logo

03 Aralık 2018

Fırat’ın doğusu, Türkiye’nin ‘Batı’sı


Mustafa Karaalioğlu
m.karaalioglu@gmail.com

Dış politikada dosyalar bir ülkenin kaldırabileceğinden çok fazla ve dahası içeride yaşanan birçok şey de yükü ağırlaştırıyor. Ekonomik problemlerin sıradışı bir sıçrama göstermesi tabloyu daha sıkıntılı hale getiriyor. Dış politika artı ekonomi birbirinin bileşik kapları olarak kriz katsayısını artırıyor.

Elbette tek başına Suriye kaynaklı problem bir ekonomik kriz gerekçesi değil ama genel olarak kur, faiz ve yabancı sermaye ihtiyacı Türkiye’nin dünyayla iyi ilişki kurup kuramamasıyla birebir ilgilidir.

Aktüel problemden başlayayım…

İçeride PKK terörü azalma eğiliminde ve eskisi kadar sıkıntı vermiyor ama Suriye’nin kuzey sınırı boyunca Ankara’nın en istemediği senaryo fiilen gerçekleşmiş durumdadır. Sınırımızda 500 kilometrelik uzun hat boyunca PYD/YPG kontrolü bulunuyor ve bu kontrol Suriye’de istediklerini yapamayan veya yapmayan ABD için de bir başarı hikayesi muamelesi görüyor. Washington için PYD’li senaryo bütünüyle Rusya ve İran’a bırakılmış Suriye sahasında kazanım hanesine yazılmış durumdadır. Çelişki de burada… Suriye’deki harici aktörler içinde tek müttefik olduğumuz ABD, en kabul etmeyeceğimiz gelişmenin teminatı olarak karşımızda bulunuyor. Bu, o kadar kabul edilemez ki Cumhurbaşkanı Erdoğan Buenos Aires’te ABD Başkanı Trump’la yaptığı görüşmenin hemen ardından şu sözleri söylemek zorunda kalıyor:

“Fırat’ın batısını olduğu gibi doğusunu da bölücü terör örgütünün zulmünden ve işgalinden çok yakın bir zamanda kurtaracağız.”

Cumhurbaşkanı bu taahhüdü, henüz Münbiç’te bile işlerin istediğimiz gibi gitmediği ve ABD’nin sınıra gözlem noktaları kurduğu, YPG’ye silah sevkiyatına devam ettiği sırada ilan ediyor.

ABD bir yana, böyle bir girişime Rusya’nın sempatiyle bakıp bakmayacağı da şüphe götürür. Çünkü, bütün aktörlerin Suriye ile hesabı bitmişken Türkiye’nin yeni başlıyor. Görece silahların sustuğu bir ortamda yeni bir çatışma riskine sahadaki aktörlerin sempatiyle bakması kolay görünmüyor. Gayet tabii, PKK’yı hala terör örgütü olarak kabul etmeyen Rusya da Fırat’ın doğusuna yönelik operasyona sıcak bakma konusunda kesinlikle güven vermiyor. Dahası, Rusya Devlet Başkanı Putin, bırakın Fırat’ın doğusunu İdlib mutabakatında ilerleme olmadığını söyleyerek Türkiye’yi kritik ediyor.

Öte yandan Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerde alması gereken mesafe ve bunun için de atması gereken adımlar bulunuyor. Ağustos’ta yaşanan kur krizinin ardından özellikle Almanya ile hızlı adımlar atıldı ama bir ilerleme gözlenmiyor. Ankara’ya hala yoğun bir demokrasi ve hukuk eleştirisi var ve ne Almanya, ne de genel olarak Avrupa Birliği donmuş ilişkileri mikrodalgaya atmak konusunda istekli görünmüyor.

İlişkilerin gelişmesi sadece ekonomideki problemlerin aşılması açısından değil, Kuzey Suriye’de YPG’ye yönelik bir girişim için de önem arzediyor. Daha fazla başkenti Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu güvenlik riski için motive etmek işe yarayacaktır.

Çünkü Türkiye, bir yandan Rusya ile derinleştirdiği ilişkileri öte yandan Suriye’de yürüttüğü Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı gibi operasyonlar nedeniyle artık Batı blokuyla geleneksel ilişki ve yardımlaşma düzeninin ötesine geçmiştir. Yeni durumda, gücünü ve vazgeçilmezliğini diplomatik güce dönüştürmek; bunun için de müttefiklerinin sayısını ve illa da motivasyonunu artırmak zorundadır.

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » » » » » » » » » » » »
Share
435 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...