logo

25 Aralık 2018

Erdoğan’ı korkutamayanlar Öztürk’e saldırıyor


Akif Beki
a.beki@gmail.com

Din üzerinde yorum tekeli kuran, farklı görüşlere hayat hakkı tanımayan kafa değil miydi IŞİD kafası?

Allah tarafından dünyanın başına inzibat tayin edilmişler, ‘Bu kullarım ne derse hak odur’ diye ismen görevlendiren bir ilahi buyruk varmış gibi…

Kendi görüşünü dikte eden, zorbaca dayatan, katılmadığı görüşlere saldırmakla kalmayıp yasaklanmasına ve hatta katline fetva çıkaran kafa…

Benimsediği görüşten sapanları sapkın ilan edip bu dünyada cezalandırmaya, gerekirse ölüm emri vermeye kendini hak sahibi gören tekfirci zebani anlayışı.

Kendisine karşı gelinmesini, Allah’a ve peygamberine karşı gelmekle bir tutan hastalıklı kafa işte, bilirsiniz.

Ne yazık ki Türkiye’de de mebzul miktarda mümessili var.

Kendini dini hakikatin tek yetkili bayisi zannedenlerin al birini vur ötekine.

Tekellik iddiasında IŞİD kafasından farkları ne?

Hem sırtlarını, İslam adına son sözü söyleme hakkına dayıyorlar. Kuran’ın kimseye verilmediği hükmüne rağmen çaldıkları, ‘dinin sahipliği ve yegane koruyuculuğu’ rolüne bürünüyorlar…

Hem de hoşlanmadıkları görüşleri Cumhurbaşkanı Erdoğan seslendirince gıkları çıkmıyor. Fakat ilahiyat hocalarından tarihselci tezler duyunca çılgına dönüyor, kutsal otorite kesiliyorlar.

Baskı altına aldıkları Diyanet’e de nüfuz etmeye, resmi din yorumunu yanlarına almaya başladılar.

Ki ancak sırtlarını iktidara dayadıktan sonra, sakladıkları yerden sopalarını çıkarıp hücuma geçebiliyorlar.

Hey gidi mahcup Hariciler hey…

***

Erdoğan’ın dinde güncelleme çağrısına ses edemeyen aforozcular, şimdi Prof. Mustafa Öztürk’e musallat oldu.

Dinden de atıyor, Müslümanlıktan da kovuyor, cehenneme gönderme yarışına da giriyorlar.

Avrupa’nın engizisyon orta çağına, taş devrine döndük sanki.

Hınçlarını güç yetirdiklerinden almaya, acısını ondan çıkarmaya çalışıyorlar.

“Yani bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada yaşıyorlar. Bunlar İslam’ın güncellenmesi gerektiğini bilmeyecek kadar aciz. İslam’ı 14-15 asır öncesi hükümleriyle bugün uygulayamazsınız” dememiş miydi Erdoğan?

Meydanı bu tip bağnazlıklara bıraktığı için Diyanet’i eleştirmemiş miydi?

“Siz bu fakiri korkutamayacaksınız. Hak neyse ben onu söylemeye devam edeceğim” diye meydan okumamış mıydı ham softalara?

Mustafa Hoca’nın her görüşünü doğru bulmak, her yorumuna katılmak zorunda değilsiniz.

Hatalı ve isabetsiz olduğunu düşünen ehil hocalar tutuşsun tartışmaya, karşı reddiyesini yazsın, çürütebiliyorsa çürütsün…

Ama sokağı kışkırtmak, linç kampanyası düzenlemek ne zamandan beridir ilmi yöntem oldu?

Tehditle görüş empoze etmek, hangi tartışma adabına sığar?

Yetinmeyip resmi makamları göreve çağırmak, haddi bildirilsin diye devlete ispiyonlamak, nasıl bir tebliğ metodudur?

Farklı yaklaşımlarla ilmi mücadele böyle mi yürütülür, sapkın ve batıl damgası vurup dindan ihraç ederek mi?

Erdoğan’ı korkutamayanlar, Mustafa Öztürk’ü korkutmak için seferber…

Hedef gösterir gibi zağarlık hizmeti veriyorlar din istismarcısı şiddete. İz sürerek avcıya gammazlıyorlar.

