logo

11 Ocak 2019

İsminiz güzel olursa, resminiz de güzel olur


Faruk Beşer
f.beser@gmail.com

Hazreti Âdem’e isimlerin öğretilmesi onun meleklerden üstün olmasının sebebi olarak gösteriliyorsa isim vermenin sıradan bir iş olmadığını anlamış oluruz.

Bunun için Resulüllah Efendimiz (sa) isim vermeye önem vermiş, anlamı güzel olmayan isimleri değiştirmiştir. Mesela Hazreti Ali Fatıma’dan olan ilk oğluna Harp adını verince Resulüllah onu Hasan diye değiştirmiş, ikinci oğluna yine Harp demiş, Resulüllah Efendimiz onu da Hüseyin diye değiştirmiş.

Bir vadiden geçerlerken bu vadinin ismi nedir diye sormuş, Vadi-l-harp, yani Harp Vadisi’dir demişler, o da bunu değiştirerek ona, Vadi’s-Sulh adını vermiş. Berre adını, Zeynep diye değiştirmiş. Berre mutlak iyilik demektir. Muhtemelen ismi Berre olan bir kadın kendisini her bakımdan iyiliğin temsilcisi görüp gururlanabileceği için böyle yapmış. Çünkü insanın kendi kendisini tezkiye etmesi Kuranıkerim’le yasaklanan bir durumdur. Resulüllah’ın değiştirdiği pek çok isim vardır. Asıye (Asiye değil) ismini Cemile olarak değiştirmiş.

Ayrıca Resulüllah (sa) isimlerle tefe’ul (fe’l-i hasen) ederlermiş, yani ismin güzelliğinden, güzel bir delalet çıkarırlarmış. Mesela Hudeybiye Antlaşması’nda karşı taraftan gelen temsilcinin adı Sehl olunca ‘işimiz kolaylaştı’ buyurmuşlardı. Çünkü sehl’in anlamı kolay demekti.

Bütün bunlar ismin müsemma üzerinde etkili olduğunu gösterir. Onun için Efendimiz annenin babanın çocuklarına karşı görevlerinden birinin de ona güzel bir isim vermek olduğunu söyler. Çünkü isim sanki anlamının mana dünyasından müsemmasına, yani ismin konusuna mana huzmelerini çekip getiren görünmez bir râbıttır/linktir ve o müsemma, o isimle anıldığında ismin manasından ona bir nebze gelmiş olur, bu sürekli tekrarlanınca da ismin manası müsemmada tecelli eder. Bu konunun felsefesi ve psikolojisi üzerinde Batı’da yazılmış pek çok kitabın bulunduğunu görmüştüm.

O halde çocuklarımıza İsim verirken hatta sadece çocuklara değil eşyaya, bitkilere, hayvanlara dahi İsim verirken güzel ve anlamlı isimler vermemizin gereği anlaşılmış olur.

Peki, güzel isim nedir? Bu elbette hem lafızla, hem de ondan daha çok mana ile ilgilidir. Bazılarının zannettiği gibi isimlerin Arapça olması gerekmez. Hatta her milletin fertlerinin, anlamını bildikleri güzel isimler koyması öncelikli tercih sebebi olmalıdır. Ne var ki, tarihten günümüze hep güzelliklerle, iyiliklerle, kahramanlıklarla tanınmış insanların ve böyle mekânların isimlerinin yaşatılması, hep canlı tutulması o manaların bizim hayatımızda sürekli yer bulması anlamına geleceği için, özellikle peygamber isimleri, sahabe isimleri, tarihteki büyük insanların, büyük kahramanların, büyük kadınların isimleri tercih edilir. Hatta mekân adı olarak tarihteki bir güzelliğin, bir hatıranın, önemli bir zaferin bir yere isim olarak verilmesi o güzelliğin yaşatılması anlamına gelir. Aksine Kötü insanların kötü olayların isimlerinin insanlara ya da mekânlara verilmesi bu kötülüklerin sürdürülmesi demek olur. Bu da elbette hoş bir şey değildir.

Bu sebeplerle insan için güzel isimde üç temel özellik aranır:

1.Anlamının ve çağrıştırdığı şeyin güzel olması

2.İnsan onuruna uygun bulunması. Onu insanlık dairesinden yukarıya çıkarmadığı gibi, aşağıya da indirmemesi. Bunun için insana Rahman adı verilmez. Ya da taş, ağaç, satılmış, durak, çakal gibi küçültücü isimler verilmez. Kızınıza Müezza derseniz hayatı boyunca eziyetten kurtulmaz. Ama bazı hayvanlar bazı özellikleriyle bir insani değeri anlatıyorsa onların isimlerini vermede de bir sakınca olmaz. Aslan ve Şahin gibi.

3.Kulağa hoş gelmesi ve telaffuzunun kolay olması. Bu bir zorunluluk değildir ama güzelliktir. Buna bağlı olarak bizim ülkemizde moda haline gelen çift isimlerin de hoş olmadığı kanaatindeyim. Küçülen dünyada bunlar çokça problem oluşturabiliyor. Oysa Osmanlı’da ve bugün Arap ülkelerinde ikinci isim baba adını bildirmesi bakımından soyadı yerine kullanılır. Sınavlarda ve not vermede en çok sıkıntı çektiğimiz isimler böyle çift isimlerdir. Özellikle ilk çocuğu olanlar böyle bir hevese kapılıp Ahmet Tevfik gibi uzun bir isim vermekle çok çocuğa sahip olma psikolojisi yaşayabilirler. Bunu vaktiyle biz de yaşadık, ama bunun pratikte bir faydasının olmadığını da gördük.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » » » » » » » » » »
Share
459 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...