logo

26 Eylül 2019

İmamoğlu Reis Bey’i izlemeye gitseydi


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

Reis Bey’in İstanbul Şehir tiyatrolarında sahnelendiği günlerde Türkiye yine hukuku, yargıyı tartışıyordu. O zaman Harbiye sahnesinde izledim oyunu.

Reis Bey, bir sanığa haksız yere idam cezası veren mahkeme başkanının vicdan azabını anlatır. Muhafazakâr, dindar, İslamcı her ne derseniz herkesin hayatında bir Reis Bey buluşması vardır. Ben de taa İmam Hatipli yıllarımda okudum Reis Bey’i. Birçok yazımda da Reis Bey’den alıntılar yaptım. Reis Bey, “Gözyaşı suçun rengini soldurmaz!” diyen, «merhamet»i “Ağızların iğrenç sakızı, idamlık suç!” diye tanımlayan ama kararının yanlış olduğunu öğrendikten sonra da vicdan azabı içinde kavrula kavrula “Sökün sahte su borularını ev ev merhamet şebekesi kurun” diye seslenen insandır.

Merhametin, adaletin arandığı zamanlardayız ya, tam Reis Bey zamanıdır. Ben oyunu seyrettikten sonra “Keşke, demiştim, şu sıralar yargı görevini yapanlar, yargıç olmadığı halde insanları yargılayıp idari kararlarla infazda bulunanlar, hatta bizzat sayın Cumhurbaşkanı, sayın Adalet Bakanı bu oyunu izleseydi.

Ve şu anda Reis Bey sahnelerde olsa ve Ekrem İmamoğlu yukarda zikrettiğim şahsiyetlerle birlikte oyunu seyretmeye gitse… ne olurdu?

***

19 Nisan 2019 tarihli yazım “İmamoğlu: Kendi üzerinde çalışmış bir adam” başlığı ile çıkmıştı. Hani o günlerde ismi “Proje” kelimesi ile birlikte anılıyordu ya. Ben de “Proje olsa bile kendisini projelemiş” demek istemiştim.

İmamoğlu 31 Mart’ta 13 bin oyla, iktidar cenahının “Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şeyler oldu” cümlesinin arkasına sıralanan büyük hataları sebebiyle 23 Haziran’da 800 bin farkla aldı seçimi.

İmamoğlu’nun bilinen sırrı Kılıçdaroğlu’nun bir süredir uyguladığı “Açılım”ın içini doldurmasıydı: Bunun adı, CHP’nin klasik tabanının ötesine açılmaktı. Yolu da “Toplumun muhafazakâr duyarlılıklarına yaban durmamak”tan geçmekteydi. İmamoğlu, bunu başarıyla yaptı, meyvesini de devşirdi.

Sonrası “Emanet”in nasıl kullanılacağı ile ilgiliydi.

CHP’nin İstanbul, Ankara gibi sembol şehirlerdeki seçim başarısı bu parti için sınav döneminin açılmasıydı.

CHP “açılmıştı” ama acaba bu açılımın içtenliği hangi orandaydı?

İçinde hala “Eski CHP”yi saklayan bir açılımdan mı söz ediliyordu?

Hatta İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş rollerini içselleştirmiş olsalar bile CHP onları kendi hallerine bırakır mıydı? CHP kitlesinin beklentilerini ne yapacaklardı?

Üç sembol isim. Necip Fazıl, İskender Pala, Mustafa Kutlu.

Muhafazakâr dünyanın iliklerine işlemiş sanat adamları. Evet, Necip Fazıl’ın ideolojik nitelikle de “Üstad” hüviyetinde ayrı bir sembol özelliği var, ama Reis Bey, Bir Adam Yaratmak gibi eserler, onun sanatkâr hüviyetini öne çıkaran şah eserlerdir. Sinemaya uyarlanmış, sahnelenmiş…

Kaldı ki CHP’nin Kültür Bakanı Fikri Sağlar, bu açılımı çok daha önceden yapmış. Necip Fazıl’ı, Nazım Hikmet’i, hatta Said Nursi’yi birlikte bilbordlara taşımış. Şimdi aradan yıllar geçtikten sonra siz, Necip Fazıl’ın eserini “tasarruf” gerekçesiyle repertuardan çıkarıyorsunuz. Yanına İskender Pala’yı ve Mustafa Kutlu’yu ekleyerek…

Bu en azından “siyasi akl”ın dümura uğramasıdır. Sanat – kültür düşüşü bir yana…

Nasıl bakalım? “Biz basbayağı eski CHP’yiz” demek mi istedi Ekrem Bey? “Rol bitti, gerçek başladı” mı demek istedi?

Ekrem Bey’e soruluyor, o da cevaplıyor hiç şüphesiz, cevaplarının kıvraklığına diyecek yok, stüdyodakiler ikna oluyor mu bilmiyorum ama, onu Necip Fazıl üzerinden okuyanlar cevapları sahici – inandırıcı – hatta samimi bulmuyorlar.

Buradaki samimiyet noksanlığı, İSMEK’teki tavrı da, işçi çıkarım – alım işlemlerini de samimiyet sorgulamasına götürüyor.

Şöyle bir algı: İmamoğlu olumsuz uygulamaları tebessümler arkasında saklayabileceğini düşünüyor.

Böyle bir davranış, zaten “kuşku” boyutu açık bir süreçte “samimiyet sorgulaması”nı gündemde tutuyor.

İSMEK ihaleleriyle ilgili bir sorun varsa, onun çözümlenmesi ayrı, ihalenin İSMEK’in CHP’lileştirilmesi için bahane olarak kullanılması ayrı. Toplum bunu fark eder, hisseder ve notunu verir. İSMEK, yüzbinlerce insana özellikle kadınlara dokunan bir alan. Orada sergilenecek bir politizasyon, kısa sürede toplum katmanlarında dolaşıma girer ve CHP’yi kendi kolonisine rücu ettirir.

İlginç bir dönem yaşıyoruz. Merkezi iktidar Ak Parti’de (Cumhur İttifakı’nda), yerel iktidar, en azından sembol büyük şehirler planında CHP’de (Millet İttifakı’nda.) Merkezde CHP muhalefette, Yerel’de Ak Parti. Dolayısıyla herkes aynı zamanda samimiyet sınavında. 2023’e adım adım ilerlerken millet de seyrediyor.

Bence meydandaki herkes samimiyeti uzun süre koruyabilme sınavından geçiyor.

(KARAR)

Etiketler:
Share
366 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...