Fikrine, inancına güvenen fikir ve inanç hürriyetinden, serbest tartışmadan kaçar mıydı?

Diyanet; hurafe bezirganlarının, istismarcı din tüccarlarının karşısına dikileceğine, bağnazların ekmeğine yağ mı sürmeliydi?

Anlaya anlaya, tekfirciliği cüretlendirmeyi mi anladılar Erdoğan’ın çağrısından?

(KARAR)

Etiketler: » » » » » » » »
Share
406 Kez Görüntülendi.

Yorum yapabilmek için Giriş yapın.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • İNZAL EDİLMİŞ ADIMIZI, ÜRETİLMİŞ “İSLÂMCI” KAVRAMI İLE DEĞİŞTİRMEK SAPMALARA KAYNAKLIK ETMİŞTİR

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Her din ya da ideoloji, kendini özgün taşıyıcı kavramlarıyla ifade eder, tanımlar ve mesajını insanlara ulaştırır. Temel tanımlayıcı kavramlar, nötr değildirler; zihnine girdikleri, kendilerini benimseyerek kullanan insanları, kendi arka planındaki din, düşünce, felsefe ve ideoloji istikametinde dönüştürürler. Bunlar, o din ya da ideolojinin, taşıyıcı, inşa edici ve dönüştürücü etkiye sahip olan inanç eksenli kavramlarıdır. Bir de taşıyıcı olmayan, yani dinî ve ideolojik boyutu belirleyici olmayan kavramlar vardır ki onları, her din ya da ideol...
  • ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir Kaynak: ‘Savaş ve Siyaset’, Aynı Hedef İçin, Farklı Silâhlarla Yapılan Eylemler Manzumesidir – SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    02 Mart 2020 YAZARLAR

    Bu Pazar günü, birkaç noktaya değinelim: 1- Anamuhalefet’in lideri ve sözcülerinin, ‘Bizim askerimizin tırnağının ucundan kesip attığı bir parça bile bütün Suriye’den daha değerlidir.’ şeklindeki sözü çok matah bir şeymiş gibi geçen hafta boyunca sık sık dile getirmeleri sorgulanması ve utanılması gereken bir yaklaşımdır. KK ve adamları, yürekleri elveriyorsa, aynı sözü, Suriye için değil de, o ülkeye yarım asırdır zorla tahakküm ve zulmeden Baas Partisi, Esed Hanedanı ve Beşşâr Esed’in şahsı için söylesinler. Ama, dilleri varmaz ona bir olu...
  • Süleymani’nin öldürülmesine niye sevineyim?

    04 Ocak 2020 YAZARLAR

    İran’ın önemli generallerinden birisi, ABD füzeleri ile öldürüldü. Sevinmemiz gerektiğini söylüyor bazılarımız.. Gerekçeler önümüze koyuyorlar.. “Ortadoğu’da sürekli Şia mezhebinin yayılması için, haksız girişimlerde bulunup, örgütlenmeler yaptı.. Suriye’de binlerce Müslümanın ölümüne sebep oldu.. Yemen’den sorumlu.. Irak’tan sorumlu.. Kadınların ırzına geçilmesinden sorumlu.. Bebeklerin ölümünden sorumlu.. Esad’ın kimyasal silah kullanmasından sorumlu..” Devam ediyor, tutulan liste.. Devam ediyor, gerekçeler.. Ben ise şöyle bakıyor...
  • Tapu idaresi tepkide niye gecikti?

    03 Ocak 2020 YAZARLAR

    Haber yankı uyandırmış, konu nazik, konu netameli, ucu 'çılgın proje' hassasiyetlerine dokunuyor, kamuoyu zaten teyakkuzda, duyarlılık tavana vurmuş, üstüne belediyelerin tapu bilgilerini online sorgulama yetkisinin kaldırıldığı söyleniyor, Kanal İstanbul hattındaki arazileri toplayanların izi sürülemeyecek deniyor, yer yerinden oynuyor... Ne beklersiniz; tepkilerin hedefindeki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün zaman kaybetmeden, sabah ilk iş duruma açıklık getirmesini. Peki onlar ne yapıyor? Haberi alan alıp satan sattıktan sonra, a...