logo

12 Ekim 2018

Fehmi Koru’nun ‘çılgın’lık teörisi


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Saudi Gazzette failleri yakaladı, Kaşıkçı’nın Suudilerce öldürüldüğü haberlerinin arkasında Müslüman Kardeşler ve Katar ajanları var diyor.

Kesin olarak tespit etmiş bu borazancılar…

Haberlerin ‘yalanlığı’ndan o kadar emin ki resmi propaganda papağanları… Türkiye’nin artık güvenli bir yer olmadığı konusunda Arap turistleri uyarıp korkutuyorlar.

Zaten iki yıl önce Reina basılmış, zaten adam kaçırma ve cinayet vakaları patlamış, zaten İstanbul yüzde 28’lere çıkan vaka oranıyla bir suç şehrine dönüşmüş, zaten Kaşıkçı’yı koruyamayan Türklermiş, bundan ala kanıt mı olurmuş…

Bir de vebali Suudi Krallığı’na yıkıyor, Kaşıkçı’nın akıbetini soruşturanları karalıyorlar diye üste çıkıp suçüstü enseliyorlar ‘kötü adam’ları.

Sobeliyor sobeliyor, Saudi Gazzette Kaşıkçı’nın günahını boyunlarına atan şeytani planı sobeliyor, bakın ne kurgular çıktı altından derken…

Polisiye komploların piri Fehmi Koru, hepimizi üzen sağlık sorununu atlattı ve sitesi Ocakmedya’da yazılarına döner dönmez ayağa kalkıp olayın arkasındaki asıl failleri kovalamaya başladı.

Tam tersine Koru, Kaşıkçı’nın ortadan kaldırılmasının ardında ya CIA ya MOSSAD ajanları arıyor.

Zaten esrarengiz 15 Suudiyi taşıyan iki jetten birinin Dubai’ye, öbürünün Kahire’ye indiğini duyar duymaz işkillenmiş.

Kaşlarının büyük bir şüpheyle havaya kalkmasının sebebi şu…

Daha önce Milano’dan kaçırılan Mısırlı bir din adamı bir yıl sonra Kahire’de ortaya çıkmış ve bir CIA ekibi tarafından oraya kaldırılıp işkence altında tutulduğu ispatlanmış.

Dubai ise bir MOSSAD timinin bir Hamas liderini yattığı otelde infaz ettiği yermiş.

Her iki olayda da sonunda yakalarına yapışılan istihbaratçılar, kendilerini başka kimlikler altında göstermişler ama deşifre olmaktan kurtulamamışlar.

Bunu bile bile, uçakla infazcı getirtip gün ortasında konsolosluk binasında adam kesmeleri için Suudilerin ya aptal ya çılgın olmaları gerekirmiş.

Yani eşkali belirlenen Suudi kılıklı şüpheliler de kamuflaj kullanıyor, kendilerine bu süsü veriyor olabilir, görünüşlerine aldanmayalım.

Zaten Amerikan polisiyesi CSI dizisini izleyen bir ahmak bile, kusursuz cinayet olmadığını bilirmiş. Ne kadar mükemmel tasarlanırsa tasarlansın, olay yeri incelemesiyle katile kadar sürülemeyecek iz, gizemi çözülemeyecek cinayet olmadığını bilmeyen mi kalmış?

***

Her iki teorinin ortak paydasına gelince…

Türkiye ile Suudi Arabistan ilişkilerini sabote edip aramızı açmak isteyen karanlık parmakların bu işe karıştığı iddiasında birleşiyorlar.

Benim kendilerine katılabileceğim tek nokta da bu. Olayın sabotaj koktuğu kesin.

Ama gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın gerçekte o konsolosluğun kapısından çıktığını, çıkmadığına inananların hayal gördüğünü söyleyen Suudi rejimi mi kendi kendini sabote ediyor?…

Yoksa Veliaht Prens Selman’ın, güya DEAŞ ve benzeri din istismarcısı tüm radikaller ve terörist örgütlerle mücadeleyi amaçlayan “Ilımlı İslam’a geçiş projesi”ni sabote eden gizli bir ‘dış güç’ mü var?

Çünkü Kaşıkçı ılımlı, özgürlükçü ve reformist kanadı temsil ediyordu. Onu hedefe koyanlarsa vahşi DEAŞ yöntemleriyle, gözünü bile kırpmadan adam boğazlayan tipler.

Suudi zekası, kendisini ele vermesi kaçınılmaz böyle bir kötülüğü kendine yapar mı, yapmaz mı? Bu hesabı yapacak kadar ince ve sofistike mi, değil mi?

New York Times, reformcu prensin ‘Çölün Davos’u’ adını taktırdığı büyük bir dışa açılım lansmanına sponsordu, çoktan çekildi. Gözler Bloomberg ve CNN gibi, prensin 23 Ekim’deki açılımını destekleyen diğer medya sponsorlarında. Açılım tanıtımının arkasında hala durabileceklerini sanmam.

Sağ olsun, Fehmi Koru tam zamanında yetişti yani.

Yazıyor yazıyor ama kim akla en yatkın teoriyi yazıyor, siz karar verin.

(KARAR)

Etiketler:
Share
342 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...