logo

İyi Parti, Saadet Partisi ve CHP’nin vatanseverleri ‘iç işgalci’ cepheden ayrılın!


İbrahim Karagül
i.karagul@gmail.com

Hiç bir siyasi öncelik, hiçbir siyasi hesap ya da kimlik Türkiye’nin üstünde olamaz. Hiçbir siyasi oluşum, milletimizin yüzlerce yıldır yürüdüğü yoldan daha öncelikli, daha kıymetli, daha saygın değildir.

Bu yüzden “Türkiye Ekseni” diye bir mücadelemiz var.

Dünyanın geçirdiği tehlikeli değişim ve güç kaymaları, Türkiye’nin yakaladığı yeni yükseliş ve kuruluş mücadelesi, bu “eksen” dışındaki kimlikleri etkisizleştiriyor.

“TÜRKİYE EKSENİ” İLE “ÇOKULUSLU EKSEN”ARASINDA TERCİH ZAMANI..

Bu, yeni bir durum, bütün siyasi söylemleri ve ezberleri değişime zorluyor. Çok daha önemli, çok daha vahim gerçekleri önümüze sürüyor. Hiçbir siyasi şov ya da siyasi körlük bu gerçeklerin üstünü örtemez, örtememeli.

“Masum söylemler” arasına kamufle edilmiş “dışarıdan” öncelikleri bir bir tespit edip tavır almak bir vatan burcudur.

Bugün siyaset de, siyasi oluşumlar da, bireysel duruşlar da “Türkiye Ekseni” ile “Çokuluslu Eksen” arasında bir tercihle karşı karşıya.

“İÇ İŞGALCİ CEPHE”İNŞA EDİYORLAR!

Gezi olaylarından bu yana, iki eksen arasındaki çatışma çok daha belirginleşmiş, “Çokuluslu Eksen”in müdahaleleri çok daha agresifleşmiş, buna karşı “Türkiye Ekseni” tam bir milli direnç haritası oluşturmayı başarmıştır.

“Dışarıdan Çevreleme” ve “İçeriden Kuşatma” diye yeni kavramlarımız var. “Çokuluslu Müdahale” ve “İç İşgalci” gibi tanımlanmış tehditler var. “İç işgalci cephe” inşa etmeye dönük çalışmalar var.

Siyasi partileri terör örgütlerini, bazı STK’ları, her siyasi kimlikten insanı bu cephede toplamaya dönük sistematik bir çalışma, bir siyasi mühendislik var.

LİBERALİNDEN İSLAMCISINA, IRKÇISINDAN MUHAFAZAKARINA..

“Türkiye’yi durdurma” diye bir uluslararası kampanya var ve içeride bu amaçla kurulmuş bir cephe var. Liberalinden İslamcısına, milliyetçisinden solcusuna, ırkçısından muhafazakarına bir çok kesimi bu cepheden toplayan bir çokuluslu irade var.

Bu iradenin de, cephenin de hedefi Türkiye.. Sinsi sinsi, başka aşka kimlikler altında her alanda örgütlenen; siyasetten medyaya, sermayeden sivil alanlara kadar yayılan bir “iç işgalci yapı” var.

Bu ülkede hiçbir şey “iç politika” ile sınırlı değil. Türkiye’nin her tartışması, her kavgası, her hayali, her direnişi bölgeseldir, küreseldir.

“FIRAT’IN DOĞU’SUNAG İRMEYİN” SÖZÜ,PKK’NIN, ABD’NİN,İÇ İŞGALCİLERİN SESİ

Gezi olaylarında “İstanbul Havalimanı ve Kanal İstanbul’u iptal edin” diyenler ABD’nin ve Avrupa’nın sesiydi.

15 Temmuz’da köprüyü kapatıp Avrupa ile Anadolu’yu birbirinden ayırmak isteyenler, ABD ve Avrupa’nın terör örgütüydü.

Bugün “Fırat’ın Doğu’suna girmeyin” diye toplantılar yapanlar PKK’nın sesi, ABD’nin sesi, İsrail’in sesidir. Bu bir “iç işgalci” sestir!

