logo

07 Kasım 2019

Irak bize çok mu ırak!


Abdurrahman Dilipak
a.dilipak@gmail.com

Irak, İmam-ı Azam’ın ülkesi. Beytül Hikme’nin merkezi, adalet şehri, Kerbela’nın yaşandığı hüzün yumağı, Hz. Adem’in, Hz. Nuh’un, Hz. Ali’nin mezarlarının bulunduğu yer.

“Suriye” “Asurların ülkesi” değil. Aslında Mezopotamya coğrafyası, tüm kadim medeniyetlerin beşiğidir. Bilad-ı Şam topraklarında bugün 5 devletçik bulunur: Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin ve Ürdün. Mısır, Irak ve Türkiye’nin bir bölümü de Bilad-ı Şam’dır aslında.

Anadolu’nun işgali, İzmir’den değil, Hatay’dan başladı. Filistin ve Lazkiye cephesi, Çanakkale’nin devamıdır aslında. Anadolu’nun, Bilad-ı Rum’un Kudüs-ü şerife, Medine-i Münevvere’ye ve Mekke-i Mükerreme’ye, Arap yarımadasına ve Afrika’ya açılan kapısıdır burası. Arz-ı Mev’ud’dur burası. 1. Kut’ul Ammare savaşındaki İngiliz bozgunu burada yaşandı.

Bugünkü Türkiye-Irak sınırı 5.6.1926’da Türkiye, Irak ve İngiltere arasında imzalanan Ankara Antlaşması ile belirlendi. 2 gün sonra da mecliste onaylandı. Suriye sınırı, Hatay meselesi sebebi ile biraz daha uzun sürdü.

Ankara Antlaşma’nın 5. maddesinde tarafların, 1. maddede belirlenen sınır çizgisinin “kesinliğini ve bozulmazlığını kabul ederek bunu değiştirmeyi amaçlayan herhangi bir girişime geçmemeyi” kabul ettikleri belirtiliyordu. Antlaşma sınırlar konusunda “süresiz”di. İkinci bölüm ise 18 Temmuz 1936’da sona eriyordu ama Türkiye ile Irak, 8 Aralık 1936’daki “notalaşma” ile antlaşmanın bu süresini uzattılar. 1932’de Irak’taki İngiliz mandasının sona ermesiyle Türkiye-Irak arasında 1937 Sadabat Paktı imzalandı. Bu Pakt Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında daha çok da Türkiye’yi sınırlandırmak ve İtalya’nın yayılma politikasına karşı, BM kararlarına (Yani batının kararlarına) uyma taahhüdü ve karşılıklı barış ve işbirliği için yapılan bir anlaşmadır. Bu Pakt “Bağdat Paktı” (1955-1958) ile sona erdi. Bağdat Paktı daha sonra CENTO (Central Treaty Organization – Merkezi Antlaşma Teşkilatı) adını aldı. Bu arada 2. Dünya Savaşı’ndan sonra 29 Mart 1946’da Irak ve Türkiye arasında Ankara’da bir antlaşma daha yapıldı. O antlaşmanın 1. maddesinde de “1926 Antlaşması ile belirlenmiş ve çizilmiş sınıra saygı gösterileceği” belirtildi.

Bağdat Paktı (1955-1958), Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve İngiltere arasında, SSCB’nin Ortadoğu’da nüfuz kurmasını önlemeye yönelik olarak güvenlik ve savunma gayesine yönelik bir örgüttü. Şubat 1955’te Bağdat Paktı adıyla kurulmuş, 1958’de Irak’ın pakttan çekilmesi üzerine ABD’nin de dahil olduğu yeni bir antlaşma yapılmıştır. 1979’da önce İran’ın ardından da Pakistan’ın çekilmesiyle CENTO’nun varlığı sona erdi.

Bu arada bir de RCD’miz var. Türkiye, İran ve Pakistan Devlet/Hükümet Başkanları, bölgesel ekonomik işbirliğini geliştirmek amacıyla 1964 yılında İstanbul’da Kalkınma için Bölgesel İşbirliği (Regional Cooperation for Development) RCD kuruldu.. 1977 tarihli İzmir Anlaşması ile yasal statüsü oluşturulan RCD, İran devriminden sonra işlevsizleşti. 1985 yılında RCD yerine EİT Ekonomik İşbirliği Teşkilatı kuruldu.

