logo

05 Aralık 2018

İslami ilimlerde tercüme sorunu


Mustafa Çağrıcı
m.cagrici@gmail.com

Tercümenin önemini anlamak için büyük kültürlerde büyük dönüşümlerin tercümelerle gerçekleştiğini bilmemiz yeterlidir. Tercümenin çok fazla uğramadığı Hicaz coğrafyasının İslâm dünyası için hep ayak bağı olduğunu da hatırlatıp geçeceğim. Öte yandan şimdilerde toplumun genelini ilgilendirmeyen akademik konularla ilgili ciltlerce klasik İslâmî eseri tercüme etmenin anlamsızlığından da bahsetmeyeceğim. Bir işi yapanın o işten para kazanması da bir “anlam”dır ve konu para olunca insanları durduramazsınız. Öyleyse “Bunu yapmayın” demek yerine “Bunu doğru dürüst, bilim ahlakına uygun yapın” demek daha gerçekçi olur. Tıpkı “Sosyal medyayı kullanmayalım” yerine, “sorumlu kullanalım” demenin daha gerçekçi olduğu gibi.

Sorun şu ki, İslâmî konularda şöyle ağız tadıyla okuyup anlayacağınız bir çeviriyle karşılaşmanız nadirden de nadirdir. Neden?.. İşin yayıncı sorumsuzluğu boyutunu bir yana bırakıyorum. Görebildiğim kadarıyla ülkemizin İslâmî yayıncılık tarafında orası fecaat. Böyle olunca en büyük sorumluluk çeviri yapanlara düşmektedir. Orada da alanı bilmemek, her iki dilin inceliklerine vakıf olmamak, acelecilik ve sorumsuzluk gibi entelektüel ve ahlâkî sebeplerden kaynaklanan sorunlar olduğu görülüyor.

***

Çeviri dünyasında meşhur olmuş İtalyanca bir söz var: “Traduttore traditore” (Her mütercim haindir) denir. Bu söz, iyi bir tercüme yapmak için gerektiğinde eserin yazarının kullandığı kelimelere tam karşılığını vermek, bizdeki tabiriyle lafzî (literal) tercüme yapmak yerine, müellifin söylemek istediğini yeni dilde en iyi ifade edecek olan kelime, terim ve deyimleri kullanmak gerektiğini anlatır. Hele de tercümesi yapılan eser asırlar öncesinin dünyasına aitse, müellife “ihanet” kaçınılmaz hale gelmektedir. Çünkü o çağlarda insanların kolaylıkla anladıkları kavram, terim ve konuların bugün çevirinin yapıldığı dile aynıyla aktarılması, büyük bir okuyucu kitlesinin metni doğru ve yeterli ölçüde anlamasını imkânsız hale getirecek, hatta yanlış anlamalara sebep olacaktır. Özellikle klasik İslâmî kaynakların mevcut birçok tercümesi bunun şahididir.

***

Hiçbir çevirinin asıl metni tam olarak karşılamasının mümkün olmadığını da hatırda tutmak gerekir; “Her mütercim haindir” sözü biraz da bunu anlatır. Çeviri yapanlar bilirler: Öyle zamanlar olur ki, eserin orijinalinde yazarın ne demek istediğini gayet iyi anlamanıza rağmen bunu yeni dile aslındaki açıklık ve tatlılıkla aktaramamanın sıkıntısını yaşarsınız. Bu da doğaldır; çünkü eser kendi aslî dilinin karakterine göre inşa edilmiştir ve her milletin genetik kodları gibi dilleri de karakteristiktir. Nasıl ki, bir Fransız hiçbir zaman yüzde yüz Türk olamazsa, Fransızca bir eser de -hele bir Fransız klasiği ise- yüzde yüz Türkçe bir eser olamaz. İnsanlar gibi diller de kendi kültürlerinin çocuklarıdır. Her dilin diğerlerine benzemeyen bir ifade ediş tarzı, farklı deyimleri vardır. Her deyimin hatta her kelimenin, ait olduğu dilin tarihinden gelen kültürel/semantik bir anlam dünyası vardır. Onun için lafzî/literal çeviri, yazarın vermek istediği anlamı buharlaştırabilir. Halbuki iyi bir çeviri, yazarın yazdığı dilde anlatmak istediğini, çevirenin çevirdiği dile en doğru yansıtabildiği çeviridir. Bu da ihtiyaç duyulduğu yerlerde asıl metni, yazarın vermek istediği anlama feda etmeyi kaçınılmaz kılmaktadır.

Ancak “Traduttore traditore” ilkesi, kesinlikle bir anlam savrulmasını hoş görmeye izin vermez. Hem eserin yazarına ait olmayan, onun temel fikirleriyle uyuşmayan bir bilgi, görüş ve fikri ona nispet eden hem de onun anlatmak istediklerini eksik bırakan ya da buharlaştıran bir çeviri saptırması gerçek anlamda bir “ihanet”tir ve maalesef İslâmî klasiklerin dilimize çevirilerinde bu tür ihanetler, müellifinin kemiklerini sızlatacak boyutlarda yapılmaktadır.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » »
Share
616 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...