logo

06 Aralık 2018

Hayatımızda kadın


Hayrettin Karaman
h.karaman@gmail.com

Kadın konusunu düşünürken ve konuşurken yalnızca aileyi göz önüne almak ve aile dışındaki hayatımızın bütününde kadının yerini ve rolünü ihmal etmek bir eksiklik olsa gerektir.

Hiç şüphe yok ki aile, eğitimden ekonomiye, cemiyet hayatı, yönetim, kültür ve medeniyete kadar hemen her alanda etkisi bakımından çok önemli ve ikame edilemez bir kurumdur. Ama unutmayalım ki, aile demek kadın, kız, anne, babaanne, anneanne… yani yalnızca kadın unsurlar demek değildir; aile bunların karşı cinsi olan oğullar, babalar, dedeler ve bunların nesillerini de ihtiva ediyor ve daraltılmış (çekirdek) ailede bile olsa bütün bu çevrenin sorumlulukları ile etkileri vardır, olmalıdır.

Çocuk-aile ilişkisinde kadının rolü ve sorumluluğu belki daha önemlidir, ama erkeğin de rolü ve sorumluluğu vardır. Bu rollerin ve sorumlulukların zaman, mekân, kültür, ekonomik vb. şartlarla kısmen de olsa değişmesi de meşrudur ve normaldir.

Şehirlerde ev kadınları ile köylerde, kırsal bölgelerde ev kadınlarının ev içinde ve dışında neler yaptıklarını, neler yapmaya mecbur olduklarını düşünürsek bu farklılığı kolayca tasavvur edebiliriz.

Son günlerde tartışılmakta olan “Kadınların ibadet için camilere gitmelerinin cevazı” konusu, sağlıklı bir tartışmaya katkı olsun diye beni şu hususları hatırlatmaya sevk etti:

AK Parti iktidar gelinceye kadar orta ve yükseköğretim kurumlarında okuyan, devlet dairelerinde çalışan kızlarımızın ve kadınlarımızın inançlarına uygun örtünme ve kıyafetlerle tahsil ve görevlerine devam etmeleri için mücadele verdik; bu mücadeleyi modernistler değil, dindar Müslümanlar verdiler. Bu süre içinde kimse “Ne iyi oldu, okumasınlar, çalışmasınlar, camiye bile gitmesinler, evlerinde oturup çocuk yapsınlar ve bunları eğitsinler” demiyordu.

Not: Eğitimci anneye eğitimi kim ve nerede verecek?

Bugün milyonlarca kızımız ve kadınımız okullarda okuyor, resmi olan ve olmayan görev ve hizmetlerde çalışıyorlar, İslam adına bunları okullarını ve işlerini bırakıp evlerinde oturmaya, ibadet için camilere bile gitmemeye davet etmek hikmete, eğitim ve davet kurallarına ters düşmez mi? Böyle bir çağrının kabul görme şansı ne kadardır, tepkileri ne olabilir?

Başta Peygamberimiz (s.a.) olmak üzere örnek mürşid ve yöneticilerin devirlerinde kadınlar, camiler dâhil hiçbir yere çıkmadan evlerinde mi oturmuşlar? Peygamberimiz hemen bütün yolculuklarını yanına hanımını da alarak yapmamış mı? Camide kadınların namaz kılmalarına izin vermemiş mi? Erkeklerden fırsat bulamadıkları için onlara ayrıca ders yapmamış mı? Medine pazarında bir sahâbî hanımı muhtesip (zabıtadan sorumlu) yapmamış mı? Savaşlara kadınlar da katılıp genel olarak geri hizmetlerde ama gerektiğinde cephede bulunmamışlar mı?…

Tesettür, sınırları farklı da olsa hem erkekler hem de kadınlar için gerekli, ihtilat kadınlara olduğu kadar erkeklere de yasak, namahreme ölçüsüz bakmak kadınlara olduğu kadar erkeklere de haram. Çocuk eğitimi kadınlara (annelere) olduğu kadar erkeklere (babalara) de ilgi ve sorumluluk gerektiriyor.

Hasılı:

İslâmî kurallar çiğnenmeden kadının gerektiği kadar hayatımızın bütününde olması için bir orta yol bulunamaz mı?

Suyu tersine akıtmaya çalışmak yerine biraz da bu konuda kafa yorsak diyorum.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler: » » » »
Share
385 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...