logo

27 Şubat 2019

İnsan haklarına saygının kültürel temelleri


Mustafa Çağrıcı
m.cagrici@gmail.com

Cemal Kaşıkçı’nın Suudiler tarafından canıyla bedeniyle yok edilmesi için Suudi rejimini eleştirmesi, Mısır’da dokuz gencin asılması için darbe karşıtı olmaları, bizde bir gösterici kadının taciz edilmesi rezaletini hafifletmek için FETÖ’cü babanın kızı olması yeterlidir. İnsan hakları düşüncesini içselleştirememiş toplumlarda bir grup kendine lazım olan hakları almışsa iş bitmiştir; ötekilerin canı cehenneme! Artık “Türkiye’de insan hakları ihlalinin olduğunu söylemek mümkün değil.” (Ahlakın çöktüğü böyle bir ortamda Yeni Akit’teki “Polis, ‘Taciz’ ve Adalet” [22 Şubat 2019] başlıklı yazısından dolayı Ali Osman Aydın’ı, Karar’daki “Bize ne oldu böyle?” [23 Şubat 2019] başlıklı yazısından dolayı Elif Çakır’ı ve mütedeyyin kesimi içeriden eleştiren diğerlerini saygıyla anmalıyım.)

***

1995-98’de Türkiye adına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde hükümet temsilciliği de yapmış olan merhum Prof. Aslan GündüzTDV İslâm Ansiklopedisi(DİA) için yazdığı “İnsan Hakları” maddesinde (XXII, 323-327) bu kavramın muhtevasıyla insan hakları felsefesi ve doktrininin Batıdaki gelişim tarihini özetler. Buna göre, 16. yüzyılda modern devletin ortaya çıkmasıyla birlikte yöneticilerin istibdadına karşı felsefî olarak bireyin korunmasını amaçlayan bu anlayış John Locke, J-J. Rousseau ve Montesquieu gibi filozoflara çok şey borçludur. Batı dünyasında geliştirilen insan hakları düşüncesi, İngiltere’de krala kabul ettirilen 1215 tarihli Magna Carta ve sonraki belgelerden ilham almıştır.

Anlayacağınız Batı’da “insan hakları” düşüncesinin 800 senelik bir macerası var; hala da eksikleri bulunuyor.

Batının kültür tarihine baktığımızda insan hakları ve özgürlükleri gibi temel kavramların toplumsal taleplere dönüşmesine düşünce adamlarının öncülük ettikleri görülür. Dolayısıyla insan haklarıyla ilgili sürecin kaynağı aydınlardır. İşte bizde sorun, -bir insan hakları doktrini için uygun dinî ve kültürel kaynakların bulunmaması değil- bu kaynaklardan bir insan hakları düşünce ve pratiğini çıkaracak entelektüel yapının, bu yapıyı üretecek ve maşeri vicdanda hak bilincini oluşturacak bir eğitim felsefesinin geliştirilememiş olmasıdır. Bugün bile genel olarak İslâm dünyasında böyle bir eğitimin varlığından söz edemiyoruz. Az önce andığım maddenin Prof. Recep Şentürk tarafından yazılan “İslâm dünyasında (insan hakları)” bölümünde “İslâm dininde de bu haklara büyük önem atfedilmiştir” gibi retorik ifadeler kullanılmışsa da bugün dünyanın konuştuğu “insan hakları” modern bir kavramdır ve İslam âlimleri kendi kültürel damgasını taşıyan bu anlamda bir insan hakları öğretisini geliştirememişlerdir. Son yıllarda yazılan “İslâm’da insan hakları” tarzındaki yazıların da milli ve milletlerarası düzeyde insan hakları çalışmalarına katkı sağlayıcı nitelikte olmadığı görülüyor.

Esasen Kur’ân-ı Kerîm’den başlayarak temel İslâm kaynaklarıyla sonraki bilgi ve uygulamalarda bir insan hakları doktrinin kurulmasına uygun alt yapı bulunsa da özellikle 12. yüzyıl ve sonrasının Müslüman bilim ve düşünce dünyasında Batı’daki gibi kendi ilke ve değerlerinden ilham alan bir insan hakları felsefesi ve kültürünün gelişmesine öncülük edecek düşünce ve eserlerin üretilemediği ortadadır. Anılan maddede Recep Şentürk’ün bahsettiği, Cüveynî ve öğrencisi Gazâlî gibi Eş‘arî kelâmcılarınca oluşturulan “makasıdu’ş-şerîa” vb. kavramlar ise insan hakları ve özgürlükleri gibi bir vizyonu müjdelemekten ziyade, “İnsanlığın yararına olacak temel amaçlar, mevcut dinî naslarda zaten gözetilmiştir” diyerek, bir hak ve özgürlükler felsefesi geliştirmenin önünü kesen tıkaca dönüştürülmüştür.

***

Sözün özü: Özellikle son yıllarda yaşanan gelişmeler apaçık göstermektedir ki, Türkiye bağlamında söylersek, İlahiyat ve Diyanet camiası başta olmak üzere, dinî ve kültürel yetkinliği ve duyarlılığı olan herkes ve her kurum, insanları, dinleri ile hakları arasında bir seçim yapmak zorunda bırakmayacak bir din yorumunu geliştirmek zorundadırlar.

Etiketler: » » » » » » » » » » »
Share
549 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...