logo

Herkes el ele vermiş, Erdoğan’ı devirmek için çabalıyor!


Ali İhsan Karahasanoğlu
a.karahasanoglu@gmail.com

26 Eylül’de bir başka muhabirleri haber yapmıştı..

Şimdi de, yine Sözcü’nün Deniz Ayhan ablası yapmış, aynı haberi..

Sayıştay’ın 2018 raporunu almışlar..

Uzman raporundan dökmüşler de dökmüşler..

Okudukça, siyasi iktidara kızıyorsunuz.

Kızmak ne demek..

Hakaret ediyorsunuz..

Hatta, küfrediyorsunuz..

“Vay canına. O kadar mı yani!..” diyorsunuz..

Ne mi iddialar?

Özet olarak vereyim:

“1) 411 ölüyü muayene olmuş gibi gösterip, bunlar için 1 milyon liralık ilaç yazılmış.”

Suçlama net..

Yolsuzluk kesin..

Ahlaksızlık zirve yapmış.

Hırsızlık diz boyu..

Bunu okuyan vatandaş, AK Parti yerine, “Terörist de olsa, gay de olsa, homoseksüel de olsa, kim olursa olsun.. AK Parti dışında birisine oyumu vereceğim” demekte haksız mı?

Değil..

Daha bir madde yazdım..

İkinci maddedeki iddia da şöyle:

“Raporlu olan doktor, sanki hastanede bir hastayı ameliyat yapmış gibi gösterilmiş!”

Ağzınızı açtınız..

Küfürleri saydırıyorsunuz..

Değil mi?

Artık kime denk geldi ise..

Üçüncü iddia:

“Yatarak tedavi gören doktor, aynı gün hasta ameliyat etmiş gibi işlem yapılmış.”

Küfürlere bedduaları da ortak ettiniz değil mi?

“Kim bunu yaptı ise.. Kim onay verdi ise.. Kim sessiz kaldı ise..”

Diyerek..

Hepsini bedduanıza ortak ettiniz, değil mi?

Durun, iddialar daha bitmedi..

“Baş ağrısıyla gelen hastaya, ‘Doğum yaptı’ kaydı tutulup, kurumdan ödeme yapılmış.”

Yok deve..

“Bu kadar da olmaz artık” diyorsunuz ve artık kendinize hakim olamıyorsunuz, değil mi?

O zaman bir durup, soluklanalım..

Müfteri Sözcü’nün haberine kaynaklık eden Sayıştay’ın 2018 SGK raporunu açıp, bu iddialara, SGK ne cevap vermiş, bir bakalım..

Önce..

411 ölüye, 1 milyon liralık ilaç yazılması iddiasına bakalım..

Ne demiş SGK, bir okuyalım..

Bakalım, işin gerçeği ne imiş..

Sayıştay’daki, Sözcü’ye çanak tutarak, dindar yönetici düşmanlığı yapılmasına zemin hazırlayan uzmanın, o cevaba rağmen, kendi iftirasını yazmaktan nasıl vazgeçmediğini görelim..

SGK, 411 ölüye 1 milyon liralık ilaç iddiasını cevaplıyor:

“Nüfus hareketlerine ilişkin bilgi günlük olarak alınmakta, ancak bulgu eki listedeki kişilere ilişkin vefat bilgisinin Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından geç iletilmesi sebebiyle faturalandırma olayının yaşandığı..”

Yani?

Yanisi şu..

Ölü adama ilaç yazıldığı falan yok..

İlaç hayatta iken yazılmış..

Verilmiş.. Bilahare ölüm gerçekleşmiş..

Ancak ölüm tarihi nüfusa işlendiği gün ile, ilaçların faturalandırılması tarihi (fatura hemen aynı gün çıkartılmak zorunda değil) arasındaki fark sebebi ile..

Sayıştay’daki siyasi iktidara kara çalmak isteyen uzmanımızın sayesinde..

Olay, hırsızlık gibi gösterilmiş..

Sayıştay’ın uzmanı, eğer bir hırsızlık yakaladığı kanaatinde ise..

Yapacağı şey basit..

