logo

İmar barışını iptal etsek, Kartal’daki bina çökmeyecek miydi?


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

Mimarlar Mühendisler Odası’nı, siyasete bir ara verip, Kartal’da önceki gün çöken bina hakkında, meslekleri ile ilgili bir açıklama yapmaları gerektiği hatırlatması yapmıştım..

Fırsatı kaçırmamışlar..

Dün nihayet, TMMOB açıklamasını yaptı..

Ama açıklama, yine bildiğiniz, politize olmuş bir odanın, baştan aşağı politika kokan ifadeleri ile dolu..

Biz bekliyoruz ki, “Çöken binanın, bir anda yerle bir olmasının gösterdiği gerçek, yıkımın sebebinin şu şu olduğudur” desinler..

Biz bekliyoruz ki, “5 kat için atılmış bir temelin, ilaveten üç kat daha taşıması mümkün değildir, bu bir cinayettir. İmza atanlar, onaylayanlar, seyirci kalanlar, hepsi suçludur” desinler..

Biz bekliyoruz ki, “Binanın girişindeki dükkanın duvarların yıkılıp, yerine cam yapılması, binanın çökmesinde etkili olmuştur/olmamıştır” denilsin..

Biz bekliyoruz ki, “Binanın giriş katındaki kolonlar kesilmemiş olsa, binanın 30 yıl sonra bu şekilde çökmesi mümkün olmazdı” denilsin..

Veya..

Bu tezlerin, tam aksini savunsunlar..

Doğrusu ne ise, onu açıklasınlar..

Uzmanlık alanları ile ilgili, binanın çökmesi olayına bir açıklama getirsinler..

Olayın karanlık noktalarına ışık tutsunlar..

Ama bakıyoruz açıklamaya..

Hiçbir yerinde, buna yönelik küçücük bir aydınlatma amaçlı bilgi kırıntısı yok..

Onların derdi, yine AK Parti iktidarına bu “çökme” üzerinden saldırmak..

Varsın, Kartal ilçesi, 5 yıldır CHP’li bir başkan tarafından yönetiliyor olsun.

Varsın, inşaatın yapıldığı tarihte, CHP’li bir belediye başkanı işbaşında olsun..

TMMOB ne yapar yapar, olayı AK Parti’ye getirir, bağlar..

Nitekim, dünkü açıklamalarında da, öyle yapmışlar..

Ne demişler, aktarayım..

“Halen ülkemizdeki yapı stokunun % 60’ı kaçaktır. Bu binaların tamamı hem içinde yaşayanlar hem de çevreleri için hayati tehlike oluşturmaktadır. Siyasal iktidarlar ve yerel yönetimler tarafından sıklıkla çıkartılan imar afları, bu kaçak yapılaşmaları cesaretlendirmekte hatta ödüllendirmektedir.”

Konunun uzmanı olmanıza falan gerek yok.

Aktüel olayları uzaktan da olsa takip ediyorsanız..

Son 10-15 yıl içinde.. Hatta 1999 depreminden sonra..

Yapılan binaların büyük çoğunluğunun sıkıntı arz etmediği, kaçak diye tanımlanan binaların hemen büyük çoğunluğunun 1999 depreminden önce yapılan binalar olduğunu bilmeniz gerekir…

O zaman..

Son yılların sorunu imiş gibi imada bulunarak..

Ayrıntıya girmeden, “Yapı stokunun % 60’ı kaçaktır” demek, bir yalan değil midir?

Çarpıtma değil midir?

**

Yalan ve çarpıtma bununla sınırlı olsa, yine iyi..

Teknik açıklama yerine, siyasi parti gibi açıklama yapmaya soyunan TMMOB, saldırısını/çarpıtmasını şöyle sürdürüyor:

“Kaçak yapılara tanınan afların en kapsamlısı ‘İmar Barışı’ adıyla geçtiğimiz yıl Haziran ayında çıkartılmış ve 2019 yılı Haziran ayına kadar kaçak yapılara imar affından yararlanma hakkı getirilmiştir. Bakanlığın açıklamalarına göre 2018 yılı içerisinde 9 milyon 210 bin bağımsız bölüm bu af kapsamında ruhsatlandırılmıştır.”

Biz TMMOB’dan teknik açıklama bekliyoruz.

Onlar teknik konuların bile ırzına geçip, kavramları altüst eden, “müracaat”ı “ruhsat” diye gösteren sahtekarlıklara imza atıyorlar..

Evet bakanlık açıklamalarında, aftan yararlanmak isteyenlerle ilgili sayılar verildi..

Ama bunların işlemlerinin tamamlanıp, taleplerinin kabul edildiği ve ruhsat verildiğine dair bir açıklama yapılmadı..

