daha sonra siyasete dönüşecek üstün ırk görüşleri hatırlanırsa, Alman anneye izafe edilen bu sözünün bir ırkı değil, birçok ırkı ihtiva eden bütün Asyalıları kapsar şekilde kullanıldığı görülecektir.

***

Mehmed Âkif’in İstiklâl Marşı’nı çok hassas bir dönemde ve özel şartlarda yazdığı unutulmamalı. Ankara’da teşkil edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi, tarihimizde azınlık unsurların (gayri Müslimlerin) temsil edilmediği bir Meclis’tir. Müslüman vekillerin ırkları, etnik farklılıkları bu Meclis’te hiçbir şekilde mesele teşkil etmemiştir. Meclis’te çok sayıda Balkanlardan gelen ve ırk olarak Türk olan veya olmayan vekillerle, Kafkaslardan gelen vekiller bir aradadır. Ayrıca Anadolu’nun muhtelif vilayetlerini temsil eden Türk ve Kürt meb’uslar da Meclis’te önemli bir yekûn tutmaktadır.

İstiklâl Marşı’nın ilk kıt’asını hatırlayalım:

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?

Burada geçen “kahraman ırk” ile son kıt’ada geçen “ırkıma yok izmihlâl” ibareleri üzerinde düşünmemiz gerekiyor:

Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!

İstiklâl Marşı’nın Meclis görüşmelerinde ve oylanmasında bu mısralar bugünkü manasıyla farklı ırklara mensup vekillerde herhangi bir rahatsızlığa yol açmamıştır. Etnik farklılıklara rağmen İstiklâl Marşı oylamasında bir muhalif oy dışında çoğunluk sağlanmıştır. Hatta sadece bu değil, Akif’inki ile birlikte 7 şiirin oylanması söz konusu olabilecekken, Türkiye’nin doğusundan batısından kuzeyinden güneyinden meb’usların önergeleri ile sadece Mehmed Âkif’in şiirinin oylanması kararlaştırılmıştır. Sadece Âkif’in şiirinin oylanmasını teklif edenler arasında ırk olarak “Türk” olmayanlar da vardı ve küçümsenmeyecek nisbette idi.

Bu durumda şiirde geçen “ırk” kelimesinin soyu aşan bir topluluk anlamı ile kavrandığını veya Müslüman olan bütün ırkları kapsayacak bir şekilde kullanıldığının düşünüldüğünü söyleyebiliriz.

Mehmed Âkif’in hiçbir zaman ırkı, kavmi öne sürmeyen büyük bir bütünlük için yazdığı düşünülürse, metnin dışındaki bu unsurun da şiirin anlaşılmasındaki rolü kavranabilir.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
462 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...