411 kişinin de yakınlarını savcılığa bildirecek.. Ölünün ismini verecek..

“Bu kişiye, şu şu ilaçlar kullandırıldı mı, hangi tarihte vefat etti?

Hangi tarihte nüfusa ölüm işlendi?”

Soruşturacak..

Sonra..

Bir hırsızlık var ise..

Hastane ile birlikte..

Doktorlarla birlikte..

Konuyu ortaya çıkaramayan SGK uzmanları ile birlikte..

Hepsinin mahkemede hesap vermesini sağlayacak..

Ama Sayıştay’da görev yapıp, Sözcü’ye pas atıp, AK Parti iktidarının altını oymakla meşgul uzmanımız, yediği haltı bildiği için olsa gerek..

İşin peşinde değil.

“Sonuç olarak” diye başlayıp..

Konuyu bağlıyor:

“Kurumun sağlık hizmet sunucularıyla ilişkisi dikkate alınarak, vefat bilgisinin birinci elden temininin mümkün olup olmayacağı değerlendirilmeli ve değilse, faturalandırma sürecinin suiistimaline yol açabilecek önemdeki nüfus hareketlerine ilişkin veri akışının etkinliği arttırılmalıdır.”

Hoppala..

1 milyon liralık yolsuzluk..

Geldik, geldik, geldik..

“Faturalandırma sürecinde suistimal olma ihtimalinin önünü tıkayacak tedbirlerin alınması” ile kapanıp gitti.

Dağ, fare doğurdu..

Ama bu arada..

AK Partili yöneticiler, küfürleri de yediler..

Bedduaları da yediler..

İkinci konuya geçelim mi?

Aslında geçmeye gerek yok..

Hepsi benzer iftiralar..

Ama yine de biz devam edelim..

İki ve üçüncü iddialar, ortak iddia zaten..

Dikkat edin..

“Yapılmayan ameliyat yapılmış gibi gösterilmiş” denilmiyor.

Çünkü yolsuzluk, öyle olur..

Bir kişiye mide ameliyatı yapmadığınız halde, yapmış gibi gösterirseniz..

İşte yolsuzluk budur..

Haram para budur..

Ama burdaki iddia ne?

Ameliyatı yapan Ali doktor..

Fakat,. kayıtlarda, yanlışlıkla o gün izinli olan Veli doktorun ismi yazılmış.

Ameliyatı Ali doktor yapsa ne olur?

Veli doktor yapsa ne olur?

SGK, ikisinde de, bu ameliyatın parasını, hastaneye ödüyor mu?

Ödüyor.

O zaman, bu iddia da çürük çıktı mı?

Çıktı..

Geldik son iddiaya..

Bu sefer iddia ciddi..

Ama 2018 Sayıştay raporunda, böyle bir tespit yok..

Başlangıçta vertigo teşhisi konulan hastanın, başka bir ameliyat olması gibi tespitler var..

Bunlara verilen makul cevaplar var.

Ne yani, başlangıçta “Böbrek taşınız var” denildiğinde..

Süreç içinde, kontroller sonrasında, başka bir hastalık tespit edildiğinde, hangi ameliyat yapılması gerekiyorsa, o ameliyatın yapılmalı değil mi?

“Başta, biz ‘Böbrekte taş var’ dedik. Artık elimizden bir şey gelmez.. Böbrekte taş olmasa da.. Veya o taş, rahatsızlığın gerçek sebebi olmasa da.. Bulduğumuz gerçek sebebe yönelik tedavi yapamayız” mı denilecek?

Gördüğünüz gibi..

Bir karalama operasyonu var..

Bunun, resmi makam, siyasetçi, medya ayağı var..

Ve suskun kalan..

Sayıştay ayağı ile..

Sağlık Bakanlığı ile..

Çalışma Bakanlığı..

Ve AK Parti ayakları var.

Bilmiyorum, kasten mi yapılıyor bunlar..

Tayyip Erdoğan’ın devrilmesi için..

Herkes el ele vermiş.. Üzerlerine düşeni mi yapıyorlar?

İzleyelim.. Görelim..

(YENİ AKİT)

Etiketler:
Share
260 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...