logo

25 Temmuz 2019

Hürmüz Boğazı’ndaki gerginlik


Ahmet Varol
a.varol@gmail.com

İngiltere’nin sömürgesi durumundaki Cebelitarık yönetimi 4 Temmuz 2019 tarihinde İran’ın bir petrol tankerine Cebelitarık Boğazı’nı geçmesinden sonra el koydu. Tabii bunu Cebelitarık yönetiminin kendi kararıyla yapması imkânı yoktu ve İngiltere’nin talimatlarıyla gerçekleştirdiği çok açıktı.

İran’ın petrol tankerine el konulmasına, Avrupa Birliği tarafından ambargo uygulanan Suriye’ye petrol götürdüğü iddiasını gerekçe gösterdi. Ancak bizim kanaatimize göre asıl amaç İran’ın petrolünü çıkaramaması için uygulanan ambargonun daha etkili olmasını sağlamaktı. Çünkü İran’ın Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere petrol taşıma imkânı bulması durumunda oradan dolaylı yollarla petrolünü ihraç etmesi imkanı bulması ihtimali vardı.

İran, tankerinin Suriye’ye petrol götürmediği iddiasında bulundu. Ancak görüldüğü kadarıyla bu tankerin Suriye’den başka bir ülkeye petrol götürdüğü konusunda tatmin edici bir şey ortaya koyma imkanı da yoktu. O durumda İran’ın ve petrolü alacak olan ülkenin açıklama yapması gerekiyordu. ABD’nin ambargosundan dolayı kimsenin İran’dan petrol satın alma sorumluluğunu üstlenmek ve Trump’la hesaplarının bozulmasına neden olmak istemeyeceği tahmin ediliyordu.

İngiltere’nin talimatlarıyla bu şekilde İran petrol tankerine el konulması üzerine İran’da da değişik çevrelerden Hürmüz Boğazı’ndan geçen İngiliz gemilerine el konulması çağrıları yapılmaya başlanmıştı. İran önce yapılan harekete aynıyla karşılık vermek istemedi ve İngiltere’nin tavrını değiştirmesini, tankerini serbest bırakmasını bekledi. Fakat Cebelitarık Yüksek Mahkemesi’nin İran tankerinin alıkonma süresini 15 Ağustos’a kadar uzatma kararı vermesi üzerine İran da misliyle muamele yoluna giderek 19 Temmuz Cuma günü Hürmüz Boğazı civarında Stena Impero adlı İngiliz petrol tankerine el koydu.

İran, İngiliz gemisine el koyma işleminin kendisinin bir gemisine Cebelitarık Boğazı civarında el konulmasına bir cevap niteliğinde olmadığını, İngiliz gemisinin deniz taşımacılığıyla ilgili uluslararası kurallara uymaması sebebiyle olduğunu iddia etti. Buna gerekçe olarak da geminin konum belirleme sistemini (GPS) kapatarak İranlılara ait bir balıkçı teknesine çarptığına dair iddiasını kullandı. Fakat işin gerçeğinde bunun İran’ın gemisinin serbest bırakılmamasına karşı misliyle mukabele olduğu ortadadır.

Bu olaydan sonra Hürmüz Boğazı civarında deniz taşımacılığı güvenliği sorunu gündeme geldi ve İran’ın başka gemilere de el koyması ihtimalinin bulunup bulunmadığı sorulur oldu. Çünkü İran Devrim Muhafızları’nın ikinci bir İngiliz petrol tankerini de durdurdukları, üzerine çıktıkları ancak daha sonra bunu serbest bıraktıkları haberlerde dile getirildi. Tabii bu arada Hürmüz Boğazı çevresinde deniz nakliyatıyla ilgili güvenlik sorununun ve yaşanan gerginliğin bir savaşın habercisi olup olmadığı da sorulmaya başlandı.

İngiltere, gemisine el konulmasına tepki göstermekle ve bu olayı son derece endişe verici bulduğunu ifade etmekle birlikte olayı bir savaşa götürme gibi bir niyetlerinin olmadığını dile getirdi.

Bizim gördüğümüz kadarıyla bu olay Hürmüz Boğazı’ndan geçişlerin artık iyice riskli hale gelmesi anlamına gelmez. İran’ın hareketi İngiltere sömürgesi olan ülkenin Cebelitarık Boğazı çevresinde kendisinin bir gemisine el koymasına cevap niteliği taşımaktadır. Ancak İngiltere’nin ortaya çıkan sorundan dolayı bu gemiyi serbest bırakmak zorunda kalması, İran petrolünün Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerden herhangi birine nakledilmesini engelleme ve ambargonun daha etkili olmasını sağlama konusundaki amacının gerçekleşmemesi sonucunu doğuracaktır. Çünkü ileride aynı şeyi tekrar etmekten kaçınacak ve İran da petrol tankerlerini göndermeye devam edebilecektir. Savaş ise hiçbir tarafın tercihi değildir.

(YENİİ AKİT)

Etiketler:
Share
270 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...