logo

26 Kasım 2018

Heykel kırmak yahut öpmek!


D.Mehmet Doğan
m.dogan@gmail.com

Son günlerde heykellere, büstlere saldırı haberleri geliyor. Böyle vak’alar/haberler 1950’lerin başında da yaygınlaşmıştı. Ticanî olduğu söylenen kişiler heykellere saldırıyor, böyle olaylar bugünkünden daha geniş şekilde gazetelerde haber oluyordu.

Demokrat Parti iktidarının başlangıcında, kendilerini “ticanî” olarak adlandıran “tarikat” mensuplarının heykellere yönelik bazı fiilleri Atatürk’ü Koruma Kanunu’na gerekçe yapılmıştır. Oysa daha önceki yıllarda da böyle olaylar cereyan ediyordu. CHP’nin iktidarı kaybettikten sonra DP’yi güçten düşürmek için “irtica” kozunu oynadığı o günlerde, Ticanilerin şeyhinin amcasının oğlu Rifat Pilavoğlu, 1950 seçimlerinde CHP listesinden milletvekili adayı yapılmış, Ankara ilçelerinde seçim toplantılarına Kemal Pilavoğlu’nun müritleri de katılmışlar. İşin ilgi çekici tarafı, Koruma Kanunu’na DP içinden muhalefet olduğu gibi, CHP de karşı çıkmıştı.

Son yıllarda Ticani-micani kalmadı ama heykel-büst üzerinden tahrikler devam ediyor. Böyle zamanlarda alternatif haberler de basına yansır. Bunun sonuncusuna tesadüf etmek beni hiç şaşırtmadı. İlkokula giden bir çocukcağız, okula gelir gelmez Atatürk büstünü öpüyor, öyle sınıfa giriyormuş!

Birinci sınıf öğrencisi Z.’nin her sabah derse başlamadan önce Atatürk’le ‘hasret giderdiği’ öğretmenlerinin dikkatini çekmiş. Güvenlik kameralarının kayıtlarını inceleyen okul müdürü Z.’nin okula girmeden önce her gün Atatürk büstüne gelerek, büstü öpüp sarıldığını, daha sonra da defalarca Atatürk büstüne el salladıktan sonra okula girdiğini fark etmiş. İlkokulu Müdürü karşılaştığı manzara karşısında duygulanmış ve “bir eğitimci olarak böyle güzel çocuklar yetiştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” demiş!

Böyle bir hadisenin mürettep olma ihtimalinin yüksekliğini bir tarafa bırakalım, okul müdürünün yaklaşımı, Türkiye’de öğretim sisteminin temel sakatlıklarından birini ifşa ediyor. Eşyayı insanın yerine koymak! Nesne ile özneyi karıştırmak. Heykel, büst veya herhangi bir anıt bir hatırlatma aracıdır. İnsanların zihnine bir büyük şahsiyeti veya olayı yerleştirmek için heykeli, büstü, anıtı yapılır. Aslında kabirler, türbeler de böyle bir işlev görürler.

Heykele saldırmakla büst öpmenin farklı şeyler olmadığını anlayamıyorsak, zihnimiz iyiden iyiye karışık demektir.

Heykele canlı muamelesi yapmak, ona muhabbet izhar etmek akılla, mantıkla izah edilecek bir şey değildir. Bu noktadan bakınca heykele saldırmakla ona sevgi göstererek öpmek nitelik olarak farklı bir davranış olarak görülemez. Çocukların neden böyle davrandığını, davranmaya itildiğini iyi tahlil etmek gerekir. Bu öğretim sistemimizin ciddi bir sakatlığının tezahürüdür. Fakat öğretmenlerin bu yanılsama karşısındaki tutumları daha sakattır ve bu yanılsamayı çoğaltmaktan başka işe yaramamaktadır.

Okul müdürü şunu yapmalıydı: “Kızım, o bir büsttür, Atatürk değildir. Onu öpmen, canlı muamelesi yapman doğru değildir!”

Böyle tavırların heykellere, büstlere saldıranların görüşlerine güç kazandırdığı da dikkatten kaçırılmamalıdır.

Heykel heykeldir, büst büsttür! Bir sebeple, temsil mahiyetinde dikilmiştir. Ona düşmanlık etmek gibi muhabbet beslemek de mantıksızlıktır. Ancak şu olabilir: Bu heykel bir sanat eseridir güzel yapılmıştır veya bu büst estetikten yoksundur denilebilir.

Eğer saldıranı şiddetle tecziye ediyor, öpeni alkışlıyorsak zihni karışıklığımız sona ermez.

(KARAR)

Etiketler:
Share
367 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...