logo

29 Eylül 2019

İslamcılığa nasıl bakmalıyız?


Faruk Beşer
f.beser@gmail.com

Sosyolojik, siyasi ya da ideolojik bir hareket olarak İslamcılığı anlatacak değiliz. Bu işin artık yeterince uzmanı var, hatta akademik çalışmalar, tezler yapılmış ve yapılıyor.

İşin derin boyutunu onlardan öğrenmek gerekir. Biz sadece kavramın bizde çağrıştırdıklarını ve özellikle de bu kavrama karşı çıkanlar neden karşı çıkıyor, sorusunun cevabını vermeye çalışacağız.

İslamcılık nedir?

İnanca, duyguya, gözleme dayalı sübjektif olguların üzerinde ittifak edilen bir tanımının yapılamaması normaldir. Ama İslamcılık tanımının Panislamizm’den geldiği biliniyor. Osmanlının Batıya karşı son çırpınışını kırmak için Batı Osmanlının direniş hareketlerini terörizme eş değer Panislamizm diye niteledi. Sonra bu kelime İslamcılığa evrildi ve olumlu bir vasıf da kazandı. 20. Yüzyılın başlarında kurtuluşumuz İslamcılık, Osmanlıcılık ve Türkçülük kulvarlarında aranır oldu.

Sanıyorum İslamcılık kavramı ortaya çıktıktan sonra İslamcı diye nitelenen kişilerin ya da hareketlerin hiçbiri yeni bir ideoloji ya da siyasi bir hareket olarak ben de İslamcılığa katılıyorum diye ortaya çıkmış değildir. Belki bunlardan her biri İslam’dan yana oluşunu kendince önemsediği, ya da İslam’ın özü itibariyle yara aldığını düşündüğü noktaları öne çıkararak dile getirmiş ve kendi açısından İslam’ı savunmuştur. Bunun gibi, İslamcılığı tarif edenler de yine kendi durdukları noktadan ve önemsedikleri çıkışlardan hareketle ona farklı tarifler getirmişlerdir. Mesela: İslamcılık bütünüyle İslam’a dönüştür, İslam’ın yanlış anlamalardan arındırılarak yenilenmesidir/tecdiddir, ıslahtır, İslam’a dayalı siyasi bir harekettir, hukukta ekonomide, yönetimde İslam’ın kurallarının uygulanmasını istemektir, İslam ümmetinin yeniden özgürleşmesi ve birleştirilmesi (ittihad-ı İslam) çabasıdır vb.

Bu farklı bakışların İslamcılığı tanımlamada ortak noktaları da yok değildir. Mesela: İslamcılık, İslam’ın kendi içinden çıkan bir kavram değildir. İslamcılık ötekine bir tepki hareketidir, başkalarının/Batının güçlendiği, ilerlediği, müslümanların ise geri kaldığı, yenik düştüğü kabulünden doğmuştur ve bundan kurtulmanın çarelerini aramadır. Olaylara ulusçuluk ya da Osmanlıcılık açısından değil, ümmetçilik açısından bakar, modern olana, hatta modernizme endeksli bir kavram olarak ortaya çıkma sebebi, İslam’ın akide ve ibadet yönünü tekrar yaşanır kılmaktan ziyade, onun toplumsal alanda, siyasette yönetimde olmasını istemektir vb.

Bu haliyle İslamcılık bir bakıma da müslümanların modernleşme, ya da en azından moderniteye alternatif bulma çabasıdır. Bunlar bilinen şeyler.

Benim üzerinde durmak istediğim noktalar ise şunlardır. Bir: Evet bu kavram İslam’ın kendi içinden çıkmadı, müslümanların kendi kendilerini tanımlamaları değil. Bu sebeple de kendimi konum olarak hep İslamcı denenler cephesinde görmekle beraber kavrama bir türlü ısınamadım. Olsa olsa ödünç alınan ve bir noktada bırakılması gereken bir kavram olduğunu düşünüyorum. Bu da müslümanların tekrar ayağa kalkmalarıyla ilgili bir durum. O zaman muhtemelen göğsümüzü gere gere, biz İslamcı değil, Müslümanız diyebileceğiz. Gerçi müslüman kelimesini de sorunlu bulabiliriz. Çünkü müslim-an, Farsçadaki ân aidiyet eki ile müslim olan anlamındadır. Peki, neden biz Kuranıkerim’in bize verdiği isimle, tıpkı mümin gibi, müslim olarak değil de müslüman olarak anılıyoruz? Bu da düşünmeye değer.

İkinci nokta ise şudur: Her ne olursa olsun, bugün İslamcı kavramına bütün olarak karşı çıkmak da, bu kavramı çıkaranların oltasına takılmak anlamına gelebilir. Nasıl bidayette ‘İslamcı’ nitelemesiyle, İslam diye bir derdi olan müslümanlar terörize edilip etkisiz kılınmak istendiyse bugün de aynı tavır sergilenmektedir. Bugün İslamcılık, ya da onun bir dalı olan Siyasal İslam diyerek ona karşı çıkanlar da en baştakiler gibi İslam’ın topyekün bir hayat dini olmasını istemeyenlerdir ve çoğunluk itibariyle dillerinin altındaki bakla başkadır. Kavramın kendisine karşı olmak ise bundan farklı bir şeydir.

Bu açıdan başından beri The-Jamaa’nın İslamcılığa ve Siyasal İslam’a karşı olması benim hep dikkatimi çekmiştir. Bugün İslam’ın uyanış döneminin en donanımlı ve ortayolcu hareketi olan İhvan-ı müslimin’e dahi iyasal İslam, ya da İslamcı (İslamiyyun) diye karşı çıkılmakta ve terörist ilan edilmektedir. Buna destek olanlardan birisi de yine The-Jamaa’dır. Ama onlar bu Amerikancı ve müslümanları karalayıcı tavırlarının cezası ve takdir-i ilahinin bir cilvesi olarak kendileri de terör örgütü ilan edildiler. Bunu daha önce de yazdık.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
380 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...