O zaman, “müracaat” ile “ruhsat”ın arasındaki farkı mı bilmiyor, TMMOB?

Yoksa..

Cinliğinden mi; bilmiyor numarasına yatıyor?..

**

Bakanlığın bu imar affı vesilesi ile yapmak istediği çalışmanın birisi de, tam da “sorunlu” binaların tespitini yapmak..

Devlet, kendi elemanları vasıtası ile bütün binaların imara aykırlıklarını tespit etmekte aciz kalıyor.. “Türkiye genelinde bir envanter çıkarmaya çalışsak, bu yılları alacak” diye düşünüyor.. Ve çözümü, vatandaşın kendisinin beyanda bulunmasında buluyor..

Bu amaçla da..

İmara aykırı binalar için beyanda bulunulmasını istiyor..

“Her beyanda bulunana ruhsat vereceğim” diye bir taahhütü yok..

Ama TMMOB, olayı çarpıtıp, 9 milyon 210 bin ruhsat verildiğini iddia ediyor.

O zaman, biz de soralım, madem her müracaat edene ruhsat veriliyor, önceki gün çöken binanın müracaatta bulunduğu da kabul edildiğine göre, buyrun çıkarın, çöken binaya verilen ruhsatın belgesini..

Gösterin de, kim, o binanın oturulabilir olduğunu, hiçbir sıkıntısının olmadığını, içindeki insanların can güvenlikleri olduğunu belgeleyen ruhsatı vermiş, görelim..

**

TMMOB’un açıklamasının son bölümü, bunları hiç ciddiye almamak gerektiğini, bas bas bağırarak ilan ediyor..

Bakın, ne kadar sığ, ne kadar saçma bir iddiada bulunmuşlar:

“Siyasal iktidar tarafından yapılan bir düzenleme ile 2018 yılı Mayıs ayı içerisinde yapı ruhsatlarında mühendis imzası bulunma zorunluluğunu kaldırılmıştır. Hükümet denetim mekanizmalarını güçlendirmek yerine, mühendislik hizmeti almayan yapı üretimini teşvik etmektedir.”

Ne olursunuz, lütfen, rica ediyorum, TMMOB yetkilileri..

Mühendis imzası olmadan, bir inşaatın tamamlanması nasıl mümkün olacak, bir izah eder misiniz?

Ruhsatın üzerinde, üç kişinin imzası mı olsun, bir kişi mi imzalasın gibi bir ayrıntıyı, kalkıp da, “Artık inşaat yapılırken hiçbir mühendise ihtiyaç duyulmayacak” türünden bir açıklamaya götürenlerin sorunu, olayı anlamakta zorluk çekmeleri mi, yoksa ne görürlerse görsünler, “her şeye saldır Jo” hastalığına yakalanmaları mı?

TMMOB bu açıklamasının, bir de tersinden baktığınızda göreceğiniz saçmalığı var..

Bugüne kadar, mühendisten imza alma zorunluluğu olduğuna göre.. 2018’den itibaren bu zorunluluk ortadan kaldırıldığına göre..

2018’e kadar yapılan binaların, sağlam, can ve mal güvenliğini sağlar tarzda inşa edilmiş olmaları gerekir..

Ama görüyoruz işte..

2018’den önce yapılmış bir bina..

Önceki akşam.. Kumdan yapılmış gibi..

Bir anda yıkılıverdi..

TMMOB, 2018’den sonrası için geçerli bir düzenlemeyi, 2018 öncesinde yapılan binaların çökmesine nasıl gerekçe gösterebiliyor ki?

Kafası mı almıyor?

Yoksa, saldırma saplantısı, gözlerini mi kör etmiş?

TMMOB açıklaması, şöyle bitiyor:

“Hükümeti ‘İmar Barışı’ uygulamasını derhal son vermeye çağırıyoruz.”

Haydi bakalım, burdan yakın..

“Can ve mal güvenliğini tehlikeye düşüren binalar için imar barışından yararlanmak üzere müracaat edilse bile, gerekli kontrolleri sıhhatli yapın, olumlu rapor çıkmayanları yararlandırmayın” denileceğine..

“Biz de teknik adamlar olarak, üyelerimizi bu konuda uyaracağız” denileceğine..

Yıkılan binaların sebebi olarak, “imar barışı” gösteriliyor..

Varsayalım, imar barışı çıkmadı.. Varsayalım, TMMOB’un isteği kabul edildi, imar barışı iptal edildi..

Kartal’daki bina çökmeyecek miydi?

(YENİ AKİT)

Etiketler: » » » » » » » »
Share
457 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...