Uzmanlara göre, bu anlaşmalar çerçevesinde Ankara Antlaşması’nın “Bozulmaz / değişmez” Türkiye-Irak sınırı, tarafların kabulü dışında bozulamaz. Ayrıca Ankara Antlaşması’nın Türkiye-Irak sınırı, Cemiyet-i Akvam Komisyonu’nun belirlediği “Brüksel Hattı”na dayalı olduğundan, sınırı bozmaya yönelik girişimler, hukuk dışı olacaktır.

Şimdi geleceğe bakalım. Bölgeye, Suriye ve Irak’a sınırı olan Türkiye, İran Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan Filistin, İsrail, Kuveyt ve Suudi Arabistan’ı bir bütün olarak görmek gerek. Bu ülkelerden Irak ve Suriye’nin bölünmesi söz konusu. İsrail’in sınırlarının genişletilmesi Ürdün, Lübnan, Filistin, Suriye ve Suudi Arabistan’ın toprak bütünlüğünü ilgilendiriyor.

ABD ve batılıların, hatta Rusların ve İran’ın işin içinde olduğu bir “Kürt koridoru” ve bir “Şii koridoru” sorunu var.

Irak’ın Şii, Kürt, Arap olarak 3’e bölünmesi sözkonusu. Eşzamanlı Irak petrolü ve Kerkük konusu var. Şii konusu İran, Irak, Suriye ve Lübnan’ı ilgilendirirken, Kürt sorunu İran, Irak ve Suriye’yi ilgilendiriyor. Bu arada ayrıca, bölge devletleri dışında ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya var. Çin Kuveyt’in burnunun dibine yerleşti.

Bölgede İran’ın, Huzistan, Azerbaycan, Belücistan, Kürdistan, Fars olarak 5’e bölünmesi söz konusu. İran’dan ayrılacak Huzistan, Irak Şia’sı ile bütünleşecek ve Necef / Kerbela bölgesinde, Körfezin tepesinde Vatikan gibi steril bir “Şia kutsal devleti” kurulabilir.

Ben bu yapının beraberinde Mehdiyet ve Mesihiyet tartışmasını beraber getireceğini, bu konunun Şii, Sünni, Selefi çatışmasını profesyonel ajanlar üzerinden daha da derinleştirilmesi endişesini taşıyorum.

Tabii bütün bu işlerin içinde bir de “İsrail” var. Trump’ın, Kushner üzerinden uygulamaya çalıştıkları bir proje var. Hani şu “Yüzyılın projesi” dedikleri proje. Bölgede “Kushner lobisi”ne dikkat! Dahlan da bu işin içinde, Veliahd Prens de, Sisi de. Oyun dışına itilmeye çalışılan İngiltere yeniden ve fiilen bölgeye askeri ile istihbaratı ile yerleşmeye başladı bile. Fransızlar yolda. İsrail Suud topraklarında “Siber ordu” kurma planları yapıyor.

Bölge bugün daha güvenli değil. Evet, belki daha sessiz, ama dehşet dengesi daha üst seviyede ve tehlike bugün çok daha büyük bir hal aldı. “Büyük Kaos” planı devre sokulacak olursa bölge bir anda cehenneme çevrilebilir.

Çin Treni Türkiye’ye giriş yaptı, Avrupa’ya doğru yola çıkmaya hazırlanırken zaman bundan sonra daha hızlı akacak.

“Bağdadi öldürüldü, DAEŞ bitti” diye kimse gevşemesin. Bakarsınız gelen gideni aratır. Bağdadi’yi Bağdadi yapanlar ortada. Hem de daha tecrübeli ve daha öfkeli. Fergana’dan Sina’ya kadar birçok bölgede DAEŞ’ten ayrılan grublar yeni komutanların yönetiminde ses getirici eylemlere girişebilirler. Çin’den Rusya’ya, Pakistan’dan Hindistan’a, Afganistan’dan İran’a, Türkiye’den Mısır’a, Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Afrika’ya birçok yerde “biz burdayız” diye mesaj verebilirler.

Temel sorun çözülmeden sorun bitmeyecek. Sorunu üretenler, sorunun çözümü gibi ortalıkta dolaştıkları sürece de sorun daha da büyüyecektir. Neyse ki, sorun üreten merkezlerin hepsinin kendi içlerinde sorunlarla uğraşmak zorunda kalıyorlar da, tehditlerinin şiddeti ve hızı düşüyor. ABD, İngiltere, İsrail, Fransa, Almanya derin yapıları çökmeden ya da onlar “bu iş bitti” demeden bu işin bitmesi zor! Selâm ve dua ile.

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
322 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...