logo

İddiaların cümlesi aynı sandıkta


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Ay sonunda sandıkta kararı verilecek olan şey Türkiye’nin bekası mıdır? Beka yani, ülkenin yarınının belirsiz, şüpheli ve karanlık olduğu veyahut da bu ihtimallerle karşı karşıya bulunduğu iddiası doğru mudur? Beka meselesi var demek, yakın gelecekte dışarıdan kaynaklanan büyük belaya duçar olma ihtimali var demektir. Elbette, bekadan söz edildiğinde mesele böyle ayrıntılı tarif edilmiyor ama siyaset lügatindeki çağrışımları böyle şeylerdir.

Büyümek büyüyememek veya gelişmek gelişememek başka ama şükür ki Türkiye’nin bugüne ve yarına dair bir varlık yokluk meselesi yoktur. Bununla birlikle, iktidar kanadının kastettiği meselenin çapı ve yakınlığını bilemiyoruz.

İktidar, yerel seçimleri kaybetme veya anlamlı bir şekilde gerileme görülmesi durumunda böyle bir tehlikenin gündeme geleceğini varsayabilir. Yani, cumhur ittifakı bir veya birkaç belediyeyi kaybedecek olursa dış güçlerin aktif hale gelerek ülkeyi bölmeye, parçalamaya kalkacağını analiz ediyor olabilir. Katılıp katılmamak tercih meselesi ama bu bir siyasi yaklaşımdır. İktidarın işi ülke için taşıdığı önemi vurgulamak, muhalefetinki ise adı ne olursa olsun bütün meseleleri iktidardan daha iyi yöneteceğini anlatmaktır.

Gayet tabii ki bekadan ekonomiye, dış politikadan eğitime kadar bütün ünitelerde karşılıklı iddialar görecelidir, partilere göre değişir. Seçmen de her iddiayı önemsemek zorunda değildir ama vereceği kararla, kendisini hangi belediye başkanının daha iyi yöneteceği kadar, iktidar ve muhalefetin karşılıklı iddialarını da ölçmüş olacaktır. Niyeti böyle olsa da olmasa da sandıkta yaptığı tercih böyle bir anlam taşıyacaktır.

* * *

Beka meselesine inanıyor mu inanmıyor mu?

Ekonominin iyi mi kötü mü olduğunu düşünüyor?

Dış politikada işlerin yolunda gittiğine mi aksine mi inanıyor?

Yahut da eğitimde, sağlıkta, ulaşımda ne düşünüyor?

Dahası… Seçmen nazarında 31 Mart bir yerel seçim mi yoksa daha çok genel seçim mi?

Seçmen bütün ünitelerle birlikte seçime yüklenen anlamı da oylayacak. Dolayısıyla, Bir yerel seçim olmasına rağmen Türkiye’nin siyasallaşma kapasitesi nedeniyle hemen hemen bütün üniteler başkan adaylarıyla birlikte 31 Mart’ta sandığa girecek. Böyle olmasını daha çok iktidar istedi diyebiliriz. Zira, izlediği strateji yerel siyaseti hayli arka planda bırakan güçlü ve genel bir dille ifade ediliyor. Kabul edelim ki bu arada muhalefetin ne dediği ve ne düşündüğünü anlamak da pek mümkün olamıyor. Belki iktidarın propaganda üstünlüğü, belki de muhalefetin sessiz kalma politikası nedeniyle… Niyet ne olursa olsun, muhalefetin iktidarla aynı koridorda yürümeme tarzı da bir başka stratejiye dönüşmüş durumdadır.

Türkiye seçim yoluna girerken herkesin ortak temennisi olgun, kavgasız gürültüsüz ve mümkün olduğunca nazik bir kampanya dönemiydi. Sandığın kurulmasına üç haftadan biraz fazla zaman kaldı ve bunun mümkün olamayacağı anlaşılıyor. O halde şimdi, seçimden bütün taraflara bir daha gergin ve çatışmalı bir propagandanın işe yaramayacağı mesajının çıkmasını umalım. Bu açıdan yerel veya genel bütün iddiaların aynı sandıkta oylanması ülke için hayırlıdır. En nihayet kimin kazandığından çok daha önemli olan, şimdiden sonra bütün seçimlerde olgunluk ve sükunetin kazanmasıdır.

(KARAR)

Etiketler: » » » » »
Share
517 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...