Bu yüzden de adına “Millet İttifakı” dedikleri, milletle ve ülkeyle hiç bir aidiyeti olmayan, tamamen mandacı, PKK’nın önünü açmaya ayarlı yapıda bulunup da kendini Türkiye’ye ait hisseden herkes bir an önce o cepheyi terk etmeli.

PKK İLE UZANTILARI,FETÖ İLE KRİPTOLARI VE DİRENİŞ KALELERİ

Millete, milletin yüzyıllarına ve geleceğine savaş açanların kurduğu, Suriye ve Türkiye’yi içine alan bir “harita” projesinin parçası olan bu yapıdaki İyi Parti, Saadet ve CHP’nin vatanseverleri“Türkiye Ekseni”ne dönmeli.

Orada sadece HDP ve PKK ile uzantıları, FETÖ ve kriptoları, kafadan ABD ve İsrail’e bağlı olanlar, mandacılar kalmalı.

Çokuluslu eksen, her siyasi partiye, oluşuma ve terör örgütüne yeni roller, ihaleler dağıtıyor. Çünkü zaman hızlandı, kurşunlar namluya sürüldü. Selçukludan bugüne gelen siyasi damar, direniş kalelerini kurdu, safını seçmesi için herkese tanınan sürenin sonuna gelindi.

ABD’DEN “AFERİN”, HDP’DEN “OY ALMA” HESABI YAPANLAR TÜRKİYE’YE ASLAN KESİLİYOR..

CHP’liler “Suriye toplantısı” yapıyor. Adı Suriye toplantısı ama HDP ve PKK’nın tiyatrosuna dönüyor. ABD ve İsrail’in bölgemize yönelik işgal sesine dönüyor.

“Türkiye Fırat’ın Doğu”suna girmesin” çağrısı yapılıyor. ABD’den “aferin”, HDP’den “oy” hesabı yapanlar “Türkiye’ye aslan kesiliyor. “Fırat’ın Doğu’suna girme, Afrin’e girme, 15 Temmuz tiyatro” diyenler, PKK ve FETÖ’nün öfke seline teslim oluyor, tam bir “iç işgalci” tavır alıyor.

Onlar yarın, “Suriye’nin kuzeyindeki koridorun aynısı Türkiye’nin güneyinde de oluşturulmalı” diye lobi yapacaklar, ortam hazırlayacaklar, siyasi körlük operasyonları için kullanılacaklar.

TÜRKİYE AFRİN’E GİRDİĞİ GİBİ FIRAT’IN DOĞU’SUNA DA GİRECEK

Şimdilik “Fırat’ın Doğu’suna operasyonu engellersek, ya da ABD ve PKK’ya zaman kazandırırsak kardır” diye konumlandırıldılar. Zamana oynuyorlar. ABD talimatıyla, PKK talimatıyla, Suud ve BAE fonlarıyla oynuyorlar.

Türkiye Afrin’e girdiği gibi Fırat’ın Doğu’suna da girecek. Bırakın ABD’yi bu, içeriden bile engellenemeyecek. Çünkü bu müdahaleyi yapmamanın, Türkiye’nin parçalanmasına giden en önemli adımın önünü açacağını hepimiz biliyoruz.

Türkiye coğrafyanın her köşesinde olacak, bu ülkeyi korumak için yapılması gereken her şey yapılacak. Türkiye’nin buna gücü de var, aklı da var, yüzyıllarda dayanan jeopolitik bilinci de var.

ERDOĞAN’DAN BİR ÇAĞRI, BİR VAAT: MİLLİ EKSENDE BULUŞALIM. BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ

Bu ülkenin sınırlarının sıfır noktasında savunulamayacağını biz yüzyıllardır biliyorduk. Şimdi bir kez daha gördük.

“Önce milletim demeyen hiç kimsenin bu kutlu kurumun çatısı altında yer almaya hakkı olmadığını düşünüyorum. Terörle arasına mesafe koyan tüm kesimleri milli meselelerde ortak paydada buluşmaya davet ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözünü “geliyoruz” diye anlayın siz!

Burada bir çağrı bir de vaat var.

Çağrı, İyi Parti, Saadet ve CHP’nin vatanseverlerine:

“İç işgalci” cepheden ayrılın, “Türkiye Ekseni’ne katılın.

Vaat ise, “iç işgalci”lere: Zahmet etmeyin biz oraya geliyoruz…

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
336 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...