-
21 Mart 2019 YAZARLAR
Türkiye 180 yıldır (Tanzimat’tan bu yana) birileri tarafından içi boş sloganların ardından sürüklendi.
Neydi Tanzimat’ın iddiası: eşitlik!
Buna sonradan bir de hürriyet teranesi eklendi...
Fransız İhtilali’nin kırıntılarından derlenmiş olan bu sloganların içi bir türlü doldurulamadı. Ve onları kendine rehber ittihaz edenler tarafından kurulu düzene karşı bıkıp usanmada...
-
09 Mart 2019 YAZARLAR
Kendimizi bu topraklarda bildik bileli, en yakın miladı Tanzimat olmak üzere medeniyet istikametinde bazen iştahlı bazen cılız; bazen planlı bazen de gelişigüzel bir yürüyüşümüz var. Bu topraklara geliş maksadımız dahi esasen bu yürüyüşün eseridir. Osmanlı’nın yıkılışı ve Cumhuriyet’in kuruluşu da bu çabayı devam ettirir.
Çok şeyler yaptık, çoklarını da yapamadık. Birçok sah...
-
27 Şubat 2019 YAZARLAR
Sultan II. Abdülhamid dönemi Türkiye’nin tarihî yolculuğunu anlamak bakımından fevkalade önemli laboratuvarlardan biridir. Fakat ululaştırma ya da kötüleme tarzındaki ideolojik bakışlar körlük yaratıyor, genelde tarihe, özelde Abdülhamid ve Atatürk dönemlerine ‘laboratuvar’ gibi bakamıyoruz.
Bugün Abdülhamid’in İslamcı-reformist sadrazamı Tunuslu Hayrettin Paşa’yı yazacağım....
-
24 Şubat 2019 YAZARLAR
Kemal Karpat hocamız sosyal bilimler ve tarih alanlarında büyük bir çınardı. Hem bir göçmen olarak, hem ideolojik şablonların dışına çıkan bir bilim adamı olarak yaşadığı acı tecrübelerle de büyük bir çınardı...
Akademik hayatında bazen şucu, bazen bucu diye kötü muamelelere maruz kalmıştı.
Nehir söyleşi tarzındaki “Dağı Delen Irmak” adlı kitabında şöyle anlatır:
“Asıl...
-
23 Şubat 2019 YAZARLAR
Bir toplumun genel karakteristiği, büyük ölçüde o toplumu oluşturan insanların ortak özellikleriyle şekillenir. İnsanlarımızın pek çok ortak özelliği dinî alandaki genel anlayış ve davranış kodlarında kendini gösterir. Hemen her birimiz siyasetten ekonomiye kadar pek çok farklı alanla ilgili kritik konular ve sorunlar hakkında görüş beyanında bulunmaya ve iddialı konuşmaya kend...
-
30 Ocak 2019 YAZARLAR
Rabbimiz ‘Muhavvilü’l-ahvâl’dir, ‘halleri değiştiren’dir; değişim ‘âdetullah’tandır; değişim değişmeyen gerçektir. Bilimsel keşiflerin yoğunlaşmaya başladığı yaklaşık üç asır öncesine kadar değişim süreci yavaş ilerlediği için bireylerin ve toplulukların hayatları, kültürleri; düşünme, inanma ve davranış biçimleri üzerindeki etkisi hissedilmiyordu. Ama felsefî gelişmeler, bilim...