logo

Güvenli bölge ve Rusya


Ahmet Taşgetiren
a.tasgetiren@gmail.com

Suriye’de güç odaklaşmaları şu şekilde şekilleniyor:

– Rejim güçleri ve onlarla birlikte hareket eden Rusya.

– İran ve uzantısı olan para militer güçler.

– Türkiye ve ÖSO.

– YPG’nin de içinde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG)

– Amerika.

– Koalisyon güçleri.

– DEAŞ.

Bu manzara Suriye’nin fiilen (de facto) egemen bir devlet olmaktan çıktığını gösteriyor ama gene de BM nezdinde hukuken (de jure) varlığı kabul edilen ve Esed yönetiminin temsil ettiği bir devlet olarak duruyor.

Suriye’de çözüm demek, sonunda merkezi devlet nasıl olacaksa, onun tayin edici rolde olduğu bir duruma ulaşmak demek.

Süreç, nihai planda o merkezi yapının nasıl olacağını tayine doğru ilerliyor.

Ve sürecin başında Esed yönetimi, gitmesinde (Rusya dışında) herkesin aşağı yukarı uzlaştığı bir yönetimdi, çünkü “Arap baharı” ikliminde bakılıyordu. Ancak Rusya direndi, Amerika ayak sürüdü ve bugün, Esed ya da rejimin çözüm odağı haline geldiği bir gündem konuşulmaya başlandı.

Suriye’de olan biten her şey tabii ki bizi, Türkiye’yi ilgilendiriyor:

– Bir kere Suriye sınırı eskiden beri güvenlik hassasiyeti oluşturuyor.

– Arap Baharı sürecinde rejimin niteliğinin demokratikleşmesi ve güvenlik hassasiyetimiz bir araya geldi.

– Sonrasında sığınmalar. 4 milyon mülteci.

– Ve PKK uzantısı YPG ile daha da derinleşen güvenlik kaygısı.

Bütün bu başlıklar, Suriye’de çözümün niteliğini bizim için hayati hale getiriyor.

Öncelikle de sınırlamızın güvenliği açısından.

Onun için “Güvenli bölge” formülü başından beri üzerinde durduğumuz bir konu.

Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı adı altındaki askeri harekatlarımız, oluşturulan sivil yapılarla Fırat’ın batısında bu yönde bir model ortaya koydu.

Ama o harekatları da Rusya ve Amerika ile iletişim halinde gerçekleştirdik.

Şimdi Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin güvenlik kaygısı nasıl giderilecek, konusu konuşuluyor.

Bu konu bizim askeri harekat hazırlığımız, Amerika’nın askerlerini çekmesi, Trump’ın tehdidi, Kürtler, YPG ve güvenli bölge başlıkları ile içiçe geçecek tarzda gündem oluşturdu.

Bir gün Trump’ın tehdidini konuşur ve ABD ile gerilim tırmanırken, ertesi gün güvenli bölge gündemi ile Türk tezine Amerikan desteği sağlanabilir mi ihtimali oluşuyor, temaslar devreye giriyor.

“Güvenli bölge” statüsü Suriye’nin tamamı ile ilgili bir düzenlemenin parçası.

Aslında Suriye’deki her şey ve herkesin varlığı Suriye’nin tamamının düzeni ile ilgili.

Bu noktada Rusya devreye giriyor:

Dışişleri Bakanı Lavrov, “Bu bölgelerin Suriye hükümeti, Suriye güvenlik güçleri ve idari yapılarının kontrolüne geçmesinin tek ve en iyi çözüm olduğunu düşünüyoruz” diyor. “Kürtler” konusuna da şöyle yaklaşıyor: “Suriye’deki Kürtlerin geleceği rejim kontolünde güvence altına alınabilir. Kürt temsilciler ve Suriyeli yetkililer arasında iletişimin başlamış olmasını memnuniyetle karşılıyoruz ve destekliyoruz. Böylece dış müdahale olmadan tek bir hükümet altındaki yaşamlarına geri dönebilirler.”

Ne anlaşılıyor bundan?

Rusya topu rejime atıyor. Bu, onun açısından mantıklı, çünkü bütün işi rejimle yürütüyor.

Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Putin’in yakında yapacağı görüşme değişik bir durum ortaya çıkarır mı, bilemiyoruz.

Ama YPG’nin rejimle işbirliği girişimleri, YPG ile Amerika’nın-Rusya’nın ilişkileri, dünkü Karar’da yer alan Şarku’l Avsat’ın “Şam federasyona göz kırptı” haberindeki bilgiler rejimin belirleyiciliğine yatırım yapıldığını gösteriyor.

Bizim “Bölgeyi Türkiye denetlesin” yaklaşımımız ile genel “Toprak bütünlüğü” mutabakatı ve Rusya’nın “Bölgeler Suriye hükümetinin denetiminde olmalı” yaklaşımı arasında uzlaşma mümkün olur mu, herhalde Erdoğan-Putin görüşmesi bunu açıklığa kavuşturacak.

En son ABD’li senatör Lindsey Graham’ın Ankara temasları… Ve bir kere daha ABD adına olumlu mesajlar. Graham, Trump’a “Türkiye’yi anla” diyecek. Bilardoda yeni bir hamle…

Suriye meselesi daha çok su götürür.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
648 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...