logo

Gelmeyin bir daha


İsmail Kılıçarslan
i.kilicarslan@gmail.com

Zamanlardan bir eski zaman, İstanbullardan bir İstanbul, dergâhlardan bir dergâhta olmuş bu anlatacaklarım. Gerçekten olmuş mu, olduğu için mi gerçek artık, orası hepimize muamma.

Derler ki dergâhın postnişini umur görmüş, oturmasını kalkmasını bilir, dervişlerine güler yüz gösterir bir Cerrahi şeyhi imiş. Dergâhına gelen izzet ver ikram görür, maddi-manevi her türlü nimetle rızıklanırmış.
Dergâh böyle olunca taliplisi de çok olurmuş elbet. Zikrullah günü ayrı dolarmış, meşk günü ayrı dolarmış. Hatta öyle ki Üsküdar’dan kayıklara binip Eyüp’te meşk dinlemeye gelen ahali olurmuş.

Ahval böyle olunca cihanın sultanının kulağına da gitmiş dergâhın ünü. Zaten çocukluğundan beri tasavvuf bilen, zikrullah bilen sultan “bir varıp gitmeli şu dergâha” diyerek niyet etmiş.

Yort savul etmiş askerler Eyüp’ün dar sokaklarında… “Zıllullahü fi’l ard, halife-i ruyi zemin, Sultanul Müslimin…” diye ünlemiş ünleyiciler. En nihayet dergâhın kapısından büyük bir edeple girmiş sultan. Şeyh efendinin hayır duasını alıp kendisine gösterilen yere ilişmiş. Dervişân zikre durup halkayı kurmuş.

Eyüp zangır zangır titremiş o gece aşkın ateşiyle. Derler ki o gece Eyüp’te çekilen zikrin sesini Alibey Köyü’nden duymuş ahali.

Sultan, pek memnun olmuş böylesi bir dergâha gelip böylesi bir şeyh efendinin dizinin dibinde oturduğuna. Gecenin sonunda hayır dua alıp çekilmiş sarayına.

Gel zaman git zaman sultanımız efendimiz dergâha sıkça gider olmuş. Şeyh efendinin kendisine gösterdiği yere ilişir, zikrullahla cuşa gelir, “Allah Allah Hay” zikrinde gözünden sicim gibi yaş akıtır olmuş. Hani sultanın sultan olduğunu bilmeyen der ki “bu da dervişlerden bir derviştir.” Hal böyle, ahval böyleymiş.

Dinle ki meselenin ek yeri şurasıdır. “Sultan dediğin sevgisini ihsanla, düşmanlığını kılıçla gösterir” denilmiştir ve de doğru denilmiştir. Sultan kısmı sevdiğine ihsan eder. Kese kese altın verir, çeşitli makamlar verir, başka başka unvanlar verir ki sultanlığı tamam olsun.

Dergâha geldiği gecelerden birinde zikrullah bitince sultan, şeyh efendiye dönüp “şeyhim, sizinle bir mesele konuşmak istiyorum” diyerek girmiş söze, “dergâha bir şeyler ihsan etmek istiyorum izniniz olursa…”

Şeyh efendi, kırçıl sakallarını karıştırarak tane tane konuşmuş: “Ben de sizinle bu hususu müzakere etmek niyetindeydim sultanım. Ancak siz sormadan benim bunu açmam doğru olmazdı. O sebeple sizi bekledim.”

Sultan, şeyh efendinin bu sözlerini dinleyince “vay ki eyvah… Meğer şeyh efendi ne anasının gözüymüş de haberimiz yokmuş. Biz de kendisini samimi, ihlâslı biri zannettik de kalbimizi açtık. Vay hayıf…” diye geçirmiş aklından. Lakin dili başka konuşmuş: “Diyesin şeyhim, darlığını gidermek boynumuzun borcudur.”

Şeyh efendi, sultanın gözlerinin ta içine bakarak tane tane anlatmış muradını: “Sultanım. Allah sizden razı olsun ki dergâhımıza bir ihsanda bulunmak istersiniz. Eh, sultanlığın nişanesi cömertliktir. Var olup var kalasınız…”

Sultanın canı iyice sıkılmış duydukları karşısında. Yine de müdahale etmemiş şeyhin sözlerine. Devam etmiş şeyh: “İhsan sordunuz. Sultanım, sizin dergâhımıza yapacağınız en büyük ihsan bir daha dergâhımıza gelmemenizdir. Yok, hâşâ, sizde bir eksiklik, bir kusur gördüğümüzden söylemiyoruz bunu. Tam aksine. Bir şeyh efendinin sizin gibi bir tek müridi olsa o şeyh efendiye mükâfat olarak yeter de artar bile. Eksiklik bizde sultanım. Bizim dergâhın adamlarında. Siz dergâha gelmeden önce bu dergâhın sûfileri Allah için yanar, Allah için dönerdi. Lakin siz geldiniz geleli dervişânın ahlâkı değişti. Artık Allah için değil, sizin gözünüze girmek için zikretmeye başladılar. O yüzden bize ihsan soruyorsanız deriz ki en büyük ihsanınız dergâhımıza gelmemenizdir. Zira siz dergâha geldikçe dergâhtakilerin kalbi yerinden oynuyor, bozuluyor.”

Şeyh efendinin sözünü hiç kesmeden dinlemiş sultan… O geceden sonra da dergâha uğradığını gören olmamış. Yalnız şu var. Bazı geceler, teheccüd vakti iki kişinin yaptığı zikrin sesi gelirmiş dergâhtan. Derler ki sultan ile onun sultanı birlikte kalkarlarmış zikre.

(YENİ ŞAFAK)

Etiketler:
Share